"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3050 E., 2023/2599 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2019/378 E., 2022/105 K.
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un (7143 sayılı Kanun) Geçici 1 inci maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi ... Akif Mahallesi çalışma alanında bulunan 8214 ada 5 parsel sayılı 294,81 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 7143 sayılı Kanun'un Geçici 1 inci maddesi hükmüne tabi tutulduğu ve ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak arsa vasfıyla davalı ... Başkanlığı adına tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek, kadastro tutanağının beyanlar hanesine lehine kullanıcı şerhi verilmesini istemiştir.
Davalı ... Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, 7143 sayılı Kanun'un Geçici 1 inci maddesi gereğince çalışmaların Kadastro Müdürlüğü tarafından yürütüleceğinin açıkça belirtildiğinden idari ve hukuki sorumluluğun müvekkili Belediyeye ait olmadığını belirterek, davanın müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle, aksi durumda ise esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu arsayı 30.05.1990 tarihinde 1.685,00 metrekare olarak ...'tan satın aldığını, 20.10.1999 tarihinde bu arsanın 400,00 metrekaresini davacı ...'a sattığını, resmi evraklardan bu arsanın 700,00 metrekaresinin daha satıldığının anlaşıldığını, dolayısıyla müvekkilinin dava konusu taşınmazda halen zilyetliğinde ve muhdesatında olduğu 585,00 metrekare arsasının bulunduğunu, dava konusu taşınmazın muvekkilinin halen uhdesinde olduğunu, satmadığı 585,00 metrekare arsadan geriye kalan (yollar düşüldükten sonra) 294,81 metrekare arsa olduğunun tüm resmi kayıtlarda açıkça yazıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “02.11.1999 tarihli devir senedinin ... Mahallesi, ... Caddesinde bulunan 1.685,00 metrekarelik arsanın 400,00 metrekaresinin devrine ilişkin olduğu, senet ekinde krokisi ve arazi tespit formu bulunmadığından dava konusu parseli kapsayıp kapsamadığının tespit edilemediği, keşif sırasında dinlenilen mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları ile duruşmada dinlenilen tanık ... 'in, davacıya satılan arsanın dava konusu parsel olduğunu, yolların genişlemesinden dolayı yüzölçümünün azaldığını beyan ettikleri, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre davacıya satılan arsanın dava konusu parseli kapsadığı kabul edilse dahi, taşınmazın boş arsa vasfında olup üzerinde davacı tarafından meydana getirilen bir muhdesat veya başka şekilde bir fiili kullanım emaresinin bulunmadığı, sadece satış senedi ve emlak vergisi kaydının yeterli olmayıp kullanıcı tespiti yapılabilmesi için taşınmaz üzerinde fiili kullanımın da arandığı, bu nedenle davacının dava konusu parsel üzerinde fiili bir kullanımının bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "Mahkemece yapılan değerlendirmenin dosya içerisinde yer alan belgelere aykırılık oluşturduğu, davacının kullanımında bulunan parselin maliki olan davalı ...'ten 02.11.1999 tarihli senet ile 400,00 metrekare olarak satın aldığı, taşınmazı satın aldıktan sonra belediyeye vermiş olduğu arazi tespit formunda taşınmazın 347,82 metrekare olarak hesaplandığı ve krokisinin koordinatlı olarak mühendis tarafından çizildiği, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde de yapılan bu satışın kabul edildiği, ...'in keşifte alınan beyanında da, söz konusu taşınmazı kendisinin sattığı, satış sırasında ölçüm yaptıklarını ve belediye krokilerinin ona göre belirlendiğini, belediyenin tespitinin doğru olduğunu belirtmiş olup, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre (A) harfi ile gösterilen 31,45 metrekarelik kısmın davacıya ait arazi tespit formu içerisinde kaldığının sabit olduğu, Sultanbeyli Belediye Başkanlığı tarafından gönderilen 11.03.2021 tarihli müzekkere cevabında da kök tapu olan 1561 numaralı parselde davacıya ait hissenin olduğu, davalıya ait hisse bulunmadığının belirtildiği ve devir sonrasında davacının emlak vergi kaydının olduğu, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre de davacının arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazı satın aldığı, bu nitelikteki alınan taşınmaz yönü ile vergi ödeme ve fiili hakimiyet bakımından taşınmazı gözetip gözlemlemesinin fiili hakimiyeti ve zilyetliğinde sayılması gerektiği, beyanların satın alma ve fiili hakimiyeti doğrular nitelikte olduğu yönünde değerlendirme yapılması gerekip davanın kabulü gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu" belirtilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin terkini ile beyanlar hanesine, taşınmazın ...'un kullanımında olduğuna dair şerhin yazılmasına karar verilmiş;
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.