"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/58 E., 2023/81 K.
KARAR : Asıl ve birleşen davanın reddi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı TEDAŞ vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl davada davacı vekili; kadastro çalışmalarının yapıldığı ... ili ... ilçesi ... köyü ...Cami mevkisinde 1952 tarih cilt no:25 sayfa 66 ve 131 sıra numarasında 1/4 hissesi hazineye ait tapu kaydı bulunduğunu, tapu kaydı tescile tabi tutulan Ermenilere ait olup Zilkade 1889 tarih ve 21/125 sayılı tapu kaydına istinaden hazineye intikal ettiğini, tapu kaydının arazi çalışmaları sırasında uygulamaya alınmadığını, davalılar adına yapılan tespitin hatalı olduğunu beyan ederek, ... ilçesi ... beldesi 117 ada 21 parsel nolu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili; ... ili ... ilçesi ... beldesinde Kadastro Müdürlüğünce yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında dava konusu edilen taşınmazın davalılar adına tespit gördüğünü, taşınmazın daha önce orman tahdidinin aplikasyonu ve 2/B uygulamalarına tabi tutulduğunu, taşınmazın 1/25.000 ölçekli memleket haritasında yeşil olarak görülen ormanlık alana isabet ettiğini ve fiilen de orman örtüsü ile kaplı olduğunu beyan ederek, davalılar adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ...; kullanımında olan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda birleşen dosya yönünden 11.11.2005 tarih ve 2004/30 E., 2005/77 K. sayılı kararla; dava konu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 11.05.2006 tarihli ve 2006/3405 E., 2006/6570 K. sayılı ilamıyla; " ... öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1951 yılında yapıldığı anlaşılan orman kadastrosuna ilişkin görevlendirme, işe başlama, çalışma ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile 1951 yılında düzenlenen orman kadastro haritası, kadastroca uygulanan tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren miktar ve sınır değişikliklerini içerir tüm tedavülleri, var ise tescil ve ifraz krokileriyle, mahkeme hükmü ile oluşmuş ise ilgili mahkeme kararı ve dosyası, bu tapu kaydının uygulandığı kadastro parsellerine ilişkin dava dosyaları, revizyon parsellerini dıştan çevreleyen komşu parsellerin tespit tutanakları ve var ise tespitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, kök kayıt itibariyle revizyon parsellerinden aynı nedenle davalı olanların davaları HYUY’nın 45. madde gereğince birleştirilmeli, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat uzmanı bilirkişi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte 1951 yılında yapılan orman kadastrosuna ilişkin tutanaklar ve tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli; taşınmazın fiili durumu, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, aplikasyon ile orman sınırlarının daraltılamayacağı gözetilmeli, kadastro tespitine esas alınan tapu kaydı, yeterince yaşlı bilirkişiler vasıtasıyla uygulanarak kapsamı belirlenmeli, yerel bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtları ile denetlenmeli, var ise bu tapu kaydının tescil veya ifraz krokileri yine yerel bilirkişiler yardımıyla uygulanmalı, kapsamı ve çekişmeli parseli kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, tapu kaydı mahkeme kararı ile oluşmuş ise tescil hükmünün Hazineyi ve Orman Yönetimini bağlayıp bağlamadığı tartışılmalı, çekişmeli parselin tescil hükmü kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince saptanmalı, fen elemanı bilirkişiye uygulamayı gösteren kroki düzenlettirilmeli, tescil hükmü bulunduğu ve Hazinenin tescil hükmünün tarafı olduğu, çekişmeli parselin bu tescil hükmü kapsamında kaldığı belirlendiği taktirde Hazinenin davasının reddine karar verilmeli, tescil hükmünde Hazinenin taraf olmadığı, kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlendiği taktirde Hazinenin davasının kabulü ile taşınmazın orman olarak tesciline karar verilmeli; Hazinenin tescil hükmünün tarafı olmadığı ya da çekişmeli taşınmazın tescil krokisi kapsamı dışında ve taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında olduğu belirlendiği taktirde bu kez kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilebilecek yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. Bu cümleden yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazın davacının dayanağı olan tapu kaydı sınırlarının dışında kaldığı, dava konusu taşınmazın tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğu, DSİ VII. Bölge Müdürlüğü’nün yazısına göre taşınmazın kuru toprak vasfında olduğu ve 100 dönümü geçmediği, nizasız ve fasılasız yirmi yılı aşkın süredir tek katlı kargir ev ve fındık bahçesi olarak davalılar ve murislerinin kullanımında olduğu ve dava konusu 148 ada 38 parsel sayılı taşınmazın, davacı tarafça sunulan 1952 tarih ve 131 sayılı tapu kaydı kapsamında kalmaması, aksine 05.02.1953 tarih C:56 S:19 Sıra:20 numaralı tapu kaydı sınırları içinde kalması nedeniyle kadastro tespit tutanağındaki hususların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü maddesi gereği doğru olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine, dava konusu ... ili ... ilçesi ...-... mahallesi Camiyanı mevkii 148 ada 38 (eski 117 ada 21) parsel sayılı taşınmazın 22/A uygulamasındaki sınırları ve yüzölçümü ile kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve nitelikte kadastro tutanağı gibi tespit ve tapuya kayıt ve tesciline, beyanlar hanesine "İşbu taşınmazın 4681,88 m2'si üzerinde ... lehine havai irtifak hakkı bulunmaktadır." şerhinin düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin ve davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 345,55 TL'nin temyiz eden davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğünden alınmasına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.