"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 128 ada 1 parsel sayılı ve 8.500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 128 ada 1 sayılı parsel olarak ve 8.678,59 metrekare yüzölçümüyle, davalı ... ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski 128 ada 2 parsel sayılı ve 18.650 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 128 ada 2 sayılı parsel altında ve 19.960,50 metrekare yüzölçümüyle tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., uygulama kadastro çalışmaları sırasında adına kayıtlı 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik yazıldığını, eksik yazılan kısmın davalılara ait 128 ada 2 parsel sayılı taşınmaza eklendiğini belirterek taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında vefatı ile davaya mirasçıları devam etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 04.10.2018 tarihli ve 2016/547 Esas, 2018/8 Karar sayılı karar ile; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.03.2019 tarihlil ve 2018/2320 Esas, 2019/520 Karar sayılı ilamı ile eksik inceleme ve araştırma nedeni ile dosyanın yeniden görülmesi için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde; 26.05.2021 tarihli ve 2019/617 Esas, 2021/340 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 02.12.2021 tarihli ve 2021/1053 Esas, 2021/1559 Karar sayılı ilamı ile "Mahkemece, çekişmeli taşınmazlara ait tesis tarihine en yakın hava fotoğrafları getirtilmemiş, Harita Genel Müdürlüğünce mevcut olduğu bildirilen ve tespit tarihine en yakın olan 1979 yılına ait hava fotoğrafı olmasına rağmen 1972 yılı hava fotoğrafıyla yetinildiği gibi fen bilirkişisi düzenlediği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırmadığı gibi çakıştırmaların ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli yapılmadığı ayrıca yukarıda açıklanan esaslara uygun inceleme yapılmaksızın hazırlanan ve denetime elverişli olmayan raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle yukarıda belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden (özellikle tespit tarihi olan 1989 yılına en yakın tarihli hava fotoğraflarının olup olmadığı yeniden araştırılarak, tespite en yakın tarihli hava fotoğrafının 1979 tarihli olması halinde bu hava fotoğrafı) getirtilerek dosya arasına alındıktan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların doğal ya da yapay sınırlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli; harita mühendisi bilirkişi kuruluna, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yaptırılarak, tesis paftası, uygulama paftası ve varsa ifraz haritaları çakıştırılmak suretiyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlettirilmeli ayrıca önceki raporu da irdeleyerek ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilmek suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-a.6 ncı maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, kaldırma ilamı doğrultusunda yapılan keşif sonrasında sunulan bilirkişi raporu ile davacı tarafından dava edilen yerin 1989 yılında yapılan tesis kadastrosunda da davalılara ait 128/2 parsel içerisinde tespit edildiği, yenileme çalışmaları ile eylemli bir değişikliğin yapılmadığı, yenileme çalışmaları ile kesinleşen sınırların tesis kadastrosu pafta sınırları ile bire bir uyumluluk gösterdiği, davacının iddia ettiği kısmın ilk tesis kadastro çalışmalarında davalıya ait 128 ada 2 nolu parsel içinde sınırlandırılan alan olduğu, dava konusu talebin yenileme kadastrosu nedeniyle her hangi bir değişime uğramayan ve ilk tesis kadastrosu ile kesinleşen 128 ada 1 ve 2 numaralı taşınmazlar arasındaki sınıra yönelik olduğu, 2013 yılında kesinleşen yenileme çalışmalarında dava konusu yere ait yapılan çalışmalarda teknik yönden uygulama hatasının olmadığı, yapılan çalışmaların ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yapıldığı, harita mühendislerinin kök raporu ve ek raporuna göre davacının hak iddia ettiği kısımların hava fotoğraflarında ve paftalarda tesis ve yenileme kadastrosunun uyumlu olduğunun bildirildiği, hava fotoğrafları gibi objektif deliller esas alınarak düzenlenen bilimsel verilere dayalı bilirkişi raporları karşısında mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, yenileme kadastrosunun yöntemine uygun şekilde yapıldığı, davacının iddialarının esas itibariyle tesis kadastrosuna yönelik olduğu, tesis kadastrosunun 1989 yılında yapılıp 1990 yılında kesinleştiği, kadastro öncesi nedenlere dayanılarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu (3402 sayılı Kanun) 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açılamayacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.