"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2015/2 E., 2020/8 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan kadastro tespitine itiraz davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı Hazine vekili, davalı ... vekili, davalı ... Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Kanunu (2613 sayılı Kanun) uyarınca 1976 yılında yapılan kadastro sırasında Kars ili Merkez ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 152 ada 72, 92 ve 99 parsel sayılı sırasıyla 7.810,00, 15.030,00 ve 8.520,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar iskanen oluşan tapu kayıtları nedeniyle çayır vasfıyla ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili dava dilekçelerinde, 152 ada 72, 92 ve 99 parsel sayılı taşınmazların tespite esas alınan tapu kayıtlarının uygulanması neticesinde miktar fazlasının olduğu ve miktar fazlası olan kısımların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olup iskan tapularının fazlalıklarının Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek bu kısımların tespitlerinin iptali ile Hazine adına tespit ve tescillerine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında dava dosyaları usule ilişkin Yargıtay bozma ilamlarından sonra birleştirilerek yargılamaya devam olunmuş, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Karayolları Genel Müdürlüğünün davalı olarak davaya katılımı sağlanmıştır.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, taşınmazlar üzerinde Hazinenin kullanımın bulunmadığını ve taşınmazların tahrir tarihinden beri gerçek kişilerin kullanımında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili, taşınmazların kamulaştırma alanları dışında kalan kısımlarına yönelik taleplerinin bulunmadığını ancak kamulaştırma alanında kanal geçen kısımların davalı İdare adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazların yol geçen kısımlarının kamu malına dönüştüğü bu nedenle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek taşınmaz üzerinde yol geçen kısımların davalı İdare adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, "taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun, taşınmazlara revizyon gören tapu kayıt ve dayanaklarının uygulanmasına yönelik olduğu, taşınmazların iskanen verilen dayanak tapulara istinaden tespitlerinin yapıldığı, tapu kayıtlarının iskan krokisine dayandığı, bu kayıtların uygunluğu noktasında fen bilirkişi kurulunun raporunda belirtildiği üzere tahrir parsellerinin ifrazına dayanak krokilerle birlikte krokinin köşe noktalarına ait koordinat değerlerinin bulunmaması, krokide kanalın gösterim yeri, kullanım sınırları bakımından komşularla ihtilafının olmaması karşısında krokiden şeklen yararlanıldığı, taşınmazların Kuzey Hududunda bulunan ... ve Güneyinde bulunan ... Yolu'nun sabit olduğu, komşu parsellerle ihtilaf olmaması karşısında doğu ve batı yönlerinin de sabit olduğu sebepleriyle taşınmazlara ait dayanak tapu kayıtlarına ait iskan krokilerindeki sınırların sabit sınırlı olduğu, krokinin sınırları itibariyle uygulanması gerektiği, dayanak tapuya ait iskan krokisi incelendiğinde taşınmaz sınırlarının kuzeyde ve güneyde sırasıyla sabitliği ispatlanan ... ve ... Yollarına dayandığı, kapsam tayininde bu sınırlara itibar etmek gerektiği, bu itibarla taşınmazların sabit hududlarla çevrili olduğu, zilyetliklerinin de bu şekilde devam edegeldiği, tahrir paftasındaki hududlarla kadastral paftadaki hududların aynı olduğu ve bu güne kadar değişme olmadığı, miktar farkının ise hesap hatasından kaynaklandığı, 152 ada 72 parsel sayılı taşınmaz içerisinden geçen kanal kısmı ile ilgili kamulaştırma işlemleri tamamlanmasına rağmen ifraz işlemi gerçekleşmediği, 152 ada 92 parsele revizyon gören tapu kaydının oluşumuna dayanak tapunun evveliyatı olan 71 tahrir parselinin 92 parsel yanında dava dışı 93 ve 94 parselleri de kapsadığı, 93 parselin kanal vasfında olduğu ve tabi olduğu kamulaştırma işleminde tapu maliklerine ödeme yapıldığı, 94 parsel sayılı taşınmazın ...'e aitken satış ile el değiştirdiği (kadastro tespitinin ...'e ait olduğu) 152 ada 99 parsele revizyon gören tapu kaydının oluşumuna dayanak tapunun evveliyatı olan 71 tahrir parselinin 92 parsel yanında dava dışı 100 parseli de kapsadığı, 100 parselin kanal vasfında olduğu ve tabi olduğu kamulaştırma işleminde tapu maliklerine ödeme yapıldığı, 101 parsel sayılı taşınmazın ...'e aitken satış ile el değiştirdiği (kadastro tespitinin ...'e ait olduğu) 93 ve 100 parsel sayılı taşınmazların kanal vasfında olduğu ve bedel ödemelerinin ilgili tapu maliklerine yapıldığı, davacının söz konusu yolların sabit alınamayacağına ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, asli müdahillerden DSİ Genel Müdürlüğünün 152 ada 72 parsel içerisinde (B) harfi ile gösterilen kısım yönünden müdahil olduğu, bu kısma ait asli müdahil tarafça kamulaştırma işlemlerinin yapıldığı ancak ifrazının gerçekleşmediği, kamulaştırma tarihi itibariyle de taşınmazda hak sahibinin ... olduğu; asli müdahillerden Karayolları Genel Müdürlüğünün 152 ada 72 parsel içerisinde (D) harfi ile gösterilen kısım yönünden müdahil olduğu, bu kısma ait asli müdahil tarafça kamulaştırma işlemlerinin yapıldığı, bu kısmın fen bilirkişi kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere yargılama sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ek-1. maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma çalışmaları öncesinde parselin sınırları içerisinde kalmakla birlikte, sayısallaştırma çalışmasında kamulaştırması yapılan bu kısmın yol olarak tescil dışı bırakakıldığı, kamulaştırma tarihi itibariyle de taşınmazda hak sahibinin ... olduğunun anlaşıldığı, ayrıca ...'in tapu kayıtlarını satın aldığı iddiasıyla asli müdahil olarak katılma talebinde bulunmuş olsa da mevcut dosyada dahili davalı sıfatıyla yer aldığı" gerekçesiyle asıl dava dosyası yönünden asli müdahiller DSİ Genel Müdürlüğü ve ... davalarının esastan kabulüne, davacı Hazinenin davasının esastan reddine, birleşen dava dosyaları yönünden ise davacı Hazinenin davasının esastan reddine, 01.09.2019 tarih ve 11.11.2019 havale tarihli fen bilirkişi kurulu raporunda; 152 ada 72 parsel sayılı taşınmaz içerisinde, (A) ve (C) harfleri ile gösterilen sırasıyla 7.085,84 ve 946,05 metrekare alanların ifrazı ile aynı adanın son parsel numaraları verilmek suretiyle çayır vasfıyla ... adına, (B) harfi ile gösterilen 958,54 metrekare alanın ... adına olduğunun tespitine, söz konusu yerin ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle DSİ Genel Müdürlüğü adına kanal vasfıyla tapuya tesciline ve (D) harfi ile gösterilen 217,00 metrekare alanın ... adına olduğunun tespitine, (fiili zeminde ve paftasında yol) söz konusu yerin ifrazı ile paftasında yol olarak gösterilmesine, 152 ada 92 parsel sayılı taşınmazın 15.208,09 metrekare yüzöçümü ve çayır vasfıyla ve 152 ada 99 parsel sayılı taşınmazın 8.646,57 metrekare yüzöçümü ve aynı vasıfla ... adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili, davalı ... vekili, davalı ... Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı Hazine vekili, davalı ... vekili, davalı ... Genel Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
54,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 373,20 TL'nin temyiz eden dahili davalı ...'den alınmasına,
427,60 TL onama harcının temyiz eden dahili davalılardan ayrı ayrı alınmasına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.