Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1221 E. 2024/1868 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen taşınmaz sınırlarına itiraz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma ilamına uygun olarak yaptığı keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, tesis kadastrosu paftası, hava fotoğrafları ve yerel keşif bulguları birlikte değerlendirilerek, uygulama kadastrosunun hatalı olduğu ve davacının iddia ettiği sınırların doğru olduğu kanaatine varması gözetilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın Kabulü

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne

karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama Kadastrosu sırasında .... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 945 parsel sayılı 3.031,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 137 ada 38 parsel numarasıyla ve 3.111,00 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde; tesis kadastrosu sırasında çekişmeli eski 945 (yeni 137 ada 38) parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan yol ile ara sınırında kadim taş duvar bulunmasına karşın hatalı ölçüm neticesinde taşınmaz içerisinde bulunan evin tescil harici kısımda bırakıldığını, öte yandan bu yere ilişkin olarak çekişmeli taşınmazın önceki maliki olup, taşınmazı devraldığı .... tarafından tescil davası açıldığı ve davanın kabulüne karar verildiğini, ancak bu kararın henüz kesinleşmediğinden uygulama kadastrosu sırasında dikkate alınmadığını, dolayısı ile uygulama kadastrosunun hatalı yapıldığını ileri sürerek uygulama kadastro tespitinin iptali ile kadim duvar esas alınarak belirlenecek sınıra göre taşınmazın tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesinin önceki tarihli kararı ile; "...denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülen 04.01.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporuna göre dava konusu kısmın yola tecavüzünün olmayıp, yolun haricinde kaldığı ve davacıya ait taşınmaz bütünlüğünün parçası olduğu..." gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeli 137 ada 38 parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastro tespitinin iptaline, 04.01.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (2) numaralı krokide sarı ile boyalı olarak gösterilen 88,65 metrekare yüzölçümündeki kısmın yol olarak gösterilen yerden ifrazıyla dava konusu taşınmaza eklenmesine, bu şekilde 137 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 3.199,65 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 04.11.2019 tarihli ve 2016/12227 Esas, 2019/6881 Karar sayılı kararı ile; "...İlk Derece Mahkemesince yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılmadığı, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğraflarının getirtilmediği ve harita mühendisi bilirkişilerden uyuşmazlığın çözümüne elverişli rapor alınmadığı açıklanarak yukarıda açıklanan öncelikle, belirtilen belge, harita ve fotoğraflardan eksik olanların dosya arasına getirilmesi, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılması, bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların doğal ya da yapay sınırlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, göstermeleri halinde söz konusu sınırların teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmesi, harita mühendisi bilirkişi kuruluna yöntemince inceleme ve araştırma yaptırılarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlettirilmesi ve tesis kadastrosu sonucu oluşan sınır ile uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınır çakıştığı takdirde, davacının talebinin mülkiyete yönelik olduğunun düşünülmesi..." gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, "...çekişmeli taşınmazın yol ile ara sınırının, talep konusu (A) ile gösterilen kısmı kapsamayan tesis paftasındaki tersimatı/çizimi ile 1971 ve 1987 yılına ilişkin hava fotoğraflarının uyuşmadığı, (A) harfi ile gösterilen kısmı da içine alan sınırın hava fotoğrafları ile uyuştuğu, bu tarihte parsel ile yol arasındaki iddia konusu kısmın taşınmaza dahil olduğu, bu durumun icra edilen keşif ile de sabit olduğu, taşınmazın sınırında yer alan yolun zeminde fiilen sabit olduğu, genişletilmeye ve değiştirilmeye müsait bulunmadığı, dolayısı ile uygulama kadastrosunun hatalı yapıldığı..." gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeli 137 ada 38 parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastro tespitinin iptaline, 30.03.2022 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 88,69 metrekare yüzölçümündeki kısmın yol olarak gösterilen yerden ifrazıyla dava konusu taşınmaza eklenmesine, bu şekilde 137 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 3.199,69 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ:

Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 346,90 TL'nin temyiz eden davalılardan Gazipaşa Belediye Başkanlığından alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.