Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1227 E. 2024/5441 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm kurması nedeniyle uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, kadastro tespitinden önce açılan davaların kapsamını ve taraflarını tam olarak belirlemeden, önceki kesinleşmiş kararları ve tarafların iddia ve savunmalarını yeterince değerlendirmeden, ayrıca gerekli bilirkişi incelemesini yaptırmadan eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz (aktarılan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacılar ... ve bir kısım davacılar vekili ile Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... ve arkadaşları, 09.08.1971 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesine sundukları dava dilekçesinde özetle; Tokat ili ... ilçesi ... Köyü ... Mevkiinde bulunan, tapuda Haziran 1317 tarihli ve 61 sıra numarasında kayıtlı olan, doğusu dere, batısı .... icarındaki tarla, .... köy kenarı, güneyi dere ile çevrili taşınmazın sahipleri olduklarını, bu taşınmazda davalıların hiçbir hakkı bulunmadığı halde müdahalede bulunduklarını ileri sürerek müdahalelerinin önlenmesini talep etmişlerdir.

... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, 23.06.1981 tarihli ve 1971/569 Esas, 1981/439 Karar sayılı kararla, evvelinde taraflar arasında görülen aynı nitelikte davanın kesin hüküm oluşturacağı gerekçesiyle verilen, davanın reddine ilişkin hüküm, davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22.12.1981 tarihli ve 1981/13462 Esas, 1981/14699 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemece kesin hüküm teşkil ettiği belirtilen 08.05.1952 tarihli ve 1952/66 Esas, 1952/48 Karar sayılı hükmün konusunun eldeki dava ile aynı olmadığı, kaldı ki mezkur kararda nizalı taşınmazda davacıların yarı payının bulunduğu hususunun kabul edilerek hükmün kesinleştiği, bu halde çekişmeli taşınmaz üzerinde davacıların yarı payının olduğu kabul edilerek bu nispette el atmanın önlenmesine dair karar verilmesi gerektiğine " değinilerek karar bozulmuştur.

Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.1983 tarihli ve 1982/169 Esas, 1983/470 Karar sayılı kararıyla, "davacıların davasının tapu kaydında malik oldukları 1/2 nispetinde kabulü ile davalıların bu pay yönünden müdahalelerinin önlenmesine, 10.06.1981 tarihli teknik krokinin kararın eki sayılmasına" dair verilen hüküm, davalı ...'in temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.06.1984 tarihli ve 1984/6840 Esas, 1984/6992 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı ... vekili, yukarıda belirtilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.1983 tarihli ve 1982/169 Esas, 1983/470 Karar sayılı kararı temyiz incelemesinde iken, 15.12.1983 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; Tokat ili ... ilçesi ... Köyü ... mevkiinde bulunan, doğusu dere, batısı ... ve arkadaşları tarlası, kuzeyi dere, güneyi kurudere ve ... tarlası ile çevrili taşınmazın uzun yıllardır şagili olduğunu, her ne kadar Mahkemece Kılıç ailesinin tapu kaydının bulunduğu ve bu suretle taşınmazda yarı pay sahibi olduğu kabul edilmiş ise de bu tapu kaydının hukuki kıymetini yitirdiğini, bu sebeple Haziran 1317 tarihli ve 62 sıra nolu ile 1949 tarihli ve 65/11 sıra nolu tapu kayıtlarının iptali ile müstakilen müvekkili ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince 24.05.1995 tarihli ve 1983/622 Esas, 1995/217 Karar sayılı kararıyla davalı tapusunun halen ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.11.1996 tarihli ve 1996/3356 Esas, 1996/3629 Karar sayılı kararıyla onanmıştır.

Davacı ..., 24.09.1984 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle, Tokat ili ... ilçesi ... Köyü Çıkrıkkapı mevkiinde bulunan, doğusu yol, batısı orman, kuzeyi dere, güneyi ... tarlası ile çevrili taşınmazın tapulu olduğu ve murisinden kendilerine intikal eden yerlerde olduğu, davalı ...'in bu taşınmazda hiçbir hak ve tasarrufu olmamasına rağmen ... Kaymakamlığı'na yaptığı müracaat üzerine 24.08.1984 tarih ve 62 sayılı Kaymakamlık kararıyla 5917 sayılı Kanun uyarınca taraflarına men kararı verilerek taşınmazın Çatalan Orman Bölge Şefliğine teslimine karar verildiğini, böylece tapulu taşınmazlarının elinden alındığını belirterek ... ve Orman İdaresine yönelik men kararının iptali ve taşınmazın hükmen taraflarına teslimi istemine dair dava açmış, 1984/610 Esas üzerinde devam eden yargılama esnasında yörede kadastro çalışmaları başlamıştır.

Yörede 27.02.1996 tarihinde başlayan kadastro çalışmaları esnasında, dava konusu olduğu belirlenen 102 ada 236 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespit tutanakları, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/622 Esas ve 1984/610 Esas sayılı dosyalarında dava konusu olduklarından bahisle malik hanesi açık bırakılarak tespiti yapılmış, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.06.1998 tarihli ek kararıyla Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Aynı yörede bulunan 102 ada 169 parsel sayılı taşınmaz ise harici satış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve arkadaşları adına tarla ve fındık bahçesi niteliğiyle tespit edilmiştir.

Davacı ... ve ..., Tapulama Mahkemesine sunduğu 06.05.1996 tarihli dava dilekçesinde, Tokat ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 169 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespiti esnasında ... ve arkadaşları adına tespit edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu parselin de evvelde devam eden ve ... Kadastro Mahkemesine ek kararla aktarılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/622 Esas sayılı davasının kapsamında kaldığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ek kararıyla Kadastro Mahkemesine aktarılıp 1996/219 Esas ile devam eden tespite itiraz davasına konu olan 102 ada 236 parsel sayılı taşınmaz gibi, bu taşınmazın da kendilerine ait olduğunu belirterek adlarına tescilini talep etmiş, 102 ada 169 parsele yönelik açılan tespite itiraz davası da, Kadastro Mahkemesinde görülen 1996/219 Esas sayılı dosya ile ilintili olduğu gerekçesiyle ... Kadastro Mahkemesinin 23.12.1996 tarihli ve 1996/156 Esas, 1996/224 Karar sayılı kararıyla birleştirilmiştir.

Kadastro Mahkemesince, ... Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlikle kendisine aktarılan 1983/622 Esas ve 1984/610 Esas sayılı ve 102 ada 236 parsele ilişkin dosyalar ile, ... ve ... tarafından 102 ada 169 parsele yönelik açılan tespite itiraz davasının birleştirilmesi sonucu yapılan yargılama sonunda; davanın reddi ile çekişmeli 102 ada 236 parsel sayılı taşınmazın kök muris ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tescili ile teknik krokide (A) harfi ile gösterilen ahşap evin, ... oğlu ... adına; (B) harfi ile gösterilen ahşap evin, ... oğlu ... adına tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve bir kısım davacılar vekili ile Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, (aktarılan) kadastro tespitine itiraz isteğine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de iddia ve savunma, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler eşliğinde davanın saptanan niteliği ve dava dilekçelerinin içeriği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Kadastro tespitinden önce davacılar ... ve ... ile arkadaşları, dava konusu 102 ada 236 ve 102 ada 169 parsel sayılı taşınmazlar için Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil ile hükmen tescil davaları açmış, dava dosyaları görevsizlikle Kadastro Mahkemesine aktarılmış, tespitten sonra yine davacı ... ve arkadaşları da dava konusu 102 ada 169 parsel sayılı taşınmaz için Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açmıştır. Kadastro Mahkemesince, aktarılan dava dosyaları ile Kadastro Mahkemesindeki dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, sadece dava konusu 102 ada 236 parsel sayılı taşınmaz için hüküm kurulmuş, aktarılan dava dosyalarındaki diğer dava konusu taşınmaz olan 102 ada 169 parselin kapsamı belirlenmemiş, bu taşınmaz hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış, taraflar arasında evvelinde görülüp kesinleşen ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/169 Esas, 1983/470 Karar sayılı dava dosyasında bulunan sınırlar kesin olarak belirlenmemiş, aktarılan davanın konusu olan ve birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/610 Esas sayılı dosyası irdelenmemiş, fen bilirkişisinden hükmü denetime elverişli rapor alınmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.

Bu nitelikteki davalarda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, tespit gününden önce genel mahkemeye açılan ve görevsizlik kararıyla Kadastro Mahkemesine aktarılan davaların kapsamının yöntemine uygun şekilde belirlenmesi zorunlu olduğu gibi, aktarılan davanın kapsamında olduğu tespit edilen tüm taşınmazlar yönünden de re'sen malik tayininin yapılması gerektiği kuşkusuzdur.

O halde Mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle aktarılan davaların kapsamı olan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 5 inci maddesi hükmü uyarınca malikhaneleri açık bırakılan taşınmazlar ile malikhanesi açık bırakılmamış olsa bile aktarılan davanın kapsamında kalması halinde yanılgı ile malikhanesi doldurulan taşınmazların yöntemine uygun şekilde 30 günlük askı ilanı yapılmalı, yanılgı ile tespit maliki olarak gösterilen kişilerin dahi bu davada zorunlu olarak taraf olacakları dikkate alınmalı, aktarılan davalarda davalı gösterilen şahıslar da taraf gösterilmek suretiyle taraf koşulu oluşturulmalı, bundan sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde, taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, öncelikle aktarılan davaların kapsamı yöntemine uygun şekilde belirlenmeli, bu belirleme yapılırken dava dilekçeleri okunmalı, dilekçelerde hangi taşınmaz ya da taşınmazların hangi davaya konu yapıldığı yerel bilirkişilerden ayrıntılı biçimde sorulup saptanmalı, tarif edilen taşınmazlar yerel bilirkişilere ayrı ayrı zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin gösterdiği taşınmazlara uzman bilirkişi aracılığıyla kadastro paftası aplike ettirilmeli, bu yolla aktarılan davaların kapsamı sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, bu belirleme yapılırken kesinleşen önceki dosya (... Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.1983 tarihli ve 1982/169 Esas, 1983/470 Karar) içerisindeki deliller de göz önünde tutulmalı; bahse konu Asliye Hukuk Mahkemesi ilamının taraflar yönüyle kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı özellikle dikkate alınmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları ile 3402 sayılı Kanun'un 30/2 nci maddesi göz önünde bulundurularak, birleşen her bir dava ve istek yönünden ayrı ayrı, olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmalıdır.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden ... ve bir kısım davacılara iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi