"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2013/94 E., 2016/7 K.
KARAR : Davacıların davasının reddine, müdahil ... ve
...'nun davasının kabulüne, müdahil ...'nun davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki kadastro davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yargılama sonunda; davacıların davasının reddine, müdahil ... ve...'nun davasının kabulüne, müdahil ...'nun davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ..., ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sonucu, Mardin ili ... ilçesi Salkım Birliği çalışma alanında bulunan 1 parsel sayılı 1.268.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kayıtları ve zilyetlik nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
Davacılar ... (...) ... ve ...(...) ... dava dilekçelerinde; Ağustos 325 tarihli ve 30 numaralı tapu kaydına, 23.02.1935 tarihli ve 2/1 sayılı ilama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile Mardin ili ... ilçesi Salkım Birliği 1 parsel sayılı taşınmazın adlarına tespit ve tescili talep etmişler; yargılama sırasında müdahiller ..., ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazı, kadastro sonrası tespite esas tapu kayıt maliklerinden kayden satın aldıklarını belirterek, taşınmazın adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı davaya katılma talebinde bulunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesinin verdiği önceki karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 16.01.1989 tarihli ve 1987/26266 Esas, 1989/30 Karar sayılı kararıyla bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; " Dava konusu taşınmaza komşu 10 ve 11 parsellere, kuzeyde Girbeşik - Şenyurt yolunu dıştan çevreleyen araziye ve Şenyurt Nahiyesi arazisine ait tutanak ve dayanak kayıtların getirtilip, dava konusu taşınmaz yönünü nasıl okuduğunun araştırılmaması, zilyetlik yönünden keşif yerinde zilyet şahitlerinin dinlenmemesi gereğine ve 23.02.1935 tarihli ve 1 nolu kararın dava ile ilgisinin araştırılmamasının isabetsizliğine " değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; " Dava konusu taşınmazın davalıların dayanağı olan ve tesbite esas alınan tapu kayıtları ile aynı hudutları içeren ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1949/149 Esas ve 1951/18 Karar sayılı ilamı kapsamında olup, davacıların dayanağı olan Ağustos 325 tarih ve 30 numaralı tapu kaydı kapsamında olmadığı, zilyetliğin de davalılar da olup, davacıların karar aşamasında sundukları zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının hüküm ifade etmediği, kaldı ki tapu kaydı karşısında vergi kaydının hukuki kıymetinin de bulunmadığı, Kadastro Kanunu'nun 40 ıncı maddesi kapsamında devirler de dikkate alınarak dava konusu taşınmazın tesbit gibi tescili ile uygulanan tapu kaydı kapmasındaki son malikleri adına tesbit ve tescili gerektiği " gerekçesiyle, davacıların açtığı davanın reddine, müdahil ... ve ...'nun 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 40 ıncı maddesine dayalı olarak hisse devrine ilişkin davalarının kabulüne, müdahil ...'ın 3402 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesine dayalı olarak devraldığı hisseyi başkasına devretmiş olması nedeniyle davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, çekişmeli 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tescili ile Kadastro Kanunu'nun 40 ıncı maddesi gereğince satışlar dikkate alınarak, taşınmazın tamamı 10566600 hisse kabul edilerek payları oranında ... ve müşterekleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçısı ..., ... mirasçısı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar ..., ... ve arkadaşları vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Taraflarca 1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 398,40 TL'nin temyiz eden davacılar ..., ... ve arkadaşlarından alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.