"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/12 E., 2023/13 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından duruşma istemli, davalı Hazine vekili, davalı ... İdaresi vekili, müdahil davacı ...Ş. vekili, davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Duruşma için tayin edilen günde temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat ... ... , davacı ..., müdahil davacı ...Ş. vekili Avukat ..., davacı ... ve müşterekleri vekili Avukat ... ile karşı taraftan müdahil davacı ... vekili Avukat ..., davacı ... ve müşterekleri vekili Avukat ... geldi. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 18.02.2025 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... köyü Kirazlı Mevkii 240 ada 17 parsel sayılı 14.182,29 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle ... ın zilyetliğindeyken ...’e sattığı ve onun ölümüyle mirasçıları tarafından zilyet edildiği, ancak, Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacılar ... ve ... tarafından davalı sıfatıyla Hazine, Orman İdaresi ve ... Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davasıyla; ... Efendi çocukları ... , M. ... , ..., ... mirasçıları ve mirasçılarından ... , ... , ... mirasçıları terekesi mümessili ... Üye tarafından davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği ile A. ... ve ... taraf gösterilerek tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 tarihli 63 ve 64 ile Şubat 1962 tarihli ve 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tescil davasının reddi ile vaki elatmanın önlenmesi istemiyle açılan dava birleştirildikten sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5 ve 27 nci maddeleri gereğince Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Yargılama sırasında ..., taşınmazdaki ... payını satın aldığından adına tescili iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece; ... ve ...’in davalarının tamamen, ... mirasçılarının davasının kısmen kabulüne, diğer davacıların davasının reddine, bilirkişi krokisinde (B2) ile gösterilen 981.84 m² bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığından tapulama dışı bırakılmasına ilişkin verilen karar, davalılar Orman İdaresi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.02.2012 tarihli ve 2011/12209 Esas, 2011/1317 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma kararında bozma kapsamı dışındaki yönlerin incelenmediği belirtilerek özetle; “...davacılardan ...'nin yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan ve taraf teşkili sağlandıktan sonra, ... ve ...’in davalarının tamamen kabulüne, ... mirasçılarının davasının kısmen kabulüne, diğer davacıların davasının reddine, çekişmeli ... köyü 240 ada 17 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 7.091.29 m² bölümünün tespitteki niteliğiyle ..., (B1) ile gösterilen 3.545.18 m² bölümün katılan ..., (C) harfi ile ve (B2) ile gösterilen bölümün orman tahdidi içinde kaldığı belirtilen bölümü haricinde kalan 2.563,81 m² bölümün 2/8 payının ..., 3/8 payının... Köprülü, 3/8 payının ... adına kadastro tespit tutanağındaki vasıfla aynı ada da son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya tescillerine, (B2) ile gösterilen 981,84 m² bölümün orman tahdit sınırları içinde kaldığı anlaşılmakla tescil harici bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, Orman İdaresi vekili, Hazine vekili ve ... mirasçıları ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 17.12.2013 tarihli ve 2013/8975 Esas, 2013/ 11769 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, muteriz davacıların dayandığı çiftlik tapu kayıtları ve diğer delillerinin denetime elverişli ve yeterli kanaat oluşturacak şekilde uygulanmadığı, tescil harici bırakılmasına karar verilen bölüm yönünden, orman parseline ilişkin olarak tutanak düzenlenip düzenlenmediği veya 3402 sayılı Kanun'un 22/son maddesi uyarınca tapu siciline aktarma yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, bilirkişi raporları arasında taşınmaz bölümlerine ilişkin yüzölçüm farklılıkları bulunduğu halde, hangi bilirkişi raporuna neden değer verildiğinin hükmün gerekçe bölümünde gösterilmediği, mahkemece kesin hüküm kabul edilen Kadastro Mahkemesinin 05.04.2001 tarih ve 1996/11-16 Esas, Karar sayılı kararının, o davanın tarafı olan tapu malikleri ... ve paydaşları yönünden Kadastro Kanunu'nun 34. maddesi gereğince kesin hüküm oluştursa da, kadastro mahkemesinin sözü edilen 1996/11 Esas sayılı dosyasında taraf olmayan Hazine ve bu dosyanın davacıları olan ve zilyetlikle edinme iddiasında bulunan gerçek kişiler yönünden kesin hüküm oluşturmadığının gözetilmediği, Arazi Kanunnamesinin Medenî Kanuna aykırı düşmeyen hükümlerinin, bu arada konuyla ilgili 20. ve 78. maddelerinin yürürlükte olduğunun kabulü ile anılan kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının araştırılıp tartışılmasının gerektiği, zilyetliğe dayanan davacı ve önceki zilyetlerin Medenî Kanun'un yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce zilyet olup olmadıkları, zilyetlikleri varsa ne zaman ve ne şekilde başladığı, zilyetliğin çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla devam edip etmediği konularındaki araştırma ve bu konuda toplanan delillerin de hüküm kurmaya yeterli olmadığı belirtilerek, aynı nitelikteki dava dosyalarından birisinin kılavuz dosya seçilmesi;
1. Dayanak çiftlik tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına alınması;
2. Tapu kayıtlarının revizyon gördüğü ya da hükmen bu tapu kayıtlarının uyduğu belirlenen taşınmazlar saptanarak, tespit tutanaklarının, tespitleri kesinleşmişse tapu kayıtlarının ve hükmen kesinleşenlerin bilirkişi raporlarının dosya arasına alınması;
3. Belirlenen revizyon parselleri ile aynı şekilde dava edilen tüm parselleri birarada gösterir pafta örneklerinin getirtilmesi;
4. Vakıf taşınmazları ve Vakıf Hukuku konusunda uzman bilirkişiler belirlenip, dosyadaki tarafların tutunduğu mülknameden başlanarak tüm kayıtların ve belgelerin incelettirilmesi, Mihrişah Valide ... Vakfı'nın niteliği konusunda rapor düzenlettirilmesi;
5. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait, en eski tarihli ve en yeni tarihte düzenlenen memleket haritaları dahil, yöreye ait tüm memleket haritalarının orijinalinden renkli ve onaylı fotokopi örnekleri ile hava fotoğrafları ve amenajman planlarının, ayrıca çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer ve mevki ismi, varsa yakın kadastro parsel numaraları yazılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin 2863 sayılı Yasa hükümlerine göre doğal ya da kültürel sit alanı olup olmadığı sorularak ilgili karar ve harita örneklerinin getirtilerek dosyasına eklenmesi,
6. Tapu kayıtlarındaki sınırları ve memleket haritasındaki mevkileri bilebilecek ve bu davalarla ilgisi olmayan, olabildiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler tespit edilmesi, gerektiğinde tapu kayıtlarının bilinmeyen sınırlarında yardımcı olacak ve zilyetlik konusunda bilgi verecek tanık isimlerinin bildirilmesinni taraflardan istenmesi, önceki keşiflere katılmamış üç orman yüksek mühendisi, üç harita mühendisi, üç jeolog bilirkişi ve üç ziraat uzmanı bilirkişi belirlendikten sonra kılavuz dosya üzerinden yapılacak keşifte; Mihrişah Valide ... Vakfiyesi ve 17 Rabiulevvel 1295 tarihli İcmali Hakani sureti: ...Menteşe Sancağında, Ula Kazasında vaki bir tarafı Çıtırlılı ve bir tarafı ... ve bir tarafı Karavasil Beli ve Mermeran Hududuna müntehi olup işbu hudut ile mahdut mahal derununda ... Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik, Örköz Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik ve Gelibolu Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik sınırları ve ilk tesisi Mart 1290 tarih D.9, V.18, aynı tarih Varak 19, aynı tarih Varak 20 sayılı tapu kayıtları tüm tesis ve tedavülleri ile, bu kayıtlardan önce oluşturulmuş ise bu kayıtların, Ağustos 1326 tarihli tedavüllerinde yönlendirilmiş sınırları ve Eylül 1340 tarihli tedavülleri ile Mayıs 1969 tarihinde yapılan ifrazlara göre oluşan yeni sınırları itibariyle yerel bilirkişiler yardımıyla yerine uygulanması, bu çiftlik sınırları için ayrıca oluşturulan çiftliğe ait tarla ve bina nitelikli tapu kayıtları varsa onların dahi uygulanması, uygulama sırasında, tutunulan Gelibolu maa Söğüt Çiftliği, ... Çiftliği ve Örköz Çiftliği tapularında Mezar Gediği, Dikilitaş ve Löngöz sınırlarının ortak sınır, Kırvasil (Orhaniye), Gölenya (İçmeler) sınırlarının köy ya da çiftlik sınırı olup olmadığı irdelenerek, tapu kayıtlarının eşcar-ı müsmire ve gayr-ı eşcarı müsmireyi müştemil çiftlik kayıtları olması ve bu sınırlar içinde devlet ormanları, dereler, taşlık ve kayalık niteliğindeki devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin bulunması, bir kısım sınırlarının mevki ya da nokta sınırlar olması, bu sınırların çoğunluğunun devlet ormanı içinde kalması nedeniyle, değişebilir nitelikte sınır içerdiği, 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, ... Çiftliğine ait tapu kaydının aynı köy 1 ilâ 169 sayılı parsellere uygulandığı, ancak bu parseller hakkında tapuya dayanmayan ve zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan gerçek kişiler tarafından itiraz edilip, birçok dava açıldığı, Gelibolu maa Söğüt Çiftliği tapusunun Çamlı Köyü 373 ilâ 633 sayılı parsellere de uygulandığı gözönünde bulundurularak, dayanılan çiftlik tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması; bilinmeyen sınırlar konusunda tarafların gösterecekleri tanıkların dinlenmesi; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin, komşu parsel kayıtları ve eski tarihli memleket haritaları, köy isimleri ve sınırlarına ilişkin tüm kayıtlarla denetlenmesi; yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından tarif edilen ve gösterilen sınırlardaki çelişkilerın yöntemince giderilmesi; revizyon parselleri ile Kırvasil (Orhaniye) ve Gölenya (İçmeler) Köyleri (ya da Çiftlikleri) ile memleket haritasında Löngöz Köyü olarak işaretlenmiş bulunan sınırlar gözetilerek, sabit sınırların nereler olabileceği değerlendirilip, kayıtların 3402 sayılı Kanun'un 20. ve 21. maddeleri hükmüne göre sabit sınırlarla bağlantısı kesilmemek suretiyle, bu sınırlardan başlanarak, genel kadastroda revizyon gördüğü çiftlik tapu sahipleri adına kesinleşen parseller de dikkate alınmak suretiyle uygulanarak, kayıtların yüzölçümüyle kapsadığı alanların tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi; harita mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişilere, tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren farklı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmesi;
7. Daha sonra, dosyaya getirtilen en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritaları, amenajman planları ve orman kadastro haritası ile kadastro paftası ve dayanılan tapu kayıtlarının sınırları ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını gösteren bilirkişi krokisi ve haritası, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yöntemince uygulanarak, tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadığı alanlar içinde kalıp 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre devletleştirilen orman alanlarının belirlenmesi, yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kalan orman alanlarının 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre zaten devlet ormanı sayılması nedeniyle, devletleştirmeye ve iadeye konu edilemeyeceğinin gözetilmesi, devletleştirilen orman alanları var ise, bu alanların yüzölçümü tapu kayıtlarının yüzölçümünden düşüldükten sonra, artan bölümün tarım alanları ve yerleşim alanları için hüküm ifade edeceği düşünülerek tapu kapsamının buna göre belirlenmesi;
8. Anlatılan şekilde yapılacak uygulama ve değerlendirme sonucunda, tüm tarafların tanıkları ve yerel bilirkişiler taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı, kaç yıl süre ile ne şekilde devam ettiği, zilyetliğin kiracı ya da malik sıfatıyla olup olmadığı, Medenî Kanunun yürürlüğünden en az 10 yıl öncesine dayanan zilyetlik varsa, zilyetliğin başlangıcının ne şekilde hatırlandığı veya kendilerine bu bilgilerin ne şekilde aktarıldığı sorulup, somut olaylara dayalı yeterli ve kesin yanıtlar alınarak, bir birinin tekrarı niteliğindeki soyut sözlerle yetinilmemesi, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası ile daha sonraki yıllarda düzenlenen (özellikle dava tarihi olan 18.07.1990 tarihinden 15-20 yıl öncesine ait) tüm hava fotoğrafı ve haritaların özel stereskop aletleriyle incelenip dava konusu taşınmazın bu belgelerde ne olarak göründüğü, özellikle kullanılan tarım arazisi olarak görünüp görünmediği belirlenerek bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğunun denetlenmesi, hava fotoğraflarının düzenlendiği tarihlerde tarım arazisi olarak kullanılmayan yerlerle ilgili bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemeyeceğinin nazara alınması, yukarıda sayılan deliller ve diğer deliller ile özellikle Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/333 Esas, 1994/51 Karar ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104 Esas, 1961/25 Karar sayılı kararları ile 1189/103 Esas sayılı dava dosyasındaki krokilerin yerine uygulanması, çiftlik ve tapu sahipleri tarafından sunulan kiralamaya ilişkin 1940 yılından sonra noterde düzenlenen taahhüt senetleri kendilerine okunarak, bu belgelerde sözü edilen kişi ve taşınmazlarla çekişmeli taşınmazın ve taşınmaza zilyet olanın ilgisinin olup olmadığı hususundaki bilgilerinin sorulması, bu deliller karşısında bazı dosyalarda davacı, bazılarında davalı durumunda olan köylülerin zilyetliğinin asli zilyetlik olup olmadığı değerlendirilmesi;
9. Türkiye genelinde 1936 - 1937 yıllarında arazi ve bina vergi yazımı yapıldığından, ..., Gelibolu (Karacasöğüt, Çamlı), Orhaniye, Gölenya (İçmeler) Köylerinde bu yıllarda vergiye kayıt edilen arazi yada bina bulunup bulunmadığı Özel İdare Müdürlüğünden sorularak varsa getirtilip yerine uygulanması, bu köyde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan gerçek kişiler ve bunların bayi ya da murislerinin, o yıllara ait hiç vergi kaydı yoksa bunun nedeninin araştırılması, 1926 yılından önce asli zilyet olan kişilerin 1936 - 1938 yıllarında sahip oldukları yerleri vergiye kayıt ettirmemiş olmalarının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, köylülerin vergi kayıtları olmayıp, çiftlik sahiplerinin vergi kayıtları olması halinde bu durumun köylülerin Karaca Köyü arazilerine o yıllarda aslî zilyet olmadıklarının karinesi sayılıp sayılmayacağı hususlarının tartışılıp değerlendirilmesi;
10. Dava konusu taşınmazın muteriz davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlendiği veya tapu kayıtlarının zilyedi yararına hukuki kıymetini kaybettiği kabul edildiği takdirde ise, davacı tarafın zilyetliğinin ne zaman başladığı, nasıl devam ettiği, kimden kime geldiği hususlarının yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği tanıklardan sorularak saptanması, tanık beyanlarının doğruluğunun resmî belgelerle denetlenmesi, kesinleşmiş orman kadastrosu uygulanarak dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde kalan bölümlerinin infaza olanaklı şekilde belirlenmesi ve toplanan deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilirken, orman tahdidi dışında kalan bölümlere ilişkin zilyetliğin 20 yıla ulaştığı tarihin ilk tescil davasının açıldığı tarih itibariyle bulunması gerektiği gözetilerek hüküm oluşturulması ve davada haklı çıkan ve kendini avukat ile temsil ettiren yararına taktir edilecek avukatlık ücretinin 3402 sayılı Kanun'un 31/3. maddesi gereğince takdir edilmesi gerektiğinin gözönünde bulundurulması” gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sırasında, müdahil Gayrimenkul Değerler Ticaret A.Ş., çiftlik tapusuna dayanan davacıların tapudaki paylarından bir kısmını satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını belirterek, taşınmazın payı oranında adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacılar ... ve ... mirasçıları ..., Şükriye Uzun, ... ile katılan ...'nin davalarının reddine; davacı ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...Ş'nin davasının kabulüne, ... köyünde bulunan 240 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının ekli krokide (B2) olarak gösterilen 981,84 m² kısmı tescil harici bırakılarak tutanaktaki vasfıyla 13.200,28 m² olarak davacı ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...Ş. adına tapuya tesciline, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B2) harfi ile gösterilen 981,84 m²'lik kısmın orman tahdit sınırları içinde kaldığı anlaşılmakla tescil harici bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, asli Müdahil ... ile davalılar Hazine, Orman İdaresi ve Marmaris Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiş, hüküm Dairenin 21.12.2021 tarihli ve 2021/11103 Esas, 2021/12713 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında özetle; "Mahkemece, gerekçesi daha sonra açıklanmak üzere verilen kısa kararda; “1-Davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...Ş.'nin davasının kabulüne, Muğla İli Marmaris İlçesi ... Mahallesinde bulunan dava konusu 240 ada 17 parselde kayıtlı taşınmazın kadastro tespit tutanaklarının iptaline, davacılar ... ve arkadaşları ve müdahil davacı ...Ş. adına tespit ve tesciline,” hükmedildikten sonra, gerekçeli kararda, “Davacılar; ... ve ... mirasçıları ..., ..., ... ile katılan ...' nin davalarının reddine; ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...Ş.'nin davasının kabulüne, Muğla İli Marmaris İlçesi ... (Köyü) Mahallesi tapunun 240 ada 17 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespit tutanağının ekli krokide B2 olarak gösterilen 981,84 m² kısmı tescil harici bırakılarak tutanaktaki vasfı ile 1.3.200,28 m² olarak davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...Ş. adına 3840 pay kabul edilerek belirtilen payları oranında adlarına tesciline,” karar verilmek suretiyle kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davacı ... ve ...’in davasının kabulüne, ... varislerinin davasının ise kısmen kabulüni, kısmen reddine, diğer davacıların davasının reddi ile Muğla ili Marmaris ilçesi ... köyü 240 ada, 17 parsel sayılı taşınmazın; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7.091,29 m²'lik kısmının davacı ..., (B1) harfi ile gösterilen 3.545,18 m²'lik kısmının müdahil davacı ..., (C) harfi ile gösterilen ve aynı yerde (B2) harfi ile gösterilen kısmının orman tahdidi içerisinde kaldığı belirtilen bölümü çıktıktan sonra kalan 2.563,81 m²'lik kısmının 8 pay kabul edilerek; ... ve arkadaşları adına payları oranında tapuya tesciline, ... bilirkişinin ek raporunda (B2) harfi ile gösterilen 981,84 m²'lik kısmının orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmakla tescil harici bırakılmasına, orman tahdidi içerisinde kalması nedeniyle ayrıca bir ada ve parsel numarası verilmesine ve bu suretle tapuya tescil edilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ..., davalı Hazine ve davalı ... İdaresi, davacı ... ve arkadaşları vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine Mahkemece 23.03.2023 tarihli tashih şerhi ile hüküm kısmının birinci maddesinin C bendinin, "... bilirkişi raporunda C Harfi ile gösterilen ve aynı yerde B2 harfi ile gösterilen kısmının orman tahdidi içerisinde kaldığı belirtilen bölümü çıktıktan sonra kalan 2.863,54 m2 lik kısmının ..." hüküm kısmının birinci maddesinin D bendinin, ise; " ... bilirkişinin ek raporunda B2 harfi ile gösterilen 682,29 m2 lik kısmının ...." şeklinde tashihen düzeltilmesine karar verilmiş, davalılar Hazine ve Orman İdaresi tarafından tashih şerhine yönelik temyiz dilekçesi verilmiştir.
1. Davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ..., davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları bakımından, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davalı ... İdaresi ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
3116 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre çıkartılan 1940 tarihli Tahdit Talimatnamesinin 38 inci maddesinde “Ormanların bitişiğinde bulunan mülk ve toprakların hepsinde, orman içindekilerden yalnız köy arazi ve camiasına dahil olanlarda vesaik ibraz edilmese bile fiili vaziyet aynen tespit ve zapta geçirilmekle iktifa edilir. Orman içinde olup da 2. madde şümulüne girmeyen diğer mülk veya topraklar için muteber tasarruf vesikası ibraz edilmezse tasarruf mevzuatı ile 2644 sayılı Tapu Kanununun 16 ve Orman Kanununun 25. maddelerine müsteniden bunlar Devlet namına tahdit olunur” hükmüne yer verilmiştir.
Orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinin 40 ıncı maddesinde; “Dış poligon teşkil eden orman hududunun bitişiğindeki mülk ve toprakların hepsinde, iç poligonu teşkil eden orman hududunun bitişiğindeki köyleri veya köy mahallerini çevreleyen ve orman sınırına kadar fasılasız devam eden arazi cüz'i tamında muteber mülkiyet vesikası ibraz edilmese de fiilî durum aynen tespit ve zabta geçirilmekle iktifa olunur. Yukarıdaki fıkra dışında kalan orman içindeki dağınık mülk ve topraklar için muteber mülkiyet vesikası biraz edilmez ise bunların durumu mülga 3116 sayılı Orman Kanununun 25 ve aynı Kanunun 5653 sayılı Kanunla muaddel 25 ve 6831 sayılı Orman Kanunun 17. maddeleri hükümlerine göre incelenir.” hükmü, 61. maddesinde ise “Tahdit olunan ormanlar içinde gerek tapulu gerekse tapusuz bütün mülk ve toprakların tespitinde iç kısımdaki gayrimenkuller nazarı dikkate alınmadan yalnız her komşuya ait kısım ormanla müşterek sınırları ölçülür. Ve bunlar ana poligonun en yakın noktasına bağlanır. Orman hududuna bitişik komşu gayrimenkullerin ara hudutları kısa çizgiler halinde gösterilir. Her komşu arazi parçası cinse göre ayrı renkle boyanarak belli edilir. Orman içindeki parsellere romen rakamı ile (I)' den başlayarak sıra numarası verilir. Bu arazi parselleri içinde orman parçaları bulunuyorsa 58. maddeye göre hareket olunur.” hükmü bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1966 yılında yapılan orman tahdidine ait tutanaklarda 142 numaralı parsel tarif edilirken “.... 873 numaralı noktadan ... ve diğerlerinin işgalindeki tarlalar ormanın batı sınırını teşkil edecek şekilde ... Gürbüz tarlasının güney doğu köşesindeki günlük ağacına yazılan 874 nolu noktaya, bu noktadan ... tarlası ormanın önce kuzeydoğu, sonra kuzey sınırını teşkil ederek tarlanın güney batı köşesindeki günlük ağacına yazılan 875 nolu noktaya,....... 881 numaralı noktadan ... pişkin tarlası ormanın güney, ... tarlası doğu sınırını teşkil ederek 871 nolu başlangıç noktasına bu yerlerin görüntlerine göre fotoğraflarında çizildiği şekilde gelinerek bu parselin fiili durumunun tespiti ile iktifa olundu” ifadesine yer verilmiştir.
Buna göre; çekişmeli taşınmaz, fiilî durumu tespit edilerek orman sınırı dışında bırakılmış ise de, bu şekilde bir tespitte bulunulmasındaki amacın hak sahiplerinin geçerli bir tapusu varsa o tapuya dayanarak orman kadastrosuna itiraz davası açmalarına imkan vermek olduğu ve fakat aslında taşınmazın yukarda açıklanan yasal düzenlemeler ile orman kadastrosu içinde bırakıldığı kabul edilmekte olup, hak sahipleri tarafından orman kadastrosunun iptali için hak düşürücü süre içinde herhangi bir dava da açılmadığı gözönüne alındığında, taşınmazın esasında halen orman sınırları içerisinde bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın tamamının orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ..., davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının REDDİNE,
Yukarda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman İdaresi vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 28.000,00 TL avukatlık ücretinin davacılar ... ve arkadaşları ile Gayrımenkul Değerler Ticaret Anonim Şirketinden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine,
İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ..., davacı ... ve arkadaşlarına ayrı ayrı iadesine,
Taraflarca 1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.