"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/13 E., 2023/26 K
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddine/kabulüne
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine/kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ... Ticaret Anonim Şirketi , duruşmasız olarak davalı Hazine ve davalı ... İdaresi vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2025 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden Hazine vekili Avukat ... ... , davacı ..., Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş. vekili Avukat ... ile karşı taraftan ... ve arkadaşları vekili Avukat ... ve ... vekili avukat ... katılımıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 190 ada 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 parsel sayılı sırasıyla 2799,34 m², 951,72 m², 2367,57 m², 2511,88 m², 3334,80 m², 3373,88 m², 3385,49 m² ve 3296,50 m² yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmazlar, atalarından intikalen 20 yıldan fazla süredir ...'in zilyetliğindeyken, 1976 yılında bu yeri gelini ... ile torunu ...'e sattığı onların da bu yerleri 1994 yılında taksim ettikleri; 43, 44, 45 ve 46 sayılı parsellerin ..., 47, 48, 49 ve 50 sayılı parsellerin ise ...'e düştüğü, bunların da taşınmazları ifraz ederek sattıklarından, en son 44 sayılı parselin ..., 45 sayılı parselin ..., 46 sayılı parselin ..., 43 sayılı parselin ..., 47 sayılı parselin ..., 48 sayılı parselin ..., 49 sayılı parselin ..., 50 sayılı parselin ise ... zilyetliğinde olduğu, ancak; 44 sayılı parselin Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/342 Esas sayılı, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 sayılı parsellerin tamamının ise Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/586 Esasında dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/342 Esasına kayıtlı dava dosyasında ... tarafından Hazine, köy tüzel kişiliği ve Orman İdaresi aleyhine açılan tescil davası, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2008 tarihli ve 2004/342 Esas, 2004/103 Karar sayılı görevsizliğe ilişkin kararı ile Kadastro Mahkemesine aktarılmış, 2008/462 Esas numarası almıştır.
Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/586 Esasına kayıtlı dava dosyasında davacı ... tarafından davalı ... aleyhine, ... köyü Karahayıt ve ... mevkiinde bulunan iki parça taşınmaza ilişkin olarak açılan miras payına el atmanın önlenmesi ve tescil davasına karşı, ... ve arkadaşları tarafından dava konusu yerlerin Temmuz 1969 günlü ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarihli 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla bu taşınmazlara ilişkin davacı ve davalıların el atmalarının önlenmesi istemiyle dava açılmış ... ve ... ise dava konusu taşınmazların köy senedi ile kendilerine satıldığı, kendilerine ait olduğu iddiasıyla davaya katılmışlardır. ... mevkiindeki taşınmaza ilişkin olarak İnci tarafından açılan dava ayrılarak, Mahkemenin 2008/406 Esasına kaydedilmiş, Mahkemenin 25.07.2008 tarihli ve 2008/406 Esas, 2008/397 Karar sayılı görevsizliğe ilişkin kararı ile dava dosyası Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Kadastro Mahkemesinin 2010/243 Esasına kaydedilmiş, 2009/1896 Esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmiştir. ... mevkiindeki taşınmaza ilişkin olarak ... ve arkadaşları tarafından açılan dava ayrılarak, Mahkemenin 2008/406 Esasına kaydedilmiş, Mahkemenin 25.07.2008 tarihli ve 2008/406 Esas, 2008/397 Karar sayılı görevsizliğe ilişkin kararı ile dava dosyası Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Kadastro Mahkemesinin 2009/1896 Esasına kaydedilmiş, 2008/462 Esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ve ...'in davalarının kabulüne, diğer davaların reddine, çekişmeli 190 ada 50 parselin ..., 49 parselin ..., 45 parselin ..., 43 sayılı parselin ..., 46 sayılı parselin ..., 47 sayılı parselin ..., 48 sayılı parselin ..., 44 sayılı parselin ..., adlarına tesbitteki nitelikleriyle tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... (duruşmalı olarak), Orman İdaresi, ... ve arkadaşları vekili Avukat Gamze Karakuş tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 22.05.2012 tarihli ve 2012/5244 Esas, 2012/ 7754 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında özetle; " Müteriz davacılar ... ve arkadaşları ile Orman İdaresinin temyiz itirazları yönünden, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, muteriz davacıların dayandığı çiftlik tapu kayıtlarının ve diğer delillerinin taşınmazlara denetime elverişli ve yeterli kanaat oluşturacak şekilde uygulanmadığı, Kadastro Mahkemesinin sözü edilen 1996/11 Esas sayılı dosyasının davanın taraf olmayan Hazine ve bu dosyanın davacıları olan ve zilyetlikle edinme iddiasında bulunan gerçek kişiler yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı açıklanarak;
1. Dayanak çiftlik tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına alınması;
2. Tapu kayıtlarının revizyon gördüğü ya da hükmen bu tapu kayıtlarının uyduğu belirlenen taşınmazlar saptanarak, tespit tutanaklarının, tespitleri kesinleşmişse tapu kayıtlarının ve hükmen kesinleşenlerin bilirkişi raporlarının dosya arasına alınması;
3. Belirlenen revizyon parselleri ile aynı şekilde dava edilen tüm parselleri birarada gösterir pafta örneklerinin getirtilmesi;
4. Vakıf taşınmazları ve Vakıf Hukuku konusunda uzman bilirkişiler belirlenip, dosyadaki tarafların tutunduğu mülknameden başlanarak tüm kayıtların ve belgelerin incelettirilmesi, Mihrişah Valide ... Vakfı'nın niteliği konusunda rapor düzenlettirilmesi;
5. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait, en eski tarihli ve en yeni tarihte düzenlenen memleket haritaları dahil, yöreye ait tüm memleket haritalarının orijinalinden renkli ve onaylı fotokopi örnekleri ile hava fotoğrafları ve amenajman planlarının, ayrıca çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer ve mevki ismi, varsa yakın kadastro parsel numaraları yazılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin 2863 sayılı Yasa hükümlerine göre doğal ya da kültürel sit alanı olup olmadığı sorularak ilgili karar ve harita örneklerinin getirtilerek dosyasına eklenmesi,
6. Tapu kayıtlarındaki sınırları ve memleket haritasındaki mevkileri bilebilecek ve bu davalarla ilgisi olmayan, olabildiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler tespit edilmesi, önceki keşiflere katılmamış üç orman yüksek mühendisi, üç harita mühendisi, üç jeoloji mühendisi ve üç ziraat mühendisi bilirkişinin isminin yöntemince belirlenmesi;
7. Bilahare, kılavuz dosya üzerinden yapılacak keşifte; Mihrişah Valide ... Vakfiyesi ve 17 Rabiulevvel 1295 tarihli İcmali Hakani sureti: ...Menteşe Sancağında, Ula Kazasında vaki bir tarafı Çıtırlılı ve bir tarafı Derya Cibucak ve bir tarafı Karavasil Beli ve Mermeran Hududuna müntehi olup işbu hudut ile mahdut mahal derununda ... Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik, ... Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik ve Gelibolu Çiftliği denmekle ... bir kıta çiftlik sınırları ve ilk tesisi Mart 1290 tarih D.9, V.18, aynı tarih Varak 19, aynı tarih Varak 20 sayılı tapu kayıtları tüm tesis ve tedavülleri ile, bu kayıtlardan önce oluşturulmuş ise bu kayıtların, Ağustos 1326 tarihli tedavüllerinde yönlendirilmiş sınırları ve Eylül 1340 tarihli tedavülleri ile Mayıs 1969 tarihinde yapılan ifrazlara göre oluşan yeni sınırları itibariyle yerel bilirkişiler yardımıyla yerine uygulanması, bu çiftlik sınırları için ayrıca oluşturulan çiftliğe ait tarla ve bina nitelikli tapu kayıtları varsa onların dahi uygulanması, uygulama sırasında, tutunulan Gelibolu maa Söğüt Çiftliği, ... Çiftliği ve ... Çiftliği tapularında Mezar Gediği, ... ve ... sınırlarının ortak sınır, Kırvasil (Orhaniye), ... (...) sınırlarının köy ya da çiftlik sınırı olup olmadığı irdelenerek, tapu kayıtlarının eşcar-ı müsmire ve gayr-ı eşcarı müsmireyi müştemil çiftlik kayıtları olması ve bu sınırlar içinde devlet ormanları, dereler, taşlık ve kayalık niteliğindeki devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin bulunması, bir kısım sınırlarının mevki ya da nokta sınırlar olması, bu sınırların çoğunluğunun devlet ormanı içinde kalması nedeniyle, değişebilir nitelikte sınır içerdiği, 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, ... Çiftliğine ait tapu kaydının aynı köy 1 ilâ 169 sayılı parsellere uygulandığı, ancak bu parseller hakkında tapuya dayanmayan ve zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan gerçek kişiler tarafından itiraz edilip, birçok dava açıldığı, Gelibolu maa Söğüt Çiftliği tapusunun ... köyü 373 ila 633 sayılı parsellere de uygulandığı gözönünde bulundurularak, dayanılan çiftlik tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması; bilinmeyen sınırlar konusunda tarafların gösterecekleri tanıkların dinlenmesi; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin, komşu parsel kayıtları ve eski tarihli memleket haritaları, köy isimleri ve sınırlarına ilişkin tüm kayıtlarla denetlenmesi; yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından tarif edilen ve gösterilen sınırlardaki çelişkilerın yöntemince giderilmesi; revizyon parselleri ile Kırvasil (Orhaniye) ve ... (...) köyleri (ya da Çiftlikleri) ile memleket haritasında ... köyü olarak işaretlenmiş bulunan sınırlar gözetilerek, sabit sınırların nereler olabileceği değerlendirilip, kayıtların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 20 ve 21 inci maddeleri hükmüne göre sabit sınırlarla bağlantısı kesilmemek suretiyle, bu sınırlardan başlanarak, genel kadastroda revizyon gördüğü çiftlik tapu sahipleri adına kesinleşen parseller de dikkate alınmak suretiyle uygulanarak, kayıtların yüzölçümüyle kapsadığı alanların tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi; harita mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişilere, tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren farklı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmesi;
8. Daha sonra, dosyaya getirtilen en eski tarihli memleket haritaları, amenajman planları ve orman kadastro haritası ile kadastro paftası ve dayanılan tapu kayıtlarının sınırları ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını gösteren bilirkişi krokisi ve haritası, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yöntemince uygulanarak, dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamındaki taşınmazlar ile çekişmeli parselin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin ayrı ayrı belirlenmesi; 1967 yılında yapılan orman tahdidi ile belirlenen orman sınır hattına göre konumunun saptanması; çekişmeli taşınmazın ve geniş çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, aynı yörede dava konusu edilen taşınmazların konumunu çevre taşınmazlarla birlikte bu harita ve fotoğraflar üzerinde bir arada gösterecekleri, ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilmesi;
9. Dayanılan tapu kayıtlarının yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kalan orman alanlarının, 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun) hükümlerine göre zaten devlet ormanı sayılması nedeniyle, devletleştirmeye ve iadeye konu edilemeyeceği, sadece tapu kayıtlarının yüzölçümüyle kapsadığı alanların devletleştirmeye konu edilebileceği, birbirlerine sınır olduğu ve toplam 14000 dönüm yüzölçümünde olduğu anlaşılan bu üç tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadıkları alan içinde kalan ormanların devletleştirme kapsamında olduğu göz önünde bulundurularak, devletleştirilen orman alanının yüzölçümü, tapu kayıt miktarından düşüldükten sonra, kalan miktarın bir bütün halinde çiftliğin tapu kaydı kapsamındaki diğer araziler olabileceğinin düşünülmesi;
10. Çekişmeli taşınmazın, devlet ormanı sayılmayan yada devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı ve dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kaldığı belirlendiği taktirde, bu yerler için, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince saptanması;
11. Çekişmeli taşınmazın, dayanılan tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli kapsamı içinde olduğu, devlet ormanı sayılmayan ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu yerler için, Medeni Kanun'un yürürlüğü olan 1926 yılından en az 10 yıl öncesinden başlayan malik sıfatı ile zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı ve tesbit tarihi itibariyle zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının yöntemince saptanması; zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan tarafa, tanık dinletme olanağının verilmesi; yine, ziraat uzmanı bilirkişiler ve jeolog bilirkişilere inceleme yaptırılarak, özellikle en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki görüntüleri dikkate alınmak suretiyle, çekişmeli taşınmazın 1926 yılından en az 10 yıl öncesinden itibaren zilyet edilen yerlerden olup olmadığı yönünde bilimsel ve teknik görüşlerine başvurulması; yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, zilyetlikle edinme iddiasında bulunan kişilerin ve önceki maliklerinin bir insan ömrünü aşan zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı, zilyetliğin kiracı ya da malik sıfatıyla olup olmadığı, tapu kayıtları kapsamında kalan bölümlerde, Medeni Kanun'un yürürlüğünden en az 10 yıl öncesine dayanan zilyetlik varsa, zilyetliğin başlangıcının ne şekilde hatırlandığı veya kendilerine bu bilgilerin ne şekilde aktarıldığı yönünde somut olgulara dayalı beyan alınması, birbirinin tekrarı niteliğindeki soyut sözlerle yetinilmemesi; yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası ile daha sonraki yıllarda düzenlenen tüm hava fotoğrafı ve haritalar, özel stereoskop aletleriyle incelenip bu belgelerdeki görüntüsüne göre bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğunun denetlenmesi ve bundan sonra, toplanan bu deliller ile yukarıda detaylı olarak söz edilen diğer deliller birlikte değerlendirilip takdir edilmek suretiyle oluşacak sonucu göre hüküm oluşturulması;
Davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları bakımından ise, davacı ... ' in, taşınmazların ortak muris ...'den intikal ettiğini, mirasçılar arasında paylaşılmadığı halde davalı ... tarafından sahte bir satış senedine dayanılarak taşınmazların kendilerine kullandırılmadığını ve davalı ... trafından kullanıldığını ileri sürerek, paylarına el atmasının önlenmesi istemiyle dava açtığı, Mahkemece, çekişmeli taşınmazın ortak muris ... tarafından ...'e satıldığı, onun ve sonra mirasçıları tarafından malik sıfatıyla zilyet edildiği, mirasçıları adlarına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davasının reddine karar verildiği, miras bırakanın satış ya da bağış yoluyla taşınmazlarını başkasına devretmesi durumunda, zilyetliğin devri şekle tabi olmadığından bu devrin geçersiz kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenlerle, davacı tarafın bu konuya ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ne var ki; davacı tarafın Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada miras payının aşıldığını da iddia ederek tenkis isteğinde de bulunduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesince, iptal isteği ile tenkis isteği birbirinden ayrılmadan dava dosyasının görev yönünden kadastro mahkemesine aktarıldığı, oysa, tenkis isteğinin kadastro mahkemesinde incelenmesinin mümkün olmadığı açıklanarak, İlk Derece Mahkemesince, bu yönler gözönünde tutularak, iptal isteği yönünden davanın reddine ve taşınmazların davalılar adına tapuya tesciline, ancak, tenkis isteği yönünden mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi ” gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sırasında, müdahil Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş., çiftlik tapusuna dayanan davacıların tapudaki paylarından bir kısmını satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını belirterek, taşınmazın payı oranında adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ... Ticaret ...nin davasının kabulüne, ... Mahallesi 190 ada 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazların davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil - davacı ... Ticaret A.Ş adına tespiti ile dava konusu taşınmazların 3840 pay kabul edilerek payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil davacılar ... ve arkdaşları ile davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacılar ... ve arkadaşları, davacı ... vekili, davalılar Hazine, Orman İdaresi ve Marmaris Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiş, hüküm Dairenin 21.12.2021 tarihli ve 2021/5879 Esas, 2021/12724 Karar sayılı ilamı ile kısa karar ile hüküm fıkrasının çelişkili olması nedeni ile sair hususlar incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; çiftlik tapu kayıtlarına dayanan davacıların tapu kayıtlarının uygulanması, kapsam tayin edilmesi, geometrik olarak, hukuki olarak zemine tatbik edilmesinin hukuken ve bilimsel olarak mümkün olmadığı, çiftlik tapularına dayanan davacıların taşınmazlarda zilyetliğinin de bulunmadığı, dava konusu taşınmazların muris ... ve ondan 03.12.1976 tarihli zilyetlik senedi ile devralan torunu (D.... ...) ve gelini (...) ile onlardan zilyetliği devir alanlar tarafından zilyetliğin bir insan ömrünü aşan; eski zilyetlerden devralınarak, hiçbir itirazı uğramayan zilyetlikle malik sıfatı ile; ekonomik amaca uygun olarak zirai gaye ile kullanıldığı, zilyetliğin öncesi tespit edilemeyen bir zamandan kadastro tespit tarihine ve nihayetinde de keşif tarihine kadar devam ettiği; 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde aranan iktisap şartlarının davalı lehine kadastro tespit tarihinden önce tahakkuk ettiği gerekçesi ile, davacı ...'in davası yönünden yeniden karar tesisine yer olmadığına, davacı ... ve aynı tapu kaydına tutunan davacıların ve diğer müdahil davacıların davasının reddine, müdahil davacı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve davacı ...’in davalarının kabulü ile;
Muğla ili Marmaris ilçesi ... köyü,
190 ada 50 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 49 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 45 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 43 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 46 parsel sayılı taşınmazın müteveffa müdahil davacı ...'in dosya arasına alınan 27.03.2023 tarihli mirasçılık belgesine göre, 1/4 payının ..., 3/4 payının ...,
190 ada 47 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 48 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ...,
190 ada 44 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ... adlarına kadastro tespit tutanağındaki vasıfla tespit ve tapuya tescillerine karar verilmiş; kararı davacı ... ve arkadaşları, müdahil davacı ... Ticaret Anonim Şirketi , davalı Hazine ve davalı ... İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davalı Hazine, Orman İdaresi vekillerinin tüm taşınmazlara, davacı ... ve arkadaşları ile Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş vekillerinin 190 ada 44 parsel dışındaki taşınmazlara yönelik temyiz itirazları bakımından;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş vekillerinin 190 ada 44 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları bakımından;
Usuli kazanılmış hak kavramı, anlam itibarıyla bir davada Mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli müktesep hak müessesesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir.
Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar; 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararları). Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 tarihli ve 2006/4-519 Esas, 2006/527 Karar sayılı, 03.12.2008 tarihli ve 2008/10-730 Esas, 2008/732 Karar sayılı kararları).
Bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda da usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.Yani kesinleşmiş bu kısımlar o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda, Mahkemenin, 06.11.2019 tarihli ve 2013/116 Esas, 2019/51 Karar sayılı ilamı ile dava konusu 190 ada 44 parsel sayılı taşınmazın ... ve arkadaşları ile Gayrımenkul ... Ticaret A.Ş. adına paylı olarak tesciline karar verildiği, bu hükmün parselin davacısı ve zilyedi olan ... tarafından temyiz edilmediği, bu durumda ... ve arkadaşları ile Gayrımenkul ... Ticaret A.Ş. lehine dava konusu 190 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin taşınmazın ... adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalı Hazine, Orman İdaresi vekillerinin tüm taşınmazlara, davacı ... ve arkadaşları ile Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş vekillerinin 190 ada 44 parsel dışındaki taşınmazlara yönelik yönelik temyiz itirazlarının reddi ile 190 ada 43, 45, 46, 47, 48, 49, 50 parsel sayılı taşınmazlara yönelik hükmün ONANMASINA,
(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Gayrimenkul ... Ticaret A.Ş vekillerinin 190 ada 44 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parsel açısından BOZULMASINA,
Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekalet ücretinin ...'tan alınarak temyiz eden ve vekille temsil edilen Gayrımenkul ... Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
Hazine harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,
Peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Kararı temyiz eden tapu malikleri; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerlere ait üç adet tapu kayıtlarının olduğunu, tapu kaydı olan yerde zilyetliğe üstünlük verilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına dayanılarak kendi adlarına tesciline karar verilmesini istediklerini, daha önce mahkemece tapu kayıtlarına dayanan davacıların tapu kayıtlarının hukuki geçerliliğini yitirdiği ve uygulama kabiliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davalarının reddine karar verildiği, tapuya dayanan davacılar tarafından reddedilen kararların temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16 ve 20. Hukuk Dairelerince tapuya dayanan davacıların dayanak tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğu ve uygulanması gerektiği gerekçesiyle kararların lehlerine bozulduğu, bozma üzerine mahkeme hakimince önceki kararda direnildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca takriben 20 adet dosyada tapuya dayanan davacıların tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğu ve uygulanması gerektiği gerekçesiyle direnme kararlarının bozulduğu, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde zilyetler tarafından tapu maliklerine karşı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dayanak tapu kayıtlarının geçersiz olduğuna ilişkin davanın reddedilerek kesinleştiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde davacılara ait bir kısım yerin kamulaştırıldığı, kamulaştırma bedelinin ödendiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde zilyetler tarafından tapu maliklerinden bedeli ödenerek bir çok yerin satın alındığı, satın alınmaya çalışıldığı veya kiralanmak istendiği, ... Mahallesindeki taşınmazlara revizyon görerek bir kısım parsellerin tapu malikleri adına kesinleştiği, revizyon gören tapu kaydının iki sınırı ile ...’nü kapsayan tapu kaydının iki sınırının aynı olduğu, dolayısı ile diğer tapu kayıtlarının da hukuken geçerli olduğu, bazı davalar da tapu malikleri adına tesciline karar verilen dosyaların (örn.2022/8001 Esas) Dairemizce onandığı ve tapuya dayanan davacıların, tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğuna değer verilmesi gerektiği, Mahkemece yeniden taşınmazların başında keşif yapılarak taşınmazların sınırlarının belirlenerek davacıların tapusunun kapsamında kalan yerlerin tapu malikleri, ırsi veya akdi halefleri adına yazılması gerektiği kanaatinde olduğumdan kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.