"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/245 E., 2023/388 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen uygulama kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama Kadastrosu sırasında Nevşehir ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan ve davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 3319 parsel sayılı ve 1.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 334 ada 271 sayılı parsel olarak ve 1.047,90 metrekare yüzölçümüyle, davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 3321 parsel sayılı ve 2.725,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 334 ada 270 sayılı parsel altında ve 4.420,84 metrekare yüz ölçümüyle tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı, uygulama kadastrosu sırasında, adına kayıtlı bulunan 334 ada 271 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün komşu 334 ada 270 parsel sayılı taşınmaz lehine azaltıldığını belirterek taşınmazının önceki yüzölçümü ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı 19.11.2015 tarihinde ... isimli şahsa sattığını belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında yeni malik ... davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, ilk hükümle, davanın kabulüne, 334 ada 270 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 813,01 metrekarelik alanın tapusunun iptali ile 334 ada 271 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın aynen bırakılmasına karar verilmiş; karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 02.11.2017 tarihli ve 2017/1020 Esas, 2017/1154 Karar sayılı kararı ile "tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi belgeler getirtilerek harita mühendisi katılımı ile keşif yapılarak yöntemine uygun şekilde rapor alınması" gereğine değinilerek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, karar, Daire'nin 24.03.2022 tarihli ve 2021/4047 Esas 2022/2850 Karar sayılı ilamı ile ''... Eldeki davada Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Hükme esas alınan, Harita Yüksek Mühendisleri Prof. Dr. ... ve Prof. Dr. ...'ın birlikte düzenledikleri 22.02.2019 tarihli raporları ile Fen Bilirkişisi ...'in 26.11.2018 tarihli raporunda, tesis kadastrosu ile yenileme ile oluşan tüm sınırlarının çakıştırılması ile yapılan inceleme sonucunda, tesis kadastrosu sırasında ölçü ve sınırlandırma hatalarının yapıldığı, davacı adına tespit edilen yerin konumu, sınırı ve alanının halen zeminde kullandığı yerin yaklaşık 70 m. kuzeyinde olduğu, davalının da aynı şekilde zeminde kullandığı yerin tam olarak sınırlandırılmadığı, davacı ile birlikte başka şahısların da yerlerinin davalının parseli içerisinde kaldığı yani hatalı tespit yapıldığı, davacının talep ettiği ekli krokide (A) harfi ile gösterilen ve taranan 813.01 m2 lik yerin, fiili zemin itibari ile yamaç olup, davalıya ait 334 ada 270 numaralı parselin içerisinde kaldığı, 270 nolu parselin kuzey, güney ve doğu sınırlarının belirgin olduğu, ancak batı sınırının belirsiz olduğu, 271 nolu parselin kuzey, güney ve batı sınırlarının belirgin olduğu, ancak doğu sınırının belirsiz olduğu belirtilmiş, hava fotoğrafları dosya arasına alınmış ise de tesis kadastrosu ve düzeltme işlemi sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yukarıda açıklanan şekilde yapılacak çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirleyen ayrıntılı, denetime elverişli ve gerekçeli rapor aldırılmamıştır. Hal böyle olunca; Mahkemece amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Sonuç olarak, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yetersiz olup, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir...'' gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, yapılan keşif neticesinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişinin raporunda, dava konusu edilen alanın yenileme sonrasında 334/270 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, yenilemeden önce davacının parseli olan 3319 parsel sayılı taşınmaz ile konumlarının farklı olduğunun tespit edildiği, keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişilerce de taşınmazın davacı tarafından çekişmesiz ve aralıksız olarak kullanıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar bozma ilamına uyularak yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, Harita Yüksek Mühendisi Jeodezi ve Fotogrametri Uzmanı Bilirkişisinin 10.05.2023 tarihli raporunda; davacının talep ettiği alanın, (A) harfi gösterilen 813.01 m2 lik alan olduğu, bu alanın yenileme sonrası oluşan 334 ada 270 parselin sınırının içinde kaldığı, yenilemeden önce davacıya ait olan 3319 parsel numaralı taşınmaz ile konumlarının farklı olduğu, davacıya ait olan 334 ada 271 nolu parselin, davacının talep ettiği yer ve davalıya ait olan 334 ada 270 numaralı parselin bir kısmı ilk tesis kadastrosu paftasına göre 3318 numaralı parsel içerisinde kaldığı, dolayısı ile davacının keşif esnasında talep ettiği alanın (krokide A harfi ile gösterilen alan) tesis kadastrosu yapıldığında da eski 3319 parselin dışında olduğu tespit edilmiştir. Raporda da açıklandığı üzere, davacının talep ettiği alanın, tesis kadastrosu tarihinde de davacı parselinin içinde olmadığı, davacı şahıs ile birlikte başka şahısların da yerlerinin davalının parseli içinde kaldığı, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle düzenlenen haritada, ada bazında bir kayma olduğu, bir kısım komşu taşınmazların kendi aralarındaki tesis sınırı ile uygulama sınırının birbiriyle uyuşmadığı ortadadır. Bu durumda, uyuşmazlık çözümlenirken sadece davaya konu iki parsele ilişkin değerlendirme yapılarak çözüme ulaşılmaya çalışılması hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmaza komşu olan özellikle eski 3318, 3323 ve 3322 parsel sayılı ve diğer komşu taşınmazlara ilişkin varsa açılmış ve kesinleşmiş olan davalara ilişkin kararlar ve komşu taşınmazların durumu da göz önünde bulundurmak sureti ile gerekirse bilirkişiden bu hususta ek rapor tanzimi istenerek, ada bazında bir değerlendirme yaparak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Bu hususlar düşünülmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
01.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.