Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1880 E. 2024/2750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerin 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satış işlemi sonucu oluşan tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle açılan davada, tapu kaydının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmeden davanın dinlenip dinlenemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine adına kayıtlı taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca davalılara satışı ve tapuya tescili işleminin idari bir işlem olduğu, bu idari işlemin idarece geri alınmadığı veya idari yargıda iptal edilmediği sürece tapu iptali ve tescil davasının dinlenemeyeceği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/25 E., 2023/441 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) Gereğince Yapılan Satış Sonucu Oluşan Tapu Kaydının İptali ve Tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

İstanbul İli Ümraniye İlçesi Çekmeköy Mahallesi çalışma alanında 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun (2924 sayılı Kanun) uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, 107 ada 1 parsel sayılı 6.637,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, " 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki beş adet kargir evin ..., Necip ve ...'ye ait olduğu " şerhi yazılarak, Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, 17.06.2016 tarihinde 6292 sayılı Kanun uyarınca devredilerek 1/2 payları oranında ... ve ... adlarına kayden intikal ettirilmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; 2924 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi ve rayiç bedelin belirlenmesine ilişkin cetvelde, çekişmeli 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazda ..., ... ve ...’nin eşit olarak hak sahibi olduklarını ve taşınmazın rayiç bedelinin de 6.637.440.000 TL olarak belirlendiğini, rayiç bedel üzerinden satın alma hakkına sahip bulunan ...’nin 2924 sayılı Kanun uygulamalarının durdurulma tarihi olan 12.12.2000 tarihinden sonra İdare’nin bilgisi dışında ve satış kararı alınmadan 19.12.2000 tarihinde Orköy Başmühendisliği hesabına ödeme yaptığını, yine benzer şekilde ...’nin de 31.12.2000 tarihinde Orköy Başmühendisliği hesabına ödeme yaptığını, ancak yapılan işlem resmiyet kazanmadığından devrin yapılamadığını, 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un (6292 Sayılı Kanun) 14/2 nci maddesi kapsamında, Orman ve Köy İşleri Daire Başkanlığı tarafından ... ve ...’nin taşınmazda ½ payları nispetinde hak sahibi olduklarının bildirildiğini, bunun üzerine taşınmazın bedelsiz olarak ... ve ...’ye iade edildiğini, ancak daha sonra taşınmazda 2924 Sayılı Kanun uyarınca ..., ... ve ...’nin hak sahibi olduklarını ve bu hak sahiplerinden ... ve ...’nin kendilerine isabet eden bedelleri ödediğini, ...’nin ise hissesine düşen rayiç bedeli yatırmadığının tespit edildiğini ileri sürerek, 6292 sayılı Kanun'un 11/4 üncü maddesi uyarınca taşınmazın 1/3 payının iptali ile adına tescilini istemiş; yargılama sırasında müdahil davacı ... dosyaya sunduğu müdahale dilekçesiyle, taşınmazda 1/3 oranında hak sahibi olduğunu öne sürerek, taşınmazın bu payının adına tescil edilmek üzere davacı Hazineye iadesine karar verilmesi istemiyle davacı Hazine yanında davaya katılmıştır.

Davalı ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince; "... 2924 sayılı Kanun'a göre yapılan çalışma sonucundaki hazırlanan kesinleşmiş hak sahipleri cetveline göre Necip, ... ve ...'nin çekişmeli taşınmazda 1/3 hisseleri oranında hak sahibi oldukları ve her birine düşen rayiç bedellerinin ise ayrı ayrı 6.637.440.000 ETL olarak belirlendiği, davalıların kendi hisselerine düşen bedeli yatırdıkları, buna karşın ...'nin hissesine düşen bedeli yatırmadığı, dolayısı ile taşınmazın 1/3 payları nispetinde davalılar adına tescil edilmesi gerektiği ..." gerekçesiyle verilen, davanın kabulüne ve çekişmeli 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davalılar ... ve ... adına kayıtlı 1/2 paya ilişkin tapu kaydının iptali ile taşınmazın 1/3 payının davacı Hazine adına, 1/3'er payının ise ... ve ... adına tesciline ilişkin önceki kararın, davalı ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin 23.06.2021 tarihli ve 2020/243 Esas, 2021/1516 Karar sayılı kararıyla; "... İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ..." gerekçesiyle davalı ... ve ... vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 12.10.2022 tarihli ve 2022/914 Esas, 2022/7942 Karar sayılı ilamıyla; "... varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz / taşınmazların Hazine'nin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs / şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlemin 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazine'nin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazine'nin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz / taşınmazların Hazine'nin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs / şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, somut olayda, çekişmeli taşınmazın 1997 yılında 2924 Sayılı Kanun uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve üzerindeki beş adet kargir evin ..., Necip ve ...'ye ait olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve 27.06.1997 tarihinde tescil edildiği, 23.03.1999 tarihli 2924 sayılı Kanun'un 11. ve 12. maddelerine göre satın alma hakkına sahip olanları gösterir listede ..., Necip ve ...'nin taşınmazın ayrı ayrı 2.212,48 m2 (1/3 paya isabet eden miktar) kısmında hak sahibi olarak gösterildikleri, daha sonra 10.11.1999 tarihinde rayiç bedel tespit komisyonu rayiç bedel tespit kararı tutanağı ve karar defterinde de ..., Necip ve ...'nin ayrı ayrı 2.212,48 m2 için ödemeleri gereken rayiç bedelin 6.637.440.000 ETL olarak belirlendiği, bu kişilerden ...’nin 19.12.2000 tarihinde ve ...’nin ise 31.12.2000 tarihinde Orköy Başmühendisliği hesabına ödeme yaptığı, buna karşın 2924 sayılı Kanun'a göre işlemlerin tamamlanamadığı, daha sonra ise 6292 sayılı Kanun'un 14. maddesi kapsamında İstanbul Valiliği Defterdarlık Anadolu Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığının 11.03.2016 tarihli taşınmazın 1/2 payları nispetinde ... ve ... adına tesciline "olur" verilmesine ilişkin yazısı üzerine taşınmazın 17.06.2016 tarihinde davalılara devredilerek 1/2 payları oranında bu kişilerin adlarına tescil edildiğinin anlaşıldığı, şu halde, taşınmaz 6292 sayılı Kanun'un 14/2. maddesi kapsamında idari işlem neticesinde davalılar adına tescil edildiğine ve dosya kapsamından da idari işlemin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı açıklanarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsizliğine ..." değinilerek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli ve 2020/243 Esas, 2021/1516 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davacı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Ancak; dava, 6292 sayılı Kanun uyarınca oluşan tapu kaydının iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, tapu kaydının dayanağı idari işlem idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiğine göre, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsiz ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "... davalılar vekili için hesap ve takdir edilen 204.749,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine..." sözlerinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine; "... Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine"..." ifadesinin yazılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.