Logo

8. Hukuk Dairesi2024/192 E. 2024/2520 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar tarafından açılan kullanım kadastrosuna itiraz davasında davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Elbirliği mülkiyetine konu terekedeki taşınmazla ilgili olarak açılan davada mirasçıların tamamının davacı olması gerektiği, davacıların bir kısmının dava açmasının ve dava dışı mirasçıların sonradan muvafakatlerinin alınamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin davacıların aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/197 E., 2023/320 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kullanım kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1894 ada 44 parsel sayılı 1.659,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, " 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın 35 yıldan beri ... kızı ...'nun kullanımında olduğu " şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, 04.04.2014 tarihinde bu şerh terkin edilerek yerine " taşınmazın 35 yıldan beri ...'nun kullanımında olduğu " şerhi yazılmış ve bilahare 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca satılarak 16.01.2014 tarihinde Beykoz Belediyesi adına tapuya tescil edilmiştir.

Davacı ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi ... Mahallesi 1894 ada 44 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinin düzeltilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin, 14.11.2017 tarihli ve 2017/2190 Esas, 2017/2130 Karar sayılı önceki kararı ile davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; bu kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.05.2022 tarihli ve 2021/17036 Esas, 2022/4987 Karar sayılı ilamıyla; " taşınmazın, 6292 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca Hazineye ait satış yetkisini de içeren şekilde Beykoz Belediyesine devredildiğine ve Belediye Encümen kararıyla bu taşınmazların kullanıcılarına satışına karar verildiğine göre, Hazine tarafından yapılan bu mülkiyet devrinin gerçek kişilere yapılan satış işlemi gibi düşünülemeyeceği, eldeki davada, taşınmazın mülkiyeti hususunda bir ihtilaf bulunmayıp davanın kullanıcı şerhine yönelik bulunduğunun kabulü gerektiği açıklanarak, buna göre İlk Derece Mahkemesince bu gerekçeler yönünden işin esasına girilmesi, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delillerinin toplanarak değerlendirilmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taşınmazın Hazine mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra şerhe yönelik davanın dinlenemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın reddedilmesinin isabetsizliğine " değinilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; " dava konusu olayda davacıların, taşınmazların muris ... ... 'dan miras yolu ile intikal ettiğini belirterek iş bu davayı ikame etmiş oldukları, muris ... ... 'ın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ettiklerinden, murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre, belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan Belediye ile şerh sahiplerine karşı birlikte dava açmalarının zorunlu olduğu, oysa davacı mirasçılardan ... ve ... ... ' ın miras payı oranında talepte bulundukları, davacıların taşınmazda tek başına hak sahibi olmasını sağlayan taksim, satış, bağış gibi hukuki işlemlerin bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği, bu haliyle mirasçılardan ... ve ... ... 'ın miras payına yönelik dava açma sıfat ve yetkileri bulunmadığı gibi, dava dışı kalan mirasçının, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK'na göre, sonradan muvafakatının alınması ya da miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesinin de mümkün olmadığı, bu itibarla, davacı mirasçılardan ... ve ... ... 'ın bu davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davacı ...'in de muris ... ... 'ın mirasçısı olmaması sebebiyle aktif dava ehliyetinin bulunmadığı " gerekçesiyle, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçe dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.