"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro tespitine itiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davaların reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... ... mirasçıları ile davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Muş ili Bulanık ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 271 ve 272 parsel sayılı ve sırasıyla 1.232.800,00 ve 77.700,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, yoklama ve vergi kaydı nedeniyle ölü olduğu belirtilerek ... oğlu ... adına tespit edilmiştir.
İtirazı kadastro komisyonu tarafından red edilen davacı ... ... dava dilekçeleriyle 271 ve 272 parsel sayılı taşınmazın 04.10.1962 tarihli ve 19 sıra numaralı sabit sınırlı olduğunu iddia ettiği tapu kaydı kapsamında kaldığını, bu nedenle taşınmazların kadastro tespitlerinin iptal edilerek adına tesciline karar verilmesi istemine ilişkin ayrı ayrı açmış olduğu davalar birleştirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İtirazı kadastro komisyonu tarafından reddedilen davacı Hazine vekili dava dilekçeleriyle 271 ve 272 parsel sayılı taşınmazın Hazineye ait olduğunu, bu nedenle taşınmazların kadastro tespitlerinin iptal edilerek adına tesciline karar verilmesi istemine ilişkin ayrı ayrı açmış olduğu davalar birleştirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tespit maliki mirasçısı olan bir kısım davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda "uyuşmazlığın taraf tapularının ve vergi kayıtlarının nizalı parselleri kapsayıp kapsamadığı, kapsamaması durumunda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14. maddesi gereği senetsizden zamanaşımına dayanarak iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı ve nizalı parselin Hazineye ait yerlerden olup olmadığı noktalarında toplandığı, mahallinde 30.05.2012 günü keşif icra edildiği ve yapılan keşif sırasında davalıların dayanağı Şubat 1290 Yoklama ve 3172 sıra numaralı tasdikli Yoklama Kaydının mevki itibarı ile nizalı parsellere uyduğu ancak hudutları itibarı ile tam olarak nizalı parselleri kapsamadığı, 1937 tarihli ve 119 tahrir numaralı vergi kaydının nizalı parselleri kapsamadığı ancak davalılar dayanağı olan 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının mevki ve üç hududu itibarıyla nizalı 271 ve 272 parselleri aynen bir bütün olarak kapsadığı, doğu hududundaki ayı gölüne kadarki kısım da dahil edilecek olursa yani ... köyü 34 ve 35 parseller de bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu hududun da doğru olduğunun kabulünün gerektiği, yine mahalli birikişi ve tanıkların tutarlı ve uyumlu beyanlarında nizalı parsellerden 272 parselin ... oğlu ölü ... mirasçılarından 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının da mükellefi olan ... oğlu ...'in mirasçıları olan ..., ... ve ...'ın eskiden beri nizalı 272 parseli nizasız ve fasılasız olarak eklemeli bir şekilde ekonomik amaca uygun olarak kullandığı, yine nizalı 271 parselin Kuzey kısmında keşfe iştirak eden teknik bilirkişilerin 07.06.2012 havale tarihli bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen 345,710 metrekare yüzölçümündeki kısmının ... oğlu ölü ... mirasçılarından 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının da mükellefi olan ... oğlu ...'in mirasçıları olan ..., ... ve ...'ın; (B) harfi ile gösterilen 237,857 metrekare yüzölçümündeki kısmın da yine ... oğlu ölü ... mirasçılarından 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının da mükellefi olan ... oğlu ... mirasçıları ... ve ...'ın ve (C) harfiyle gösterilen 649,233 metrekare yüzölçümündeki kısmın da yine ... oğlu ölü ... mirasçılarından 1937 tarihli ve 117 tahrir nolu vergi kaydının da mükellefi olan ... oğlu ... oğlu ... mirasçıları ..., ..., ... ... ve ... ...'in Osmanlı Devleti döneminden beri nizasız ve fasılasız olarak eklemeli bir şekilde ekonomik amaca uygun olarak kullandıklarının anlaşıldığı, davacı ... ...'in dayanağı 04.10.1962 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu ve geldi tapularının uygulamalarına gelince; mezkur tapu ve geldi kayıtlarının nizalı parsellere uygulanmasında mezkur tapunun nizalı parselleri kapsamadığı gibi aynı zamanda dava dışı Malazgirt ilçesi ... köyü 26, 27 ve 34 nolu parsellere revizyon gördüğü, bu durumda nizalı parsellere revizyon görme ihtimalinin bulunmadığının anlaşıldığı, nizalı parsellerin sabit sınırlı olması nedeniyle ve davalıların dayanağı 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının net bir şekilde nizalı 271 ve 272 parselleri kapsaması göz önünde bulundurularak nizalı parsellerin Hazine malı yerlerden olmadığı ve kayıt miktar fazlası kısmın bulunmadığı, bu nedenlerle 271 ve 272 parselleri davalılar dayanağı 1937 tarihli ve 117 tahrir numaralı vergi kaydının aynen kapsadığı, halen yukarıda ismi zikredilen ... oğlu ... mirasçılarının ekonomik amaca uygun nizasız ve fasılasız bir şekilde eklemeli olarak zilliyetliğinde bulunduğu, eşhası mütegayyibeden Hazineye intikal eden yerlerden, mera veya köylünün ortak kullanımında bulunan yerlerden olmadığı" gerekçesiyle davaların ayrı ayrı reddine, 1.232.800,00 metrekare yüzölçümündeki 271 parselin 07.06.2012 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 345.710,00 metrekare yüzölçümündeki kısmın aynı parsel numarası altında ve 77.700,00 meterkare yüzölçümündeki 272 nolu parselin tamamı aynı parsel numarası altında toplam 3 pay kabul edilerek 1'er payın ... mirasçıları ... ..., ... ... ve ... ... adlarına, 271 parselin krokide (B) harfi ile gösterilen 237.857,00 metrekare yüzölçümündeki kısmın köyün son parsel numarası verilmek suretiyle tamamı toplam 2 pay kabul edilerek 1'er payın ... mirasçıları ... ve ... adlarına, 271 parselin krokide (C) harfi ile gösterilen 649.233,00 meterekare yüzölçümündeki kısmın köyün son parsel numarası verilmek suretiyle tamamı 4 pay kabul edilerek 1'er payın ... mirasçıları ..., ..., ... ... ... ve ... ... adlarına tapuya kayıt ve tescilllerine, 07.06.2012 havale tarihli teknik bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davacılar ... ve arkadaşları (... ... mirasçıları) tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yukarı da yazılı şekilde karar verilmiş ise yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi taraf teşkili de tam olarak sağlanmadan karar verilmiştir. Şöyle ki, dava konusu 271 ve 272 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu olmayan ve kadastro tutanakları itiraz edilmeden kesinleşen 163 (2.650.00,00 metrekare) ve 225 (1.116.000,00 metrekare) parsel sayılı taşınmazlar bütün halde (dört parça taşınmazın toplam yüzölçümü; 5.077.200 metrekare) Şubat 1290 tarihli ve 3172 yoklama kaydı ile 1936 tarihli ve 117 ile 119 tahrir numaralı vergi kayıtları kapsamında kaldığı ve ölü olduğu belirtilerek ... oğlu ... adına tespit edilmiştir.
Dava dışı 163 ve 225 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleşip tapu sicillerinin oluşmasından sonra hasımsız olarak alınıp aşamalarda taraflarca itiraz edilmeyen ve önceki tarihli Yargıtay (Kapatılan) (16.) Hukuk Dairesinin geri çevirme kararıyla dosya arasına getirtilen Bulanık Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.10.2007 tarihli ve 2007/452 Esas, 2007/437 Karar sayılı kararıyla "...'un" veraset ilamıyla mirasçılarının belirlendiği, ardından bir kısım mirasçı tarafından 163 ve 225 parsel sayılı taşınmazların "kayıt malikinin düzeltilmesi" istemine ilişkin olarak açtıkları dava da, Bulanık Sulh Hukuk Mahkemesi'nin "taraflarca temyiz edilmeden kesinleşen" tapu kayıt düzeltim davasında 163 ve 225 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt malikinin "... oğlu ... ..." olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Şu halde dava dışı taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların tespit malikinin aynı olduğunun anlaşılması olması karşısında yukarıda değinilen veraset ilamındaki mirasçıların (vefat etmiş olmaları halinde vefat eden kişilerin mirasçılarının) tamamının davaya davalı olarak katılımı sağlanmalıdır. Ne var ki, İlk Derece Mahkemesince tespit malikinin mirasçıları olan ... mirasçıları ile ... ..., ...'ın davaya davalı olarak katılımı sağlanmamış ve savunma ile delillerini sunması imkanı tanınmamıştır.
Diğer taraftan davanın esasına yönelik olarak, mahkemenin taşınmazların yoklama kaydının taşınmazları kapsamadığına yönelik kabulü yerinde ise de davacı ... ... dava dilekçesinde ve aşamalarda 04.10.1962 tarihli ve 19 sıra numaralı tapu kaydına dayandığını belirtmesine rağmen belirtilen tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavül durumunu gösterir şekilde kayıt ve belgeler getirtilmeden İlk Derece Mahkemesince yanlış değerlendirme yapılarak dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara bitişik ve dava dışı olan 26 ve 34 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören 04.10.1962 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydının geldi kaydı olan 10.09.1962 tarihli ve 19 sıra numaralı tapu kaydı olduğu kabul edilerek araştırma ve inceleme yapılarak karar verilmiştir.
Öte yandan, davacı Hazine dava dilekçesinde "taşınmazların Hazine malı olduğu" iddiasına dayanarak dava açmış ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesindeki “Hakimin davayı aydınlatma ödevi” gereği talebinin taşınmaza yönelik hukuki sebbep olarak sadece kaçak yitik kişilerden kaldığı iddiasına mı dayandığı yoksa taşınmaz hakkında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğu açıklatılmaksızın iddiasının taşınmazın sadece kaçak yitik kişilerden kaldığına ilişkin olduğu kabul edilmek suretiyle karar verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, İlk Derece Mahkemesince öncelikle tespit malikinin veraset ilamındaki mirasçıları olan ... mirasçıları (... ve müşterekleri) ile ... ..., ...'ın davaya davalı olarak katılımı sağlanmalı ve savunma ile delillerini sunması imkanı tanınmalı, davacı Hazineye dava dilekçesi açıklattırılarak taşınmazlara yönelik hangi hukuki nedenle hak iddia ettiği sorulmalı, ardından davacı ... ... mirasçılarının dayandığı ve yukarıda belirtilen tapu kaydının (tesislerinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir şekilde eksiksiz ve tedavülleri birbiriyle bağlantılı olarak ve - kütüklerden fotokopi çekilmiş olarak değil- bilgisayar çıktısı olarak ve köy, mahalle, mevki, cins, sınırlar, yüzölçümü, malik, hisse, geldi, gitti ve revizyona ilişkin tüm bilgileri içerir şekilde) ile varsa tesis ve ifraz krokisi ile haritalarının onaylı örneklerinin hem mahalli Tapu Müdürlüğünden hem de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından ayrı ayrı sorularak getirilmeli, ayrıca ilgili kurumlara müzekkere yazılırken, bu tapu kayıtlarının münakale durumlarında farklılıklar olup olmadığı, hudud ve miktar farklılıklarının hangi nedenden kaynaklandığı, bu tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları sırasında başka parsellere revizyon görüp görmedikleri sorularak, revizyon görmüşlerse bu taşınmazların kadastro sonucu oluşan tespit tutanakları ile -oluşmuş ise- tapu kayıtlarının ve yine tespitlerine esas alınan belgelerin onaylı örnekleri istenilmeli; tapu kayıtlarının revizyon gördüğü taşınmazların başka dosyalarda dava konusu olduklarının anlaşılması halinde ilgili dava dosyalarına ilişkin mahkeme hakimince düzenlenecek dosya inceleme tutanakları dosya arasına alınmalı; bunların yanında dava konusu taşınmazları dıştan çevreleyen komşu parselleri (dava konusu parsellerin hudutlarında dere, yol vs. bulunması halinde bunlardan sonra gelen parseller de dahil olmak üzere) bir arada gösterir geniş çaplı kadastral kroki ve bu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri ile varsa dayanaklarını oluşturan kayıt ve belgeler tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre taşınmazların kadastro tespit tarihi olan 1963 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı taktirde bulunan tüm hava fotoğrafları getirtilerek) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan taşınmazların bulunduğu yerde yaşayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu eşliğinde dava konusu taşınmazlar başında, taşınmazların tek tek gezilmek ve her bir parselle ilgili Mahkeme hakiminin gözlemi tutanağa geçirilmek suretiyle yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında davacıların dayandığı tapu kaydı ile taşınmazların kadastro tespitine esas alınan vergi kayıtları hudutları tek tek okunmak ve yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle zemine uygulanmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) 20 nci maddesinde de belirtildiği üzere, davacıların dayandığı tapu kaydının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman fen bilirkişi kurulu eliyle bu harita yöntemince yerine uygulanmalı ve uygulama yapılırken de haritası bulunan kayıtların kapsamlarının uygulama olanağı bulunan haritasına göre belirlenmesi gerektiği gözetilmeli, tapu kaydının haritasının bulunmadığının ya da haritanın uygulama kabiliyetinin olmadığının anlaşılması durumunda ise, ilke olarak tapu kaydının tesis tarihindeki sınırlarına değer verileceği, bu sınırlarda sonradan bir değişiklik olmuş ise ancak bu değişikliğin doğru bir esasa dayanması durumunda değişen sınırlara itibar edilebileceği gözetilerek, kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı ve kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde göstertilmeli ve ayrıca mahalli bilirkişi ve tanıklardan, tapu/vergi kayıtlarının ihdası, intikali, intikal sırasında hudutlarında ve miktarlarında değişiklik olmuş ise bu değişikliğin nedeni ve hudutların arz ettikleri özelliklere ilişkin bilgi alınmalı, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için ise taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve yapılacak tapu kayıt uygulaması sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulamasına ilişkin beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli, denetleme yapılırken; tapu/vergi kaydının sınırlarında şahıs, yer ve mevkii olarak tarif edilen taşınmazların tutanak ve dayanak kayıtları da getirtilerek bu belgelerden yararlanılmalı, tapu/vergi kayıtlarının revizyon gördüğü parseller ile bunlardan hükmen kesinleşenler varsa bu dosyalardaki kayıt uygulamaları, tapu/vergi kayıtlarına kapsam tayin edilirken göz önünde bulundurulmalı, taşınmazların tamamının ya da bir kısmının tapu kaydı kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden kadastro tespitinden geriye doğru 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesindeki zilyetlikle kazanım şartları araştırılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazların sınırlarında geçmişten bugüne kadar herhangi bir değişiklik olup olmadığı, taşınmazların kullanımlarına ara verilip verilmediği, önceki niteliklerinin ne olduğu, kaçak ve yitik kişilerden intikal eden yerlerden olup olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmedikleri, edilmişlerse ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; tapu/vergi kayıt uygulaması ile zilyetlik araştırmasında önceki keşiflerde alınan beyanlarından da yararlanılmalı; komşu parsellerin başka davanın konusu olduklarının anlaşılması halinde, ilgili dava dosyaları getirtilerek dava konusu taşınmazların niteliklerinin ve zilyetlik durumlarının değerlendirilmesi sırasında bu dosyalarda alınan beyan ve raporlar dikkate alınmalı, fen bilirkişisinden, tarafların dayandığı kayıtların kapsadığı alanlar farklı renklerle gösterilerek, komşu taşınmazların varsa oluşumundaki dayanak kayıt ve belgeler uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmazların bulunduğu sınırları ne olarak okuduklarının belirlendiği, kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle kayıtların sınır denetiminin yapıldığı ve kaydın kapsamının kesin olarak gösterildiği, taşınmazlar üzerinde tarafların kullanımındaki bölümler ile ve varsa tapu/vergi kaydının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı, dava konusu taşınmazların geçmişteki ve kadastro sınırlarındaki değişmelerini irdeleyen, taşınmazların sınırlarında ve üzerinde kalan dere, yol vs. sınırlarını gösteren, somut bulgulara ve bilimsel esaslara dayanan, keşfi izlemeye elverişli ayrıntılı rapor ve harita/kroki hazırlaması istenilmeli, ziraatçi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların tamamının veya bir kısmının zilyetlikle iktisap edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerinin ne olduğunu açıklayan, zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini somut verilerle ortaya koyan, taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini açıklayan, önceki keşiflerde alınan ziraatçi bilirkişi raporlarının da değerlendirildiği ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, ayrıca dava konusu taşınmazların birbirleriyle ve komşu parsellerle arasındaki sınırları gösterir şekilde, mümkün olduğunca farklı yön, açı ve yükseklikten fotoğrafları çektirilerek, fotoğrafların hangi taşınmaza ait olduğunun açıklanması ve fen bilirkişisinin yardımı ile çekişmeli taşınmazlarla komşu parsellerin sınırlarının fotoğraflar üzerinde gösterilmesi istenmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlenmesi istenmelidir. Bu şekilde tespit gününe kadar şahıslar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmek suretiyle vergi kaydının mülkiyet belgesi olmayıp zilyetlikle birleşmediği takdirde değer taşımayacağı, kaçak ve yitik kişilerden kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi gereğince zilyetlikle kazanılamayacağı ve taşınmazlar hakkında tespit itibari ile belgesiz zilyetlik yolu öncesi bir bütün (tek parça) olan taşınmazda toplam 100 dönüm miktarında taşınmaz edinilmesinin mümkün bulunduğu hususları üzerinde durularak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince yukarıda detaylı şekilde açıklanan çerçevede araştırma ve inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de, davanın aktarılan dava olmadığı ve tespit malikleri tarafından açılmış bir dava veya eldeki davaya müdahaleleri olmadığı halde taşınmazlar hakkında ifraz kararı verilerek tescil hükmü kurulması da isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.