Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2124 E. 2024/5974 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın satış iddiasıyla devrettiği taşınmaz üzerinde davacının miras payına dayanarak tapu kaydının düzeltilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının satış iddiasına dayandığı senedin dava konusu taşınmazı kapsamasına rağmen, taşınmazın davalı tarafından satın alındığının ve zilyetliğinin devredildiğinin ispatlanamaması, mirasbırakanın terekesinin de taksim edilmemiş olması gözetilerek, davacının miras payı oranında tapu kaydının düzeltilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2020/18 E., 2024/3 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki davadan dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım Kadastrosu sırasında Muğla ili, ... ilçesi ... köyünde kain yüzölçümleri tutanaklarında yazılı 131 ada 10 parsel ve 125 ada 116 parsel sayılı taşınmazlar, 6831 sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılmak suretiyle 07.05.2012 yılında Hazine adına tespit edilmişlerdir.

Davacı; dava konusu 125 ada 116 parsel sayılı 4.885,23 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının beyanlar hanesinde kullanıcısının ... olduğunu; 131 ada 10 parsel sayılı 1.249,07 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kullanıcısının ... olduğunu, taşınmazların 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıklarını, taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı ...'ten intikal ettiğini, murisin terekesinin mirasçılar arasında taksim edilmediğini, akıl sağlığı yerinde olmayan kardeşi ...'e bakması karşılığında ... hissesinin de kendisine verildiğini ve kendisinin hak sahibi olduğunu ileri sürerek; ...’in miras payı ile kendi miras payının birleştirilerek bu oranda lehine kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmazların kök mirasbırakandan geldiği, kök mirasbırakan tarafından davalı tarafa satılmak suretiyle taşınmazların zilyetliğinin devredildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.11.2019 tarihli ve 2016/ 11982 Esas, 2019/7433 Karar sayılı ilamıyla; dava konusu 131 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına; diğer dava konusu 125 ada 116 parsel sayılı taşınmaz yönünden; "Şerh sahibi davalı ... ise, çekişmeli taşınmazı müşterek muris ...ten 02.11.1987 tarihli senet ile satın aldığını ve kendisinin zilyet olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Şu halde; çekişmeli taşınmazın müşterek muristen kaldığı davalı tarafında kabulünde olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın müşterek muris tarafından davalıya satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, temyize konu taşınmazın kök muristen geldiği ve kök muris tarafından davalı tarafa satılıp zilyetliğinin devredildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davalı, çekişmeli taşınmazı müşterek muristen satın aldığını ileri sürdüğüne göre satın alma olgusunu ispat külfeti de davalı taraftadır. Ne var ki, mahkemece bu hususta yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Davalının dayandığı senet, mahallinde yöntemince uygulanarak kapsamı belirlenmemiş, çekişmeli taşınmazın senet kapsamında olup olmadığı, senet kapsamında ise zilyetliğin muris tarafından davalıya devredilip devredilmediği ve davalının zilyetliği var ise bu zilyetliğin kendi adına mı yoksa tüm mirasçılar adına mı olduğu hususları kesin olarak saptanmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalının dayandığı 02.11.1987 tarihli senedin dava konusu taşınmazı kapsadığı, ancak mahalli bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanık beyanları dikkate alınarak taşınmazın davalı tarafından satın alındığı iddiasının kanıtlanamadığı gibi taşınmazın davalıya devredildiği ve davalı kullanımında bulunduğunun da sabit olmadığı, mirasbırakanın terekesinin taksim edilmediği, dolayısıyla taşınmazda davacının kendi adına 1/4 hissesinin bulunduğu kanaatine varılmış ise de davacının kardeşi ... 'in payının da davacıya verilmesi yönündeki talebinin ispatlanamadığı, dolayısıyla kardeşinin payının davacıya verilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, dava konusu 125 ada 116 parsel sayılı taşınmazın kullanım kadastrosu tespitinin iptaliyle beyanlar hanesine 1/4 hissesiyle ... kızı ..., 3/4 hissesiyle ... oğlu ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer çekişme konusu 131 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden hüküm onanarak kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davacı, davalılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi gereğince ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

427,60 TL davalılar ve davacı tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.