"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/59 E., 2023/79 K.
DAVA TARİHİ : 05.07.2013
KARAR : Asıl ve birleşen davanın reddine
Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleşen davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava dosyası ... Kadastro Mahkemesinin 2004/86 esası ile açılmış tefrik ve birleştirme kararları sonrasında mevcut esasa kaydedilmiş olup, asıl dosyada davacı vekili; dava konusu ... ilçesi ... Beldesi 117 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 1952 tarih, cilt no:25, sayfa 66 ve 131 sıra numarasında 1/4 hissesinin Hazineye ait tapu kaydı bulunduğunu, Ermenilere ait Zilkade 1889 tarih ve 21/125 sayılı tapu kaydına istinaden taşınmazın Hazineye intikal ettiğini, arazi çalışmaları sırasında tapu kaydının uygulamaya alınmadığını ve davalılar adına yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2023/36 Esas sayılı dava dosyasında; davacı Hazine'nin davalıya karşı açtığı davada ... Kadastro Mahkemesi'nin 11.11.2005 tarih, 2004/ 23 Esas, 2005/ 72 Karar sayılı kararı sonucu davanın reddine dair verilen kararı, davacı Hazine vekili temyiz yoluna başvurması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi'nin 2006/ 20576 Esas, 2006/ 5411 Karar sayılı ilamıyla; taşınmaza orman kadastro ve tutanaklarının uygulamasına yönelik araştırma bozması yapılmış, akabinde dosyanın tefrik ve birleştirme kararları sonrasında dosya mevcut esasa kaydedilmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili; çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tespit gördüğünü, öncesinde taşınmazın orman tahdidinin aplikasyonu ile 2/B uygulamalarına tabi tutulduğunu, taşınmazın fiilen orman örtüsü ile kaplı olduğunu ileri sürerek davalılar adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; ''Asıl ve birleşen dava, hukuki niteliği itibariyle kadastro tespitinin iptali istemine ilişkindir... Asıl dava taraflar arasındaki uyuşmazlığın ... ilçesi ...-... mahallesinde 2003-2004 yıllarında yapılan kadastro çalışmaları ile davalılar adına tespiti yapılan 117 ada 23 parsel sayılı taşınmazda Maliye Hazinesinin malik sıfatıyla hissedar olup olmadığı, Hazinenin ¼ oranında malik olduğu 1952 tarih Cilt: 55, Sayfa: 66, 131 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı bu yönüyle kadastro tespit tutanağının hatalı olup olmadığı noktasında toplandığı görülmektedir. Birleşen dosyadaki uyuşmazlığın, ... ilçesi, ... Beldesinde 3402 sayılı yasa uyarınca kadastro çalışmaları yapıldığını, 148 ada 36 (eski 117 ada 21 parsel) parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, 6831 sayılı yasanın değişik 1.maddesine göre taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu, tapu ve zilliyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 45.maddesinin ilgili kısmının AYM kararı ile iptal edilmiş olduğundan bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağını, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın ormanlık alana isabet eden bölümünün orman niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmesine yönelik olduğu anlaşılmıştır....Harita Mühendisi Bilirkişi ..., Kadastro Teknisyeni ..., Orman Mühendisi ... ... raporlarında özetle; dava konusu parselin tamamının orman tahdit haritasında orman sayılmayan sarı renkte boyalı kültür (tarım) alanında kaldığı, parsele en yakın orman tahdit sınır noktasının (OS) 200-250 metre uzaklıkta olduğu,1954 tarihli hava fotoğrafında üzerinde orman ağacı olmadığı, 1975 tarihli hava fotoğrafında ve 2021 tarihli ortofotoda üzerinde fındık ağaçları olduğu, 1959 tarihli 1/25000 ölçekli memleket haritasında parselin tamamının yeşil boyalı alanda kaldığı, ancak haritada orman ve orman sayılan ağaç rumuzu bulunmadığı, 1978 tarihli 1/25000 ölçekli memleket haritasında da parselin tamamının yeşil boyalı alanda kaldığı ancak veşil boyalı alanın fındık bahçesi olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu yerin zilyetlik durumu hakkında yapılan araştırmada mahalli bilirkişiler ortak beyanında; taşınmazın evveliyatında ...'a ait olduğu, ...'ın sağlığında yeri taksimle 1950li yıllarda ...'a verdiği ve şuan ... tarafından malik sıfatıyla zilyet olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu parseller ile komşu parseller arasında herhangi bir hudut uyuşmazlığı bulunmamaktadır. Davacı tarafın davasına dayanak olarak sunduğu 1952 tarih Cilt: 55, Sayfa: 66, 131 sıra nolu tapu kaydı, dosyamızdaki mahalli bilirkişilerin beyanları, keşifte yapılan mahkememiz gözlemi ve bilirkişi heyet raporu ile bunlarla uyumlu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/308 Esas ve 1965/274 Karar sayılı dosyasındaki yöreyi bilen bilirkişilerin beyanları ile tespit edilen tapu uygulama krokisiyle birbirini doğrular niteliktedir. Komşu parsellere ilişkin Yargıtay 20 HD, 2008/3352E. ve 2008/10363E. sayılı ilamları da göz önüne alınmıştır.
Dosyadaki mevcut tüm bilgi ve belgeler keşif sırasında zemine uygulanmış, uygulama neticesinde ise dava konusu taşınmazın davacının dayanağı olan tapu kaydı sınırları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu hususta birden çok kez mahalli bilirkişi beyanına başvurulmuştur. Davacı tarafın davasına dayanak olarak sunduğu 1952 tarih Cilt: 55, Sayfa: 66, 131 sıra nolu tapu kaydı hudutlarından ... değirmeni derenin sınırında 114 ada 5 parsel civarındaki eski değirmen olduğu, Kokalık başının mevki adı olduğu, bu mevkinin adını kokalak diye bir çayır bitkisinin yetiştiği yerlerden aldığı, üç köprü sınırının ...'ın batısında eskiden bir (kuru) dere bulunan yer olup buranın üç köprü mevkisi olduğu, bozacı avlusu ise adını boza satan gayri müslim yaşlı bir amcadan aldığı ile iki hududun mevki adı olmasından dolayı tapu kaydı sınırların sabit sınır barındırmadığı anlaşılmıştır. Nihai olarak dava konusu taşınmazın davacının dayanağı olan tapu kaydı sınırlarının dışında kaldığı görülmüştür. Ayrıca dava konusu taşınmazın tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğu, DSİ VII. Bölge Müdürlüğü’nün yazısına göre taşınmazın kuru toprak vasfında olduğu ve 100 dönümü geçmediği, nizasız ve fasılasız yirmi yılı aşkın süredir fındık bahçesi olarak davalılar ve murislerinin kullanımında olduğu ve dava konusu 148 ada 36 parsel sayılı taşınmazın, davacı tarafça sunulan 1952 tarih ve 131 sayılı tapu kaydı kapsamında kalmaması aksine 05/02/1953 tarih, C:56, S:19, Sıra: 20 numaralı tapu kaydı sınırları içinde kalması nedeniyle kadastro tespit tutanağındaki hususların 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 13 m. gereği doğru olduğu..'' gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyaların reddi ile tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm; asıl ve birleşen dosya davacısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.