"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/100 E., 2023/321 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kullanım kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu Beykoz İlçesi ... Mahallesi 1882 ada 62 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer parsellere ilişkin dava yönünden ise davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Beykoz ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1894 ada 5 parsel sayılı 98.11 m2, 1894 ada 12 parsel sayılı 527.561 m2, 1894 ada 19 parsel sayılı 2.224.56 m2 ve 1894 ada 24 parsel sayılı 350.58 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, " 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve davalı ...’nun fiili kullanımında bulunduğu " şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, 16.01.2014 tarihinde 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca satış suretiyle davalı ... adına kayden tescil edilmiştir.
Davacılar ... ve arkadaşları dava dilekçeleriyle; Beykoz ilçesi ... Mahallesi 882 ada 62 ve 1894 ada 5, 12, 19 ve 24 parsel sayılı taşınmazların müşterek muristen intikal ettiğinu ve tüm mirasçıların hak sahibi olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tarafların müşterek murisi ... ’dan intikal ettiğinin tespiti ile miras payları oranında beyanlar hanesine kendilerinin de kullanıcı olduğu yönünde şerh verilmesi istemiyle, 20.06.2014 tarihinde dava açmışlar ve davacılar vekili, yargılama sırasında verdiği 21.11.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, çekişmeli taşınmazların muris ... ... ’dan intikal ettiğinin tespiti ile miras payları oranında beyanlar hanesine davacıların da kullanıcı olduğunun şerhini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde taşınmazların davalı ... Belediyesi tarafından tespit edilen değerinin miras payları oranında ödenmek suretiyle payları oranında müvekkilleri olan davacılar adına tescilini, bu talebinde kabul edilmemesi halinde ise davacıların miras payları oranında zilyet olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 27.04.2017 tarihli ve 2014/220 Esas, 2017/215 Karar sayılı önceki kararıyla, " davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle, diğer davacıların davasının ise, davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazine ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerektiği, taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığı " gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 03.02.2022 tarihli ve 2021/5625 Esas, 2022/706 Karar sayılı ilamıyla; " çekişmeli 1882 ada 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen hükmün onanmasına karar verildikten sonra, çekişmeli 1894 ada 5, 12, 19 ve 24 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, taşınmazların, 6292 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca Hazineye ait satış yetkisini de içeren şekilde Beykoz Belediyesine devredildiğine ve Belediye Encümen kararıyla bu taşınmazların kullanıcılarına satışına karar verildiğine göre, Hazine tarafından yapılan bu mülkiyet devrinin gerçek kişilere yapılan satış işlemi gibi düşünülemeyeceği, eldeki davada, taşınmazın mülkiyeti hususunda bir ihtilaf bulunmayıp davanın kullanıcı şerhine yönelik bulunduğunun kabulü gerektiği açıklanarak, buna göre İlk Derece Mahkemesince bu gerekçeler yönünden işin esasına girilmesi, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delillerinin toplanarak değerlendirilmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taşınmazın Hazine mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra şerhe yönelik davanın dinlenemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın reddedilmesinin isabetsizliğine " değinilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; " Dava konusu olayda davacıların, taşınmazların muris ... ... 'dan miras yolu ile intikal ettiğini belirterek iş bu davayı ikame etmiş oldukları, muris ... ... 'ın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ettiklerinden, murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre, belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan Belediye ile şerh sahibi ...'na karşı birlikte dava açmalarının zorunlu olduğu, oysa davacı mirasçılardan ... ve ... ... ' ın miras payı oranında talepte bulundukları, davacıların taşınmazda tek başına hak sahibi olmasını sağlayan taksim, satış, bağış gibi hukuki işlemlerin bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği, bu haliyle mirasçılardan ... ve ... ... 'ın miras payına yönelik dava açma sıfat ve yetkileri bulunmadığı gibi, dava dışı kalan mirasçının, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK'na göre, sonradan muvafakatının alınması ya da miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesinin de mümkün olmadığı, bu itibarla, davacı mirasçılardan ... ve ... ... 'ın bu davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davacı ...'in de muris ... ... 'ın mirasçısı olmaması sebebiyle aktif dava ehliyetinin bulunmadığı " gerekçesiyle, çekişmeli 1882 ada 62 parsel sayılı taşınmaza ilişkin verilen hüküm 03.02.2022 tarihinde kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 1894 ada 5 parsel, 1894 ada 12 parsel, 1894 ada 19 parsel ve 1894 ada 24 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçe dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince ONANMASINA,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.