"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/144 E., 2024/116 K.
DAVA TARİHİ : 14.10.2022
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yen. esas hak. hük. kur. suretiyle davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/309 E., 2023/207 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) 4 üncü maddesi uyarınca 03.12.2007 tarihinde yapılan kadastro sırasında Kastamonu ili, ... ilçesi, ... Köyü 421 ada 1 parsel sayılı 386.945,91 m2 yüzölçümündeki taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, 14.12.2007-14.01.2008 tarihleri arasında ilan edilip, itiraz edilmeksizin tespit gibi tescil edildiği, yörede 26.03.2016 tarihinde ilan edilen 3402 sayılı Kanun'un 4 üncü madde kapsamında orman kadastrosu yapılan ormanlarda 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 Sayılı Kanun) değişik 2/B uygulaması sonrasında 16.12.2016 tarihinde ifraz edilerek 421 ada 1, 2, 3 ve 4 parsellerin oluştuğu, 421 ada 2 parselin 186.672,84 m2 yüzölçümü ve orman vasfıyla Hazine adına tescilli iken 2022 yılında yeniden ifraz gördüğü ve taşınmazın son haliyle 165.992,96 m2 yüzölçümü ve orman niteliği ile Hazine adına tescilli olduğu, 2/B uygulaması sırasında taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili 20.10.2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Kastamonu ili ... ilçesi ... Köyü 421 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 30 yılı aşkın süredir müvekkillerinin zilyetliğinde bulunduğundan ve tutanakların usulüne uygun ilan edilmediğinden askı ilan süresinin geçtiğinden bahsedilemeyeceğinden bahisle taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile kadastro tutanaklarına müvekkilerinin zilyet olarak yazılmasını talep ve dava etmiş, 01.02.2023 tanzim tarihli ıslah dilekçesinde ise; Kastamonu ili, ... ilçesi, ... Köyü 421 ada 2 parselin büyük bir kısmının 1980'li yıllardan itibaren bahçe, tarım, arıcılık faaliyetleri ile müvekkillerin zilyetliğinde olduğunu, bu hususun kadastro tutanaklarında yer almamasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek ... Köyü 421 ada 2 parselde yer alan taşınmazın orman kadastrosunun kadastro tespiti öncesi sebeplere dayanarak iptali ile müvekkillerine ait taşınmazın ölçümü yapılarak o kısmının tapusunun iptaline ve müvekkilleri adına yüzde ellişer pay şeklinde tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Kastamonu Kadastro Mahkemesince 20.10.2022 tarih 2022/34 E.2022/42 Karar sayılı ilamla ... Kadastro Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, ... Kadastro Mahkemesince 31/03/2023 tarih 2022/10 E.2023/2 Karar sayılı ilam ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermekle dava Mahkemenin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, mahkemece; "421 ada 2 parselin ifraz edildiği 421 ada 1 parselin kadastro tespitinin 2008 yılında kesinleştiğinden davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine" karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın konusunun 421 ada 2 parselin niteliğinin orman olarak değişmesine sebep olan 16.12.2016 tarihli kadastronun iptali ve müvekkillerinin Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi uyarınca tescil edilmesi olduğunu, Mahkeme öncelikle kadastronun hukuka uygun olup olmadığı incelenerek kadastronun iptali halinde müvekkilin mülkiyet hakkının varlığına ilişkin karar vermesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; "Davacılar vekilinin orman niteliği ile Hazine adına tescilli olan 421 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptal edilmesini ve 26/03/2016 tarihinde ilan edilen 2/B uygulamasına itiraz ederek kullanımlarında olan taşınmazlarının orman sınırı dışına dışına çıkartılmasını talep etmiş olduğu, Mahkemece davanın sadece tapu iptali ve tescil davası olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, davacının kadastro öncesi zilyetliğe ilişkin tapu iptal ve tescil talepli davası hakkında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, orman tahdidi içinde bulunan taşınmazların orman sınırları dışına çıkartılması isteğiyle orman idaresini zorlayıcı nitelikte davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı, hal böyle olunca davacı yanın 26.03.2016 tarihinde ilan edilen orman kadasrosu, aplikasyon ve 2/B uygulamasına itiraz davasının da reddine karar verilmesi gerektiği, bu hatanın yeniden yargılama yapmaya gerek olmadan düzeltilmesinin mümkün olduğu, davacılar vekilinin istinaf başvuru talebinin kısmen kabulüyle mahkeme kararının kaldırılıp yeniden düzeltilmiş şekilde; davacıların tapu iptali ve tescil davasının ve 2007 yılında 3402 sayılı Kanun'un 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosuna itiraz davasının hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine, davacıların 26.03.2016 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulamasına itiraz davasının esastan reddine" karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince istinaf sebepleriyle benzer gerekçelerle temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
855,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile artan 427,60 TL'nin temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.