"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2016/42 E., 2019/2 K.
KARAR : Davacı ...'nın davasının kısmen kabulüne, davacı - müdahil ... mirasçılarının ve davacılar ... ve davacı ...'in davalarının reddine,
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama neticesinde verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı ...'nın davasının kısmen kabulüne, davacı-müdahil ... mirasçılarının, davacı ...'ın ve davacı ...'in davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ..., davacı ..., davacı - müdahil ... vekili, davacı-müdahil ... ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Karaman ili ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 256 ada 50 parsel sayılı 25.300.048,28 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesinde," ... Köyünün yararlanma hakkı bulunduğu " belirtilerek, mera vasfıyla kamu orta malı olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili, Karaman ili ... ilçesi ... köyü 256 ada 50 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında tapu kaydı, miras yoluyla gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacı ..., çekişmeli taşınmazın farklı bir bölümü hakkında irsen intikal, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacı ..., taşınmazın farklı bir bölümü hakkında tapu kaydı, irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacı ... de taşınmazın farklı bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlar ve yargılama sırasında müdahil ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, davacı ... tarafından açılan davaya katılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davacı ... tarafından açılan davada verilen 23.11.2012 tarihli karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 05.03.2015 tarihli ve 2014/16610 Esas, 2015/1747 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; " Çekişmeli taşınmazın, kadim mera niteliğindeki yerlerden olduğu gibi, çekişmeli taşınmaza doğu yönünden komşu olan 301 ada 1 parsel sayılı taşınmazın da aynı nitelikteki taşınmazlardan olduğu ve davacı ... adına tesciline karar verilen bölümlerin de bir bütün oluşturan 25.300.048,28 metrekarelik mera parselinin içinde kaldığının anlaşıldığı, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi nereye ulaşırsa ulaşsın, meraların zilyetlikle edinilebilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenlerle, davacı adına zilyetlikten tesciline karar verilen 04.08.2011 tarihli uzman fen bilirkişi raporunda (1) ile gösterilen bölüme yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmadığı; aynı şekilde, davacı ...'nın dayanağını oluşturan ve 04.08.2011 tarihli uzman fen bilirkişi raporunda (3) ile gösterilen bölüme uyduğu kabul edilen, krokisi bulunmayan ve tescil ilamı ile oluşmuş tapu kaydının miktarı (40) dekar yani 40.000 metrekare olup, mera bütünü içinde kalması nedeniyle kayıt miktar fazlasının edinilmesinin mümkün bulunmadığı açıklanarak, davacı ...'nın 04.08.2011 tarihli uzman fen bilirkişi raporunda (1) ile gösterilen bölüme yönelik davasının tümünün ve aynı bilirkişi raporunda (3) ile gösterilen bölüme yönelik davasının kayıt miktar fazlası bölüm yönünden reddine karar verilmesi " gereğine değinilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin verdiği 18.09.2015 tarihli karar ise, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 24.03.2016 tarihli ve 2016/2417 Esas, 2016/3138 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemede düzenlenmiş 25.01.2016 tarihli kalem tutanağından, çekişmeli taşınmaza yönelik açılıp, halen mahkemenin 2013/88, 2013/90 ve 2013/92 Esas numaralarında kayıtlı olan derdest dava dosyalarının bulunduğu anlaşıldığı halde mahkemece tüm dava dosyaları birleştirilmeden karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, davacı ...'nın davasının 40.000 metrekarelik bölüm yönünden kabulüne karar verildiği halde, bu bölümü gösterir şekilde uzman bilirkişiden ifraza olanak verir şekilde rapor alınmadan ve önceki uzman bilirkişi raporunda (3) rakamı ile gösterilen bölümün 40.000 metrekarelik bölümden geri kalan kısmı yönünden tescil hükmü kurulup kurulmadığı hususunda tereddüt oluşturur şekilde hüküm kurulmasının isabetsizliğine " değinilerek bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak ve davacı ...'ın, davacı ...'ın ve davacı ...'in açtığı davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda; " Davacı ...'nın hak iddia ettiği 01.11.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda kırmızı renk ve 3A olarak gösterilen kısmın; Yargıtay ilamı gereği keşfen 40 dekar miktarlı 12.11.1941 tarihli tapu kaydının kapsamı olarak gösterildiği, bu kısım hakkında usuli kazanılmış hak ilkesi gereği davacının davasının kabulü ile bu kısmın 256 ada 50 numaralı mera parselinden ayrılarak tarım arazisi vasfıyla ... adına tesciline karar vermek gerektiği, davacı ...'nın hak iddia ettiği 01.11.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda sarı renk ve 3/B olarak gösterilen kısım, davacı ...'ın dava ettiği kısım, davacı ...'ın dava ettiği kısım ve davacı ...'in dava ettiği kısımlar hakkında; dava konusu 256 ada 50 parsel ile ilgili yetkili ve idari kurullarca verilmiş her hangi bir mera tahsis kararı bulunmadığı, ancak; dava konusu 256 ada 50 numaralı parselin; sınırları ... Boğazı, ..., ... pınarı, ... caddesi, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... Mevkii ve ... hudutları ile çevrili alan olan 1263 tarihli şeri ilama ve 1266 tarihli fermana dayanılarak mera olarak tescil edildiği, davacı ... tarafından dava konusu edilen bölümlerin 1263 tarihli şeri ilam ve 1266 tarihli ... sınırları içerisinde kaldığının belirlendiği, davacı ... ve ... tarafından dava konusu edilen kısımların 1263 tarihli şeri ilam ve 1266 tarihli ... sınırları dışında kaldığı, davacı ... tarafından dava konusu edilen kısmın 1263 tarihli şeri ilamı kapsayan sınırların dışında, 1266 tarihli ... sınırları içerisinde kaldığının belirlendiği, 03.11.2016 havale tarihli ziraat bilirkişi heyet raporunda taşınmazların mera olarak değerlendirilmesinin uygun olacağının belirlendiği, dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin konumu değerlendirildiğinde; fiili kullanım durumları ve konumları itibariyle de meranın parçalanmasına ve bölünmesine sebep olduğu, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin, hangi süreye ulaşırsa ulaşsın herhangi bir iktisap sağlamayacağı " gerekçesiyle davacı ...'nın davasının 01.11.2016 hakim havaleli fen bilirkişi raporunda kırmızı renkli 3/A ile gösterilen kısım yönünden kabulüne, sarı renkli 3/B ile gösterilen kısım yönünden reddine, davacılar ... mirasçıları ..., ..., ... ve ...'ın, davacı ...'ın, davacı ...'in davalarının reddine; çekişmeli 256 ada 50 parsel sayılı taşınmazın 01.11.2016 hakim havaleli fen bilirkişi raporunda kırmızı renkli 3/A ile gösterilen kısmının ifraz edilerek kalan kısmın tespit gibi mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline yazılmasına karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ..., davacı ..., davacı - müdahil ... vekili, davacı-müdahil ... ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına ve davacı ...'ın dayandığı tapu kayıtlarının keşfen çekişmeli taşınmaza uymadığının ve davacı ...'ın dayanağı 09.07.1936 tarihli 1 sayılı tapu kaydının mevki itibariyle çekişmeli taşınmaza uymadığı gibi, tapu maliki ... oğlu ...'in, davacının murisi ... oğlu ... olduğunun ispat edilemediğinin anlaşılmış olmasına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında davacı ..., davacı ..., davacı - müdahil ... vekili, davacı-müdahil ... ve davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ancak; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorunda olup, bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen gözetilmesi gerekir.
İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli 256 ada 50 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişi raporunda kırmızı renkli 3/A ile gösterilen kısmı yönünden davacı ...'nın davasının kabulüne, bu kısmın taşınmazdan ifraz edilerek kalan kısmın tespit gibi mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline yazılmasına dair hüküm kurulmuşken, 3/A bölümünün ... adına tesciline dair hüküm kurulmamış olması isabetsiz ise de, bu eksikliğin giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ..., davacı ..., davacı - müdahil ... vekili, davacı-müdahil ... ve davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kamu düzeni gözetilerek İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan "... Karaman ili ... ilçesi ... köyü ... mevkinde kain 256 ada 50 parsel sayılı taşınmazın, 01.11.2016 hakim havaleli fen bilirkişi raporunda kırmızı renkli 3A ile gösterilen kısım ifraz edilerek" ifadesinden sonra "kalan kısmın tespit gibi mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline yazılmasına " ifadesinden önce gelmek üzere " 3/A ile gösterilen 40000 metrekarelik bu kısmın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline " ifadesinin eklenmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi