Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2468 E. 2024/5393 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosu sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlarda davacı tarafından talep edilen kullanım şerhinin iptali ve kendi adına kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı lehine kullanım şerhi verilen taşınmazla ilgili olarak, diğer mirasçılar tarafından temyiz yoluna gidilmediği için kesinleşen hükmün usuli kazanılmış hak doğurduğu ve bu nedenle önceki hükmün maddi hataya dayalı olarak bozulmasının isabetsiz olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

KARAR DÜZELTME

TALEP EDEN : Davacı vekili, davalı Hazine vekili

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili, davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 05.10.2023 tarihli ve 2022/3268 Esas, 2023/4991 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sonucunda, Samsun ili Merkez ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 253 parsel sayılı 9.188,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, edinme sebebinde ise ... oğlu ... ve ...'in kullanımında bulunduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, tapu kaydının beyanlar hanesine ise 24.02.2010 tarihinde parsel üzerindeki fındık ağaçlarının ... evlatları ... ve ...'e ait olduğuna dair şerh düşülmüştür.

Aynı çalışma alanında bulunan 136 ada 8 parsel sayılı 26.198,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın 1999 yılından beri ... kızı ... ve ... evlatları ..., ..., ..., ..., ... ve ... evlatları ..., ..., ... ve ... ...'in kullanımında ve parsel üzerindeki fındık ağaçlarının adı geçenlere ait olduğu, krokide (A) harfi ile gösterilen evin ... oğlu ...'in kullanımında, (B) harfi ile gösterilen evin ... oğlu ... tarafından yapıldığı ve kullanımında olduğu şerhi yazılarak, tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 101 ada 253 ve 136 ada 8 parsel sayılı taşınmazları 1992 yılından beri Hazineye ecrimisil ödemek suretiyle müvekkilinin kullandığını, taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde adlarına kullanıcı şerhi verilen davalıların taşınmazlarla ilgilerinin bulunmadığını ileri sürerek, beyanlar hanesindeki davalılar adına bulunan kullanıcı şerhlerinin iptali ile müvekkili adına kullanıcı şerhi verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 136 ada 8 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan "1999 yılından beri ... kızı ... evlatları ..., ..., ..., ... evlatları ..., ..., ... ve ... ...'in kullanımındadır ve fındık ağaçları adı geçenlere aittir." şerhinin kaldırılarak beyanlar hanesine, "1999 yılından beri ... evlatları ... ve ... kullanımındadır ve fındık ağaçları adı geçenlere aittir" şerhinin düşülmesine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 09.05.2017 tarihli ve 2015/22663 Esas ve 2017/6700 Karar sayılı ilamıyla; "yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı belirtilerek; tarafların da hazır bulunmasına imkan sağlanacak şekilde yapılacak keşifte, davanın taşınmazlardaki zilyetliğin tespitine ilişkin olması nedeniyle taraf tanıklarının keşif mahallinde dinlenmesi, tarafların dava konusu taşınmazlardaki zilyet bulundukları alanların nereler olduğu, zilyetliğin kendi adlarına mı muris adına mı olduğu, murisin ölümünden sonra kesintiye uğradığı bildirilen zilyetlikle ilgili sürenin murisin zilyetliğinin terki niteliğinde olup olmadığı hususlarında tanıkların beyanlarının alınması, tespit edilecek bilgilere göre, teknik bilirkişiler aracılığı ile kullanılan alanlarının ölçümlerinin yapılarak kroki üzerinde gösterilmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "muris ...'in 1999 yılında öldüğü, ölmeden taşınmazları üç erkek çocuğu olan ..., ... ve ... arasında paylaştırdığı, ... ve ...'in paylaşımdan sonra kendi paylarına düşen yerleri kullandıkları, taksim yapılmadan evvel davalı ...'ın sakatlığının mevcut olması nedeniyle kendisine düşen kısmı kullanamadığı ve bu yerin de yine davacı ... tarafından kullanıldığı hususunun tanık beyanları ile sabit olduğu, bu nedenle davacı tarafından gösterilen sınırlara itibar edildiği, davacı ve davalının zilyetliklerinin taksim yapıldıktan sonra devam ettiği, taşınmazların 1-2 yıl boş kalmasının zilyetliğin terki anlamına gelmediği" gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 136 ada 8 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan "1999 yılından beri ... kızı ... evlatları ..., ..., ... ... evlatları ..., ..., ... ve ... ...'in kullanımdadır ve fındık ağaçları adı geçenlere aittir" şerhinin kaldırılarak, yerine "1999 yılından beri parselin 18.492,87 metrekarelik kısmının ... evladı ...'in, 7.706,20 metrekarelik kısmının ... evladı ...'nın kullanımdadır ve kullanım kısımlarındaki fındık ağaçları adı geçenlere aittir" şeklinde şerh düşülmesine; çekişmeli 101 ada 253 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki "parsel üzerindeki fındık ağaçlarının ... evlatları ... ve ...'e aittir" şerhinin kaldırılarak, yerine "parsel üzerindeki 2.718,76 metrekarelik kısım üzerindeki fındık ağaçlarının ... evladı ...'e, 6.470,13 metrekarelik kısım üzerindeki fındık ağaçları ... evladı ...'ya aittir" şerhinin düşülmesine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili, davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05.10.2023 tarihli ve 2022/3268 Esas, 2023/4991 Karar sayılı ilamı ile özetle; "davacı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine; Davalılar ... ve ... vekillerinin temyiz itirazları yönünden ise; kullanım şerhi talebi yönünde kurulan hükmün dosya kapsamı ile bağdaşmadığı belirtilerek; dava konusu taşınmazların ... ve ...'in babası olan davalı ...'in dedesi ...'den geldiği ve miras bırakanın, 1999 yılında ölmeden önce taşınmazları, oğulları ..., ... ve kendisinden önce ölen oğlu ... mirasçılarından ... arasında paylaştırdığı, dosya kapsamındaki taraf beyanları ile ceza davası dikkate alındığında; davacının, taşınmazı kullanmak isteyen ve miras bırakan tarafından yapılan paylaştırmada kendilerine pay verilen diğer mirasçıları engellediği, davalı ...'in, davacıdan talepte bulunmak suretiyle taşınmazı kullanma iradesini ortaya koymasına rağmen davacı tarafından engellendiği anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince, murisin sağlığında yaptığı paylaştırmaya değer verilerek, 24.07.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde taraflar lehine kullanıcı şerhi verilmesi gerekirken, tespit tarihindeki fiili kullanıma değer verilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin" isabetsizliğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş ve iş bu bozma ilamına karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına, Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Davacı vekilinin karar düzeltme isteğine gelince; kullanım kadastrosu sonucunda, dava konusu 101 ada 253 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde lehine kullanıcı şerhi verilen davacı ... ve davalı ... olup, davalı ... lehine bu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmemiştir. ... tarafından bağımsız hak talebi ile çekişmeli 101 ada 253 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılmış bir dava ya da yargılama sırasında eldeki davaya katılma talebinde de bulunulmamıştır.

Öte yandan; İlk Derece Mahkemesince verilen önceki tarihli hükümde çekişmeli 136 ada 8 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak davacı ... ve davalı ... adlarına verilen kullanıcı şerhi kararı, davalı ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olup, bu parsel yönünden davacı ... ve davalı ... lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesi kararının onanması gerekirken, maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç :

1. Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE;

2. Davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile Dairemizin 05.10.2023 tarihli ve 2022/3268 Esas, 2023/4991 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

İstek halinde peşin harcın karar düzeltme isteyen davacıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesi uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen Hazineden alınarak Hazineye irad kaydına,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.