Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2527 E. 2024/7898 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucunda Hazine adına tespit edilen taşınmazların yüzölçümlerindeki azalmanın davalıya ait taşınmazdan kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tesis kadastrosundaki sınırlandırma hatasının uygulama kadastrosu ile düzeltildiği, taşınmazın mevcut sınırlarının doğru tespit edildiği ve bilirkişi raporlarına dayanılarak uygulama kadastrosunda bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2286 E., 2023/1302 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/80 E., 2022/201 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında, Elazığ ili Merkez ilçesi Özgören köyü çalışma alanında ve tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 855 parsel sayılı 3.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 216 ada 6 parsel numarasıyla ve 6.741,23 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Aynı çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi ve kadastro güncelleme yönetmeliği uyarınca yapılan kadastro sırasında, 216 ada 2 ve 7 parsel sayılı sırasıyla 550.617,00 ve 7.240,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; tesis kadastrosu sonucunda tescil harici bırakılıp, 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, Hazine adına tespit edilen taşınmazların yüzölçümlerinin azaldığını, eksikliğin uygulama kadastrosu sırasında davalıya ait taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır.

Davalı ...; dava konusu taşınmazı satın aldığını ve yüzölçümünde hata olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "dava konusu 216 ada 6 nolu parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu sırasında mevcut sınırlarının hatalı olarak sınırlandırıldığı, hatalı yapılan sınırlandırmanın paftasına aktarıldığı ve yüzölçüm hesaplamalarının da hatalı yapıldığı, yenileme çalışmalarında ise dava konusu parselin zeminde mevcut ve ilk tesis kadastrosu çalışmalarından bu yana değişmeyen sabit nitelikte sınırları esas alınarak düzeltildiği ve yüzölçüm hesaplamalarının doğru yapıldığı" gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 216 ada 2, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "29.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda; tesis kadastrosunun yapıldığı yıla (1966) yakın 1967 tarihli hava fotoğrafının ve güncel (2021) hava görüntüsünün ada raporuyla da irtibatlı şekilde değerlendirildiği, buna göre; dava konusu eski 855 (yeni 216 ada 6 parsel) sayılı taşınmazın ilk tesis kadastrosu çalışmaları sonucunda oluşturulan sınırlarında kısmen sınırlandırma hatası yapıldığı, tesis kadastrosunun yapıldığı yıla en en yakın 1967 tarihli hava fotoğrafı üzerinde yapılan incelemede, her iki taşınmaz arasında bulunan batı sınırının mevcut olduğu, tespit günü itibariyle mevcut olduğu anlaşılan batı sınırının uygulama kadastrosu gününde de mevcudiyetini sürdürmesi karşısında sabit sınır olarak kabul edilmesi gerektiği, ne var ki tesis kadastrosu sırasında sabit olan bu sınıra itibar edilmediği, ancak uygulama kadastrosu ile bu hatalı sınırlandırmanın düzeltildiği, parselin diğer sınırlarının ise teknik evraklarına ve paftasına göre doğru olarak oluşturulduğu, 21.06.2021 tarihli ziraat bilirkişi raporunda, teknik raporla birbirini teyit eder mahiyette taşınmazın kadastro sırasında oluşturulan pafta ve sınırlarının zemindeki doğal ve yapay sınırlarla uyumlu olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporlarının yeterli bilimsel ve teknik incelemeye dayalı olduğu da nazara alındığında uygulama kadastrosunda bir isabetsizlik bulunmadığı, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu" belirtilerek, istinaf başvurusu esastan reddedilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Yukarda açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.