Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2788 E. 2025/1206 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları öncesinde harici senetle satın alındığı iddia edilen taşınmazın, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle tapu kaydının iptali ve adına tescili istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen zilyetliğin 20 yıllık, kesintisiz ve malik sıfatıyla olduğu hususunda, mahkemece yapılan inceleme ve keşif sonucunda, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/337 E., 2023/321 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Çekişmeli Muğla ili Merkez (Menteşe) ilçesi Yaraş köyü (Mahallesi), 231 ada 2 parsel sayılı, 4.522,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ve Hali Arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, Muğla ili Merkez ilçesi ... köyü ... mevkii 229 ada 1 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, söz konusu taşınmaz ile birlikte yaklaşık 8.000-10.000 metrekare olan taşınmazın 1990 yıllarında ... ve ...'ın dan harici satış senedi ile satın alındığını, bu taşınmazın evveliyatlarında ... ve ... ile onların murisi olan ... ... ve sonrasında kendisi tarafından ekmeli olarak yaklaşık 50 yılı aşkın bir süredir zilyet ettiğini, ancak kadastro tespit çalışmaları sırasında harici satış senedine konu olan taşınmazın 3 parçaya ayrılarak kendisine ait 231 ada 1 parsel sayılı 689 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ile Hazine adına kayıtlı 231 ada 2 parsel sayılı 4.522 metrekare yüzölçümüne sahip taşınmazlar olarak tapu kayıtlarının oluşturulduğunu, harici satış senedinde sınırları belirtilen taşınmazın bir bütün olarak uzun yıllardır tarımsal amaçlı olarak eklemeli olarak zilyet edilmiş iken, taşınmazın 4.522 metrekare yüzölçümlü kısmı kadastro çalışmalarında haksız olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini açıklayarak, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş, davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davaya konu taşınmazın davacı tarafından masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli ... getirilip çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliği bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesince yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye elverişli olmadığı gerekçesiyle, yeniden zilyetlik araştırması yapılması için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmaz üzerinde zeytin ağaçları için toprak işleme işlemlerinin yapıldığı, taşınmazın az taşlı, orta bünyeli, kumlu-tınlı tekstürde olduğu, Devlet taraından yapılmış sulama kanalı bulunmadığı, kuru tarım arazisi olduğunu, her türlü makinalı tarıma elverişli tarım arazisi olduğunu, taşınmazın üzerinde 8-10 yaşlarında 146 adet yeni dikilmiş 2-3 yaşlarında 9 adet zeytin ağacı, 2 yaşlarında 1 adet ceviz ağacı, 1 adet 55 yaşlarında palamut ağacı bulunduğu, taşınmazın etrafının makilik ve orman olduğu, taşınmazın toprak yapısı itibarı ile kuru tarım yapılması, buğday ve fiğ tarımına elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin kesin olarak saptanası, çekişme konusu taşınmaz içinde kaldığı anlaşılan 231 ada 1 sayılı parsel sayılı taşınmaz hakkında açılmış bir dava bulunup bulunmadığı da araştırılarak varsa dava dosyası da getirtilip incelenmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiş, davacı tarafın karar düzeltme isteminin Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince ikinci kez bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 2006 yılında yapıldığı, taşınmazın imar ihyasının kadastro tespitinden 2-3 yıl sonra başladığının ve henüz tamamlanmamış olduğunun tespit edildiği, ayrıca orman, jeodezi, harita mühendisi heyeti bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın 2004 tarihli hava fotoğrafında sürülmediğinin, tarım yapılmadığının, herhangi tasarruf altında olmadığının anlaşıldığının belirtildiği, davacı taraf lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.