Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3043 E. 2024/3855 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hükmen orman niteliği ile Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili ile tescil mümkün değilse bedelinin tahsili istemiyle açılan davanın reddine dair kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın mülkiyetinin daha önce kesinleşen bir kararla Hazine adına tescil edildiği, kesin hüküm ve zamanaşımı itirazlarının haklı olduğu gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1977 E., 2024/237 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/148 E., 2022/240 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, İzmir ili Çeşme ilçesi ... Mahallesi ... mevkiinde bulunan 375 ada 30 parselin maliki olduğunu, taşınmazla ilgili vergileri düzenli olarak ödediğini, davacının yatırımını nakde dönüştürmek için dava tarihinden yaklaşık 6 ay önce taşınmazı satmak için teşebbüse geçtiğini fakat taşınmazın üzerine kayıtlı olmadığını fark ettiğini, yaptıkları araştırmalar sonunda taşınmazın Çeşme Kadastro Mahkemesine ait 1988/40 Esas, 1996/28 Karar sayılı kararıyla hükmen orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiğini öğrendiklerini, davacının bu yargılamadan ve sonrasında verilen karardan haberdar olmadığını bu sebeple itiraz etme imkanı da bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davacının elinden mahkeme kararıyla alındığını, buna rağmen taşınmazın değerinin ve davacının uğradığı zararların karşılanmadığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin aleniliği ve sicile ... ilkelerinin yansımasının sonucu olarak mülkiyet ... elinden alınan kişinin zararlarından devletin sorumlu olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, bu mümkün değilse taşınmazın günümüzde ki gerçek değerinin hesaplanarak bu bedele tekabül edecek dava konusu taşınmazın bulunduğu ilçe sınırlarından arazi tahsisi, bu da mümkün değil ise taşınmazın günümüzdeki gerçek değerinin hesaplanarak taşınmazın Hazine adına tescil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında; davanın kesin hüküm şartlarının gerçekleşmesi ve zamanaşımı süresinin geçmesi nedeni ile davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "dava konusu taşınmazın Çeşme Kadastro Mahkemesi'nin 1988/40 Esas, 1996/28 Karar sayılı 21.06.2004 tarihin kesinleşen ilamı ile hükmen Hazine adına tescil edildiği, bu davada verilen ve kesinleşen karar ile taraflar arasında kesin hüküm şartlarının gerçekleştiği ve davacının TMK 1007 nci maddesi gereğince ileri sürdüğü tazminat talebi yönünden ise Borçlar Kanununun 125. Maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davacının tüm taleplerinin reddine" karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan alınan 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.