Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3174 E. 2024/4979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından kadastro tespitine itiraz davası açılarak, parselin bir kısmının kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla bu kısmın kendi parseline eklenmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazın zilyetliğine ilişkin iddiasını kadastro öncesi nedene dayandırdığı, bu nedenle hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

1993 yılında yapılan kullanım kadastrosu çalışması sırasında dava konusu 1358 (yeni 9541 ada 1065 parsel) parselin kadastro tutanağının edinme sebebinde “6831 sayılı Kanun'un 2/B Maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı belirtilerek beyanlar hanesine ... zilyetliğinde olduğu” şerhi verilerek Hazine adına tespit edildiği; yine davacı adına kayıtlı eski 1357 (yeni 9541 ada 1066 parsel) parselin kadastro tutanağının edinme sebebinde “6831 sayılı Kanun'un 2/B Maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı belirtilerek beyanlar hanesine ... zilyetliğinde olduğu” şerhi verilerek Hazine adına tespit edildiği; 1358 ve 1357 parsellerin Antalya Kadastro Mahkemesi'nin 1993/1933 Esas, 1994/1332 Karar sayılı ve 1993/1932 Esas, 1994/1331 Karar sayılı dosyalarında yargılamaya konu olduğu ve Hazine tarafından açılan davalar sonucunda kullanıcı şerhlerinin hükmen iptaline karar verildiği, 1999 yılında ... tarafından yeniden hak sahipliği tespit çalışması yapılarak önceki tespit gibi 1357 parsel için ...'in, 1358 parsel için ...'in hak sahibi olarak tespit edildiği, 14.12.2000 tarihinde Hazine tarafından 1357 parselin 2924 Sayılı Kanuna göre davacının bayi hak sahibi ...'e, ondan da 27.03.2015 tarihinde davacıya satıldığı, Ek 1 çalışması sonucu taşınmazın 9541 Ada 1066 parsel olduğu, davaya konu 1358 parselde ise 2010 yılında güncelleme işlemi yapıldığı ve hak sahibi ...'in senede dayalı devri uyarınca bu parselin davalı ... adına kullanıcı olarak güncellendiği, bu parselin de Ek 1 çalışması sonucu 9541 Ada 1065 parsel olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Davacı vekili dava dilekçesinde 1065 nolu parselin içerisinde tespit edilen 713 metrekarelik kısmın 1970li yıllardan beri müvekkilinin kullanımında olduğu iddiası ile bu kısmın 1066 nolu parsele eklenmesini talep etmiş; 07.01.2020 hakim havale tarihli dilekçesinde ise 1065 nolu parselin 713 metrekarelik kısmında ... adına olan kullanıcı şerhinin iptali ile müvekkili lehine şerh tesisi isteminde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı taraf sınırda kayma olması sebebi ile durumun oluştuğunu ileri sürmesine ve dahili davalı tarafın kayma varsa düzeltilmesine karar verilmesini talep etmesine rağmen daha sonra dahili davalının zilyetlik şerhinin iptal edilmesini talep etmesi, bu talebin kabul edilmesi durumunda davacının 2.046,39 m2lik taşınmazında 713,95 m2 lik daha artış olması sonucunu doğuracağı, 1358 parselde 1.771 m2 için kullanıcı şerhi bulunan dahili davalının kullanımında olan taşınmazın alanının 1.318,57 m2'ye düşmesi sonucunu doğuracağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinaf istemi üzerine bölge adliye mahkemesince davacının taşınmazın atalarından beri kendi zilyetliğinde olduğunu öne sürerek önceki zilyet ve hak sahibi olan ...'den devir iddiasına değil, kadastro öncesi nedene dayalı olarak eldeki davayı açtığı, fen raporunda 1993 yılında yapılan kullanım kadastrosunun ve sayısallaştırma çalışmasının çakıştırmasının bulunduğu, davaya konu bölümün 1993 yılında yapılan kadastro çalışmalarında da 1358 parsel içinde tespit gördüğü, bu nedenle davanın güncellemeye itiraz olarak değerlendirilmesi için davacının 1358 parselin hak sahibi ...'den devir aldığını ileri sürmesi gerektiği, ancak davacının 1970'li yıllarda yapılan paylaşıma dayanarak iddiasını kadastro öncesi nedene dayandırdığı, hal böyle olunca davacının kadastro öncesi nedene dayalı talebi yönünden hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile örtüşmeyen davacının sayısallaştırma sonucu yüzölçümünün arttığı ve talebinin hakkın kötüye kullanılması olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi isabetsiz ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; davacı vekili ve davalı Hazine vekilince bu kez temyiz isteminde bulunulmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

427,60 TL davacı vekili tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.