"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1874 E., 2024/266 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2019/7 E., 2022/2 K.
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Muğla ili Seydikemer ilçesi Karadere Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda müştereken davacılar ... ve ... adlarına kayıtlı bulunan eski 31 parsel sayılı 11.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 165 ada 261 parsel numarasıyla 12.234,77 metrekare yüzölçümlü olarak; iştiraken davacılar ..., ... ve diğerleri adına kayıtlı bulunan eski 32 parsel sayılı 7.600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 165 ada 260 parsel numarasıyla 7.993,18 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 30 parsel sayılı 19.900 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 165 ada 224 parsel numarasıyla 19.086,29 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 33 parsel sayılı 28.050 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 165 ada 225 parsel numarasıyla 27.699,52 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 34 parsel sayılı 23000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 165 ada 226 parsel numarasıyla 23.624,99 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiş; ... ve arkadaşlarının itirazı kadastro komisyonunca kabul edilerek, 165 ada 224, 225, 260 ve 261 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 20.577.68, 27.659.49, 7.277.97, 11.498.62 metrekare yüzölçümlü olarak sınırlandırılmıştır.
Davacı ... ve ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkili olan davacılara ait Muğla ili Seydikemer ilçesi Karadere Mahallesi 165 ada 260 ve 261 parsel sayılı taşınmazların davalılara ait 165 ada 224, 225 ve 226 parsel sayılı taşınmazlarla olan sınırının yanlış tespit edildiğini ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Dava konusu eski 31 ve 32 parseller ile 30 parsellerin arasındaki sınır yönünden, zeminde ve hava fotoğraflarında belirgin bir sınır bulunmaması nedeniyle önceki paftası esas alınarak işlem tesisinde hata bulunmadığı; 33 ve 34 parseller ile olan ortak sınır yönünden, sabit sınır olarak kabul edilen hattın hava fotoğraflarında mevcut olduğu gibi önceki paftasıyla da birebir uyumlu olduğu, davacılara ait taşınmazların sınırlarında bir değişiklik olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 165 ada 224, 225, 260 ve 261 parsellerin komisyon kararı gibi tesciline, 165 ada 226 parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı ... ve ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "Dava konusu taşınmazlarda yapılan uygulama kadastrosunun yasa ve yönetmeliklere uygun olduğunu belirten, teknik ve bilimsel veriler içeren, denetlenebilir nitelikteki bilirkişi raporu dayanak alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; davacılara ait 165 ada 260 ve 261 parsellerle davalılara ait 165 ada 224 ve 225 parsel sayılı taşınmazlarda ilk uygulama kadastrosu sınırlarının, komisyon kararı ile değiştirildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu taşınmazların tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosu sınırlarının hava fotoğrafları üzerinde ayrı ayrı gösterilmesiyle yetinilmiş, tesis kadastrosu, ilk uygulama kadastrosu ve Komisyon kararı sonucu oluşan sınırlar yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere tek bir harita üzerinde çakıştırılmamıştır. Bilirkişilerin ana raporunun 4. sayfasında eski ve yeni kadastro paftası karşılaştırma başlığı altında kroki üzerinde bir çakıştırma yapıldığı görülmekle birlikte hangi rengin hangi kadastro sınırına ait olduğu belirtilmemiştir. Bu haliyle bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince, harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişilerle kadastro çalışmasında yer alan bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.