"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2019/18 E., 2022/63 K.
KARAR : Davacının ve asli müdahil Orman İdaresinin davasının reddine
Taraflar arasında görülen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının feragat nedeniyle reddine, asli müdahil Orman İdaresinin davasının reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı asli müdahil Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde, Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... köyünde bulunan 113 ada 20 parsel numaralı taşınmazın tespitinin hatalı olduğunu, parselde kendisinin de hakkı olduğunu belirterek, tespitin iptali ile hissesi oranında adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asli müdahil Orman İdaresi vekili müdahale dilekçesinde, Andırın ilçesi ... köyü 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazın orman vasfında olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın fiilen orman arazisi olmakla birlikte evveliyatının da orman olduğunu belirterek, asli müdahale talebinin kabulüne, davalılar adına yapılan kadastro tespitinin iptali ile dava konusu yerin orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davacının davasının reddine, müdahil Orman İdaresinin davasının kabulüne, ... köyü 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi; İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, dava konusu parselin doğu, batı ve güney yönden komşu parsellerinin kişiler adına kesinleştiği, 1952 tarihli hava fotoğrafında ve 1956 tarihli memleket haritasında güney yönden açık, ormana bitişik kuzey yönden koyu renkli alanda kaldığı halde, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının orman olduğu sonucuna varıldığı, İlk Derece Mahkemesince bu rapor esas alınarak karar verildiği, raporun taşınmazın tamamının niteliğini açıklamakta yetersiz olduğu, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağı gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı ...'un ve asli müdahil Orman İdaresinin davasının kısmen kabulüne; dava konusu 113 ada 20 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişisinin 04.02.2016 tarihli raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 7378,53 m² miktarındaki bölümünün orman vasfı ile Hazine adına, (A) harfi ile gösterilen 4694,90 m² miktarındaki, (B) harfi ile gösterilen 11379,82 m² miktarındaki ve (C) harfi ile gösterilen 569,20 m² miktarında bölümlerinin toplam hisselerinin (9) pay olduğu kabul edilerek, davacı ve davalılar ile dava dışı diğer mirasçılar arasında hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm asli müdahil Orman İdaresi ve davalılar vekili tarafından aleyhlerine olan kısımlar yönünde temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi; karar tarihinden sonra davacı ... ile dava dışı mirasçılar ... ve ... 'un sundukları dilekçe ile haklarından feragat ettiklerini beyan ettikleri, mahkemece feragat beyanlarının dikkate alınması gerektiği, ayrıca orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın genel eğiminden bahsedilmiş ise de eğimin neye göre belirlendiği, klizimetre ile ölçülüp ölçülmediğinin açıklanmadığı, taşınmazın niteliğinin saptanması bakımından bulunduğu yeri kapsar, en eski tarihli hava fotoğrafları ile tespit tarihinden 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler getirtilerek keşifte uygulama yapılmış ise de bilirkişi raporlarında taşınmazın orman içi açıklık vasfında olup olmadığının değerlendirilmediği, hava fotoğraflarında koyu gözüken kısımların neden koyu gözüktükleri, varsa üzerindeki ağaçların ne olduğu, yaşları ve kapalılık durumu hakkında açıklama yapılmadığı, taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığı husunda tereddüt oluştuğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince öncelikle dava konusu taşınmazı gösterir en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritalarının bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin hava fotoğrafları ve memleket haritalarında ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumunun saptanması, tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 45 inci maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesi'nin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 Esas-Karar, 14.03.1989 tarihli ve 35/13 Esas-Karar ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 Esas-Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkralarının da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun (5304 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 17/2 nci maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın orman içi açıklık olup olmadığının değerlendirilmesi, keşifte hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmesi, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretlenerek krokide gösterilmesi, en eski ve tespit tarihinden 15-20 yıl önceki hava fotoğrafları ve dayanağı haritaların stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, hükmün bozulmasına karar vermiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde; orman sayılan bir yerin imar ihya ve zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı, ancak orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği, zilyetlikle iktisap şartlarının davalılar açısından oluştuğu gerekçesiyle, davacının davasının feragat nedeniyle reddine, asli müdahil Orman İdaresinin davasının sübut bulmadığından reddine, Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi ... Mahallesi 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiştir.
Asli müdahil Orman İdaresi vekili, dava konusu taşınmazın fiilen orman arazisi olmakla birlikte evveliyatı itibariyle de orman sayılan yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, orman araştırmasının yetersiz olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup asli müdahil Orman İdaresi vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.