Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3812 E. 2024/5902 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, uyuşmazlık konusu 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazların mera vasfında olup olmadığı ve davacıların zilyetlik iddiasının hukuki geçerliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların mera niteliğinde olduğu, zilyetliğin kazanılması için gerekli şartların oluşmadığı ve taşınmazların toprak yapısı itibariyle ekonomik amacına uygun olarak kullanılmasının mümkün olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davacıların zilyetlik iddiasını reddeden ve taşınmazların mera vasfıyla tesciline karar veren hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2001/4 E., 2016/8 K.

KARAR : Davaların kısmen kabulüne, kısmen reddine

Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ... ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/1694 Esas, 2023/5698 Karar sayılı ilamı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davalınü temsilen köy muhtarı ... tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Erzincan ili ... ilçesi çalışma alanında bulunan 213, 254 ve 255 parsel sayılı 65.375,00; 40.750 ve 63.312 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılmıştır. İtirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen davacı ..., tapu ve vergi kayıtları ile miras yoluyla gelen hak ve zilyetliğe dayanarak, kadastro tespitinin iptali istemiyle dava açmış; yargılama sırasında müdahiller ... ve ... ve ... ve müşterekleri, davacı ... yanında aynı nedenlere dayanarak; müdahil davacı ... ise, miras yoluyla gelen hakka dayanarak, taşınmazların 1/2 payının kendisi ve kardeşleri adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.

İlk Derece Mahkemesinince ".. Davacı ... ve müştereklerinin 254 ve 255 nolu parsellere yönelik açmış oldukları davalarında dayanmış oldukları tapu tapu kayıtlarından birinin dava konusu taşınmaza mevkii ve hudutları uymadığı, diğer tapu kaydının da dava konusu taşınmazlara revizyon görmesi sebebiyle hükmü esasa alınmadığı, yapılan zilyetlik araştırmasında ise dava konusu 254 ve 255 nolu parsellerin davacılar ... ve müştereklerinin murisi olup 1969 yılında ölen ...'ın, ölümünden sonra ise davacı olan mirasçılarının zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, ancak ...'ın ölümü ile kadastro tespit tarihi arasında 20 yıllık sürenin dolmaması nedeniyle ... mirasçıları için tek başlarına zilyetlik hükümlerine göre taşınmaz edinme koşullarının oluşamayacağı, bu nedenle muris ... (ve mirasçıları) adına belgesizden zilyetlik araştırması yapılması gerektiği, yapılan bu araştırmada ... mirasçıları ..., ... ve ... adlarına, belgesizden zilyetlik yoluyla edinilen taşınmazların toplam miktarının dahi ...'un diğer mirasçıları için zilyetlik araştırmasına yer bırakmayacak şekilde Kadastro Kanunu'nun öngörmüş olduğu miktar sınırlamasını aştığının anlaşılması ve ve ziraat bilirkişisinin düzenlemiş olduğu raporda da iş bu taşınmazların mera vasfında olduğunun belirtilmesi karşısında, bu iki parsel yönünden davalarının reddine karar vermek gerektiği; davacı ... ve müştereklerinin 213 nolu parsele yönelik davaları yönünden ise, dayandıkları vergi kaydının dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile göstermiş olduğu kısma uyduğu ve zilyetliklerinin olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazın geri kalan kısmınında ... ve müştereklerinin zilyetliğinde olduğunu söylemişlerse de davacıların Kadastro Kanunun ön görmüş olduğu zilyetlik sınırlarını aşmış olmaları sebebiyle ve taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısımdan geriye kalan kısmına yönelik davalarının reddi gerektiği ..." gerekçeleriyle, davacı ..., ..., ..., ...'ın 213, 254 ve 255 parsellere yönelik açmış oldukları davaları ile davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'nün 254 ve 255 parsel sayılı taşınmaza yönelik açmış oldukları davalarının reddine; çekişmeli 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tescillerine; davacı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'nün 213 parsel sayılı taşınmaza yönelik açmış oldukları davalarının ise kısmen kabulüne; taşınmazın 10.08.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunun eki krokide (A) harfi ile gösterilen 4.000 m2'lik kısmının tespitinin iptali ile bu kısmın hükümde gösterilen paylarla ... ve müşterekleri adına tapuya tesciline; 213 parselin fen bilirkişiri raporunun ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen kısmı dışında kalan bölümün de tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm; davacı ... ve diğerleri vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/1694 Esas, 2023/5698 Karar sayılı ilamı ile; "Dava konusu 213 parsel sayılı taşınmaz başında yapılan keşifte bilgisine başvurulan 1939, 1948 ve 1949 doğumlu mahalli bilirkişilerin çekişmeli 213 parsel sayılı taşınmazın evveliyatından beri mera olduğunu ve burada hayvan otlattıklarını beyan ettikleri, her ne kadar, keşif sonucu düzenlenen ve hüküm vermeye yeterli bulunmayan ziraatçi bilirkişi raporunda, taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilen (A) bölümü ile birlikte (B), (C) ve (D) bölümlerinin tarım arazisi vasfında, geri kalan kısmın ise mera vasfında olduğu belirtilmiş ise de, mahalli bilirkişilerin dava konusu 213 parselin mera olduğuna ilişkin beyanları ile ziraatçi bilirkişi raporunun ekindeki taşınmazın (A), (B), (C) ve (D) bölümlerini gösterir fotoğraf birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın (A), (B), (C) ve (D) harfleriyle gösterilen bölümleriyle birlikte çekişmeli 213 parsel sayılı taşınmazın bir bütün olarak meranın uzantısı ve devamı niteliğinde olduğu, bir an için davacı tarafın vergi kaydına dayandığı ve kayıt miktarı kadar yerin bu vergi kaydı kapsamında kaldığı düşünülse dah, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi neye ulaşırsa ulaşsın hukukça bir değer taşımayacağı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli 213 parsel sayılı taşınmazın tamamının mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, davacı ... ve diğerleri vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi, davalı Hazinenin ise temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına,

Dava konusu 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesinin, uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerektiği yönündeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dava konusu taşınmazların vasfı, tespit tarihi itibariyle zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olup olmadıkları hususunda yapılan araştırma ve alınan ziraatçi bilirkişi raporu -keşif tarihindeki güncel duruma ilişkin değerlendirme içermesi nedeniyle- yetersiz olduğu, İlk Derece Mahkemesince, davacılar ... ve müşterekleri yönünden, aynı çalışma alanı içerisinde zilyetlikle edinilebilecek miktar sınırlamasını aşar şekilde taşınmaz edindikleri gerekçesiyle, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bu hususta yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, bir taşınmazın niteliğinin ve üzerindeki zilyetliğin başlangıç tarihi ile zilyetliğin sürdürülüş biçiminin kesin olarak belirlenmesini sağlayan hava fotoğrafı incelemesi de yapılmadığı, hal böyle olunca; tespit tarihinden 15 - 20 - 25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş hava fotoğrafları getirtilmek ve bundan sonra mahallinde, taşınmazların bulunduğu köyden ve komşu köylerden ayrı ayrı seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi heyeti ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılması ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak olan tüm deliller ile kadastro tespitine itiraza ilişkin tüm talepler bir arada birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, çekişmeli taşınmazlar mera vasfıyla tespit edildiği halde, hakkında ret kararı verilen bu parseller yönünden, tespit tutanaklarındaki vasıfları mera olduğundan bu nitelikteki yerlerin özel siciline yazılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tespit gibi tapuya tescillerine şeklinde hüküm kurulması dahi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, davacı ... ve asli müdahiller ... ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine temsilcisi'nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına" karar verilmiştir.

Bozma ilamına karşı davalı Tüzel Kişiliğini temsilen köy muhtarı tarafından 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Dosya kapsamına göre 254 ve 255 parsel sayılı taşınmaz hakkında 27.07.2015 tarihinde yapılan keşifte komşu köylerden dinlenen 3 bilirkişi 254 parselin ekilip biçildiğini görmediklerini, ... Mezrasında yaşayan köylülerin hayvanlarını otlattıklarını, kadastrodan önce de sonra da tarımsal faaliyet yapılmadığını bildirmiş, aynı gün yapılan ve komşu köylerden dinlenen 2 bilirkişi 255 parsel sayılı taşınmazın ise 30 yıl öncesine kadar köylüler tarafından ekilip biçildiğini, meranın ... Dağının eteklerinde olduğunu söylemiştir.

Fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda 255 parselin devamının ... Dağının etekleri olarak tescil harici bırakılan alanlar olarak gösterilmiştir.

Ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazların VI. sınıf yüzey yapısı eğimli ve toprak işlemeli tarım yapmaya elverişli olmadığı, bölgenin bitki örtüsü bakımından doğal mera olarak kullanılan düşük ot verimine sahip dağlık boş yerlerden olduğu, arazinin düzensiz eğime sahip tarım alet ve makinalarıyla işlenmesinin müsait olmadığı, hali hazırda hayvan otlatmak suretiyle tasarruf edildiği, üzerinde bölgeye özgü mera parsellerinin bulunduğu ve komşu mera parselleriyle benzer özellik gösterdiği belirtilmiş olup, ekinde bulunan fotoğraflarda rapor içeriğini teyit eder şekilde her iki taşınmazın da taşlık bir yapıda olduğu görülmektedir.

Hal böyle olunca; 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğinde bulunduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak iktisap edilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, bir an için mera niteliğinde bulunmasa dahi toprak yapısı itibariyle ekonomik amacına uygun şekilde kullanımı mümkün olmayan taşlık arazilerden bulunduğu, taşınmazın bu niteliği itibariyle davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmasının da hukuken mümkün bulunmadığı anlaşıldığından temyiz incelemesi ile davacı tarafın ve davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken sehven araştırmaya yönelik olarak bozulduğu bu kez karar düzeltme incelemesi ile anlaşıldığından davalı temsilcisinin 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiş, diğer yandan; Mahkemece hüküm yerinde "taşınmazların tespit gibi mera niteliği ile sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına" dair hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt olacak şekilde "tapuya tesciline" dair hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davalı temsilcisinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile; Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/1694 Esas, 2023/5698 Karar sayılı bozma ilamının 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle ortadan KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesinin hükmünün 3 üncü bendinde yer alan "tapuya tespit gibi tesciline" sözlerinin hüküm yerinden çıkartılarak yerine "tespit gibi mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına" sözlerinin yazılmasına ve İlk Derece Mahkemesi hükmün 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA,

İstek halinde peşin harcın karar düzeltme isteyene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.