Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4088 E. 2025/954 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosu sonucu Hazine adına tespit edilen taşınmaza ilişkin kullanıcı şerhinin iptali ve taraflar adına kullanım tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Miras yoluyla intikal eden taşınmazın kullanımının, miras paylarına göre değil, tarafların fiili kullanımlarına göre belirlenmesi gerektiği ve mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucu fiili kullanım alanlarının tespit edildiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1177 E., 2024/400 K.

KARAR : İstinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/3 E., 2022/21 K.

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davacının ve asli müdahillerinin davalarının kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili, davalı vekili, asli müdahiller vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili, davalı mirasçıları vekili ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3302 Sayılı 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (3302 Sayılı Kanun) Ek-1 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 238 ada 32 parsel sayılı 1.395,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "3303 sayılı Yasa'nın 3. maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketlerince iktisap ve sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği","Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" ve "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel ... kullanımındadır, parsel üzerindeki 1 katlı kargir bina ve kömürlük ...'a aittir" şerhleri verilmek suretiyle arsa vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde özetle; Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi 238 ada 32 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanın kullanımının tarafların ortak murisi ...'tan beri süre geldiğini, eşit kullanım alanları olmasına rağmen kadastro sırasında davalı adına kullanım şerhi verilerek çekişmeli 238 ada 32 parselin 1395 m2 olarak, davacı adına kullanıcı şerhi verilen 238 ada 31 parsel sayılı taşınmazın ise 600 m2 olarak tespit yapıldığını, babadan kalma yer olduğundan eşit metrekarelerle yazılması gerektiğini açıklayarak, 238 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 329,32 metrekare kısmında davacı adına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir.

Asli müdahiller ... ve arkadaşları müdahale dilekçelerinde; taşınmazın bulunduğu alanın kullanımının ...'tan beri süre geldiğini, davacı, davalı ile birlikte kendilerinin müşterek kullanım ve hakları bulunduğunu açıklayarak, adlarına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmişlerdir.

İlk Derece Mahkemesince, "... dosya içerisindeki tüm belge ve bilgiler, keşif ve mahalli bilirkişi ile tespit bilirkişi anlatımları ve dinlenilen tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın; tarafların murisi ...'tan intikal ettiği, Asli müdahil olan ...'in, ...'ın eşi ...'nin ilk evliliğinden olan kızı olduğu, ...'ın üvey evladı ...'i ...'den olan iki çocuğu ... ve ...'tan ayırt etmeyerek üçüne de dava konusu taşınmazda ev yapması amacıyla yer verdiği, 24/05/2019 tarihli ilk fen raporuna tarafların ortak itirazı üzerine icra edilen ikinci keşifte, tarafların sınırını tam olarak gösterememesi sebebiyle fen bilirkişisinin 13/12/2019 tarihli raporunun krokisinde sadece mevcut evlerin yerine göre bir kullanım belirlendiği, kalan alanın miras paylarına göre bölünmüş olduğu, mahkemece bu rapora kanaat getirilmediği, çünkü keşif esnasında tam olarak gösterilemese de yıllar içerisinde tarafların kullandıkları alanlar sabit olduğu değerlendirilmiş olduğu, davacı vekilinin 13/06/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesi ekinde sunduğu kroki ve davalı vekilinin 17/06/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesi ekinde sunduğu kroki ile hem davalı hem davacı vekilince çizilen sınırların birbirini onaylar nitelikte olduğunun görüldüğü, 238 Ada 32 parsel sayılı tutanak krokisinde 32 parsel sınırları içerisinde kalan, parselin son kısmında çizilen kargir kömürlüğün, aslında kümes olarak kullanıldığının ve son yıllarda yapıldığının, krokide kömürlük olarak gösterilmeyi gerektirecek, sınırların çizimini engelleyecek hukuki değere sahip olmadığının anlaşıldığı, mahkemece parselin neden miras payına göre bölüştürülmediği hususuna gelince, tarafların asli müdahille anneleri bir, babaları ayrı da olsa, taşınmazın taraflara intikal ettiği murisleri ...'ın ... ve eşine ev yapma amaçlı yer verdiği, ... ve eşinin bir ev yaparak parseli kullandığı, 3303 sayılı kanunun Ek 1 maddesi kapsamında dava konusu taşınmaz üzerinde asli zilyet ... tarafından, davaya asli müdahil olan üvey kızı ...'e fiili kullanım hakkı tanındığı görülmüş olduğu, kullanım hakkı tanınmadan, muris ...'ın fiili bir bölüşüm iradesi göstermemiş olması halinde tarafların miras paylarına göre karar verilmesi gerektiğinden, tarafların miras payının değil, kullandıkları alanlar göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiğine kanaat getirildiği ..." gerekçesiyle verilen, davanın ve asli müdahilin davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi 238 ada 31 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 20.07.2020 tarihli raporuna ekli krokide görüleceği üzere zemindeki sınır üzerindeki isnat duvarı bitiminden sonra 6 ve 5 nolu sınır noktalarını takip ederek 238 ada 32 parsele sınırı belirlenmek suretiyle kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 665,44 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptaline; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz." ,"Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere ... kullanımındadır." ,"14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere üzerindeki 2 katlı kargir ev ...'a aittir." şerhlerinin konulmasına, fen bilirkişisinin 20.07.2020 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmına son parsel numarası verilmek suretiyle kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 665,44 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesine; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz." , "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere toplam 16 hisse itibarı ile 4 hissesi ..., 3 hissesi ..., 3 hissesi ...,3 hissesi ..., 3 hissesi ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına, fen bilirkişisinin 20.07.2020 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmı çıkartıldıktan sonra geriye kalan kısmının kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 665,44 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptaline; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" , "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere ... kullanımındadır.", "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere üzerindeki 3 katlı kargir ev ve kargir kömürlük ...'a aittir." şerhlerinin konulmasına ilişkin önceki karar, davalı vekili ve asli müdahiller vekili tarafından istinaf edilmekle, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; "... davanın, Hazine tarafından, 3303 sayılı Kanun kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kullanıcı tespiti yapılarak Hazine adına arsa niteliği ile tespit edilen taşınmazdaki kullanıcı şerhinin iptaline yönelik açılan kadastro tespitine itiraz davası olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11. maddesi hükmüne göre de, kadastro tutanaklarında belirlenen haklara karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açılabileceği gibi, tutanakların kesinleşmesinden sonra aynı kanunun 12/3 maddesi hükmünde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde genel mahkemelerde de dava açılabileceği, askı ilan süresi içerisinde açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi mümkün olmadığı gibi, kadastro mahkemesinde açılan davanın askı ilan süresi geçtikten sonra açıldığının belirlenmesi halinde mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli genel mahkemeye gönderilmesi gerektiği, mahkemelerin görevlerine ilişkin kuralların kamu düzenini ilişkin olup taraflarca öne sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, somut olaya gelince, dava dilekçesinin talep sonucu incelendiğinde,davacı ... tarafından askı ilan süresi içerisinde sadece 238 ada 32 parsel hakkında dava açıldığının, 238 ada 31 parsele yönelik herhangi bir dava açılmadığının anlaşıldığı, asli müdahillerin ise 18/03/2019 tarihli müdahil dilekçeleriyle 238 ada 31 ve 32 parsellere yönelik dava açtıkları, 238 ada 31 parselin kadastro tutanak aslının dosya içerisinde olmadığı ve Kadastro Mahkemesinin başka bir dosyasında davalı olup olmadığı tespit edilemediğinden, bu parsele ilişkin araştırma yapılarak, bu parsele yönelik Kadastro Mahkemesinde dava açılmadıysa dava konusu Zonguldak ili Merkez İlçesi ... mahallesi 238 ada 31 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin yapılmasından sonra askı ilanlarının 11/09/2018 tarihinde yapıldığı 30 günlük askı ilan süresinin 10/10/2018 tarihinde sona erdiği, asli müdahiller tarafından davanın 18/03/2019 tarihinde açıldığı ve bu tarih dikkate alındığında davanın 30 günlük askı ilan süresi içerisinde açılmamış olduğu ve kadastro mahkemesinde görülemeyeceğinden mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği, bu parsele yönelik askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açıldıysa, Kadastro Mahkemesinde çekişmeli taşınmaz hakkında birden fazla dava açılması halinde davaların birleştirilerek görülmesinin zorunlu olduğu, yargılamanın en az masrafla ve en kısa zamanda gerçekleştirilmesi ve verilecek hükümlerin birbirini etkileyeceği gözetildiğinde aynı taşınmazla ilgili davaların irtibat nedeniyle 6100 sayılı HMK'nun 166/1 fıkrası uyarınca birleştirilmesi gerektiğinden birleştirme karar verilmesi gerektiği, açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu ..." gerekçesiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-a-6 ncı maddesi gereğince kaldırılmış ve dava dosyası yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, gönderme kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde; "... dosya içerisindeki Bam ilamı göz önüne alındığında, davanın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı, 31 parsele ilişkin açılan bir dava olmadığı görüldüğünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtildiği görüldüğünden, dava konusu taşınmaza ilişkin ilk keşfe gidildiğinde davacının kullandığı alanın 24/05/2019 tarihli fen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere (B) harfli 60.15 m2 lik alan ve (A) ile gösterilen 4.46 m2 lik alan olduğu belirtildiği, daha sonra tarafların beyanlarından anlaşıldığı üzere (A) harfli alanın davalı ... tarafından yıllar önce yapılarak kullanıldığı, tarafların yıllardır bu kullanıma bir itirazlarının bulunmadığı ve bu şekilde kullanıldığının anlaşıldığı, 24/05/2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (C) ile gösterilen 665.44 m2 lik alanda asli müdahil ... ve eşinin evinin olduğu, zamanla yıkıldığı, ev yıkılsa da zilyetliklerinin 1999 ve çok öncesinden bu yana devam ettiği, dava konusu 32 parselin davalı kardeş ... adına 1395,48 m2 olarak yazıldığı, davacının kullanımda bulunduğu dava konusu dışında kalan 238 ada 31 parselin vefat eden diğer kardeş olan Adulkadir Koçak mirasçısı ... adına 600,84 m2 olarak yazıldığı, mahkemenin ilk kararındaki gerekçeler geçerli olmakla, ilk kararda 31 parselin alanının 09/03/2020 tarihli fen raporuna göre hesaplanmış 31 parselin alanından (600,84m2) fen raporunda belirtilen (C) harfli alan (22.42m2) çıkarılıp (A) harfli alan (87.02 m2) eklenerek 665,44 m2 (600.84 - 22.42+87.02) bulunmuş olduğu, bu durumda diğer iki kardeşin (davalı ve asli müdahil ...'in) de parseller bölünmeden birlikte kullanıldığına kanaat getirildiğinden hakkaniyetli ve adaletli bir paylaşım yapılmaya çalışarak taraflara 665.44 m2 kullanım alanı olarak hesaplanılmış olduğu, zira dava konusu taşınmazın önceden ön kısmının su birikintisi olması sebebiyle sonradan doldurulduğunun, bu sebeple de dava konusu taşınmazın ve dava dışı 238 ada 31 parselin de sınırlarının uçlara doğru ilerlediğinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, mahkememce tarafların hepsinin dava konusu taşınmazın kullanıcısı olduğuna murisleri ...'tan kaldığına kanaat getirildiğinden ve bu husus gerekçeli kararda detaylıca açıklandığından, taraflarca da BAM ilamından sonra dosyaya yeni bir beyan veya delil sunulmadığından 238 ada 31 parsel sayılı taşınmaz da dava dışı olduğundan, 24/05/2019 tarihli fen raporuna bağlı kalınarak davacı tarafından kullanıldığı anlaşılan (B) harfli alanın davacı adına, (A) ile gösterilen alan 32 parselde kaldığı ve istinaf edilmediğinden kesinleştiği görüldüğünden davalı üzerinde bırakıldığı, geri kalan alının da (B) ve (C) alanları dava konusu taşınmazın alanından çıkarılarak (1395.48-(60.15+665.44)) 669.89 m2 alan olarak hesaplanmış olduğu ..." gerekçesiyle, davacının ve asli müdahillerin davalarının kısmen kabulüne ve kısmen reddine, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Mahallesi 238 ada 32 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 24.05.2019 tarihli raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmına son parsel numarası verilmek suretiyle kadastro tutanağında belirtilen arsa vasfıyla ve 60,15 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesine; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere ... kullanımındadır" şerhlerinin konulmasına, fen bilirkişisinin 24.05.2019 tarihli raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen kısmına son parsel numarası verilmek suretiyle kadastro tutanağında belirtilen arsa vasfıyla ve 665,44 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesine; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz." ,"Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere toplam 16 hisse itibarı ile 4 hissesi ..., 3 hissesi ..., 3 hissesi ...,3 hissesi ..., 3 hissesi ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına, fen bilirkişisinin 24.05.2019 tarihli raporuna ekli krokide (A) ve (C) harfi ile gösterilen kısımlar çıkartıldıktan sonra geriye kalan kısmının kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 669,89 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin devamına karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili, davalı vekili ve asli müdahiller vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince "... davanın, Hazine tarafından, 3303 sayılı Kanun kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kullanıcı tespiti yapılarak Hazine adına arsa niteliği ile tespit edilen taşınmazdaki kullanıcı şerhinin iptaline yönelik açılan kadastro tespitine itiraz davası olduğu, davacı ile asli müdahiller tarafından yapılan istinaf talebinin incelemesi sonucunda, İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi,tespit bilirkişi tanıklar ile sabit olduğu üzere dava konusu 238 ada 32 parsel ile dava dışı 238 ada 31 parsel sayılı taşınmazların 3 kardeş tarafından kullanıldığı, dava dışı 238 ada 31 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu 238 ada 32 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın fen bilirkişisinin 20/07/2020 tarihli raporunda gösterilen yer olup, bu yerin davacı ...'ın fiili kullanımında olduğu, yine dava konusu 238 ada 32 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 20/07/2020 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ...'in fiili kullanımında olduğu göz önüne alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekili ile asli müdahiller vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği, davalı tarafından yapılan istinaf talebinin incelemesi sonucunda, her ne kadar davalı ... kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazın üzerinde 2 katlı kargir ev muhtesat olarak tespit edilmişse de gerçekte 3 katlı kargir ev ve kargir kömürlüğü olarak tespit edilmesi gerektiği iddiasıyla istinaf talebinde bulunmuşsa da somut olayda, istinaf talebinde bulunan davalının bu muhtesata yönelik bağımsız hak talebi ile açılmış bir davasının ya da yargılama sırasında eldeki davaya katılma talebinin bulunmadığı, bu nedenle mahkemece resen muhtesat değişikliği de yapılamayacağından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ..." gerekçesiyle, istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 inci maddesi gereği ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili, davalı mirasçıları vekili, asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,60 TL'nin temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.