Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4093 E. 2025/358 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacının taşınmaz üzerindeki kullanım hakkının olup olmadığı ve muhdesatın kime ait olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, 3303 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesinde belirtilen tarihten (14.11.1999) sonra yaptığı muhdesatlar yönünden kullanım hakkı iddiasının, yasal düzenlemeye aykırı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, dahili davalılar Yüksel ve ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaydırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili, davacı vekili, dahili davalı ... ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi çalışma alanında, 3303 sayılı Kanun'un Ek-1 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 217 ada 392 parsel sayılı 755,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "3303 sayılı Yasa'nın 3. maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketlerince iktisap ve sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği","Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" ve "14/11/1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel ... kullanımındadır, parsel üzerindeki 4 katlı evin 1. Kat 1 no, 3. Kat 4 no ve 4. Kat 6 no daireleri ..., 2. Kat 2 no daire ..., 2. Kat 3 no daire ... ve 3. Kat 5 no ...'e aittir" şerhleri verilmek suretiyle, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi çalışma alanında, 3303 sayılı Kanun'un Ek-1 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 217 ada 392 parsel sayılı taşınmazın tamamının davalı ... kullanımında olduğuna dair tespitin ve kullanıcı şerhinin hatalı olduğunu, taşınmazın 400 metrekaresi ile bu yerin üzerindeki 19/a ve 19/b numaralı yapıların davacıya ait ve kullanımında olduğunu ileri sürerek, davacı adına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... dosya kapsamı, tüm bilgi ve belgeler, keşif ve mahalli bilirkişi ile tespit bilirkişi,tanık anlatımları ve bilirkişi raporları gözönüne alındığında, dava konusu parselin 1976 yılından bu yana davalı ... ve ailesi tarafından kullanıldığının, davalının dava konusu taşınmaza 4 katlı ev yaptığının ve zamanla kullandığı yeri genişlettiğinin, daha sonra çocukları arasında daireleri paylaştırdığının, davacının, davalının eski gelini olduğu ve oğlundan ayrılmadan önce 4 katlı binadaki dairelerden davalıya da daire verdiğinin, davacının da bu daireleri fen ek raporunda belirtildiği üzere devrettiğinin, davacının eşinden ayrılmadan önce dava konusu taşınmazda iddia ettiği alanlarda davalı tarafından zilyetliğin devredildiğinin, davacının davalının oğlu ile ayrılması neden ile bu devri kabul etmediğinin anlaşıldığı, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın akdi halefi olarak davacı tarafından kullanıldığına kanaat getirildiği ..." gerekçesiyle verilen, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 217 ada 392 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 26.04.2019 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 232,31 m2 kısma son parsel numarası verilmesi ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.","Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere ... ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına, ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 217 ada 392 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 26.04.2019 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmı çıkarıldıktan sonra taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 523,29 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin devamına ilişkin karara karşı, dahili davalı ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; "... bilindiği üzere taraf koşulunin, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup kamu düzeni ile ilgisi nedeniyle yargılamanın her aşamasında resen göz önüne alınmasının zorunlu olduğu (HMK 115/1), İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, kadastro tespit tutanağında 4 katlı binanın kullanıcısı olarak gösterilen Yüksel, İbrahim ve ...'in davaya dahil edilmediği, dava sonucunda verilecek kararla davada taraf olmayan diğer kullanım hakkı sahiplerinin hukuku da etkileneceğinden onların da davada taraf olması gerektiği, taraf koşulu dava şartlarından olup, mahkemece bu şart yerine getirilmedikçe davanın esasına girilerek hüküm kurulması olanaksız olduğu açıklanarak, ilk derece mahkemesince, davacıya tespit tutanağında ismi bulunan diğer kullanım hakkı sahiplerinin de davaya katılımlarını sağlaması için süre ve imkan tanınması, bu şekilde taraf teşkilindeki eksikliğin tamamlanması halinde yargılamaya devamla tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-a-4 üncü maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde; " ... önceki kararımızda tutanakta dairelerin kullanıcıları olarak isimleri geçse dahi, dava konusu edilen kömürlük olarak kullanılan yerin tutanakta gösterilmemiş olması ve tüm parselin de davalı ... adına yazılmış olması nedeniyle dairelerde adı geçenlerin, haklarının etkileneceği değerlendirilemediğinden davaya eklenmedikleri, Bölge Adliye Mahkemesi ilamı doğrultusunda 4 katlı binanın tüm kullanıcılarının (eski ve yeni zilyetleri) davaya dahil edildikleri, davalının 5 erkek 2 kız olmak üzere 7 çocuğunun olduğu, 4 katlı binanın 4 no'lu dairesinin davalının oğullarından ve davacının eski eşi olan ...'le 2000 yılında evlenen davacıya rızaen verildiği, davacının da bu dairenin zilyetliğini ... 1. Noterliğinde ...'e 2012 yılında devrettiği ve sonradan davacı tarafından yapılan çatı katının zilyetliğini de ...'a 2013 yılında devrettiği, binanın yan kısmında bulunan ve fen raporunda belirtilen baraka şeklindeki yapıların ise davacı tarafça inşa edildiği, devamındaki bahçenin ekilip biçildiği, 4 katlı binadan ayrı olarak davacı tarafça fen raporunda belirtilen (B) ile gösterilen alanın davacı tarafça kullanılmasına başta davalı ... olmak üzere hiçbir davalı tarafından itiraz edilmediği, davacı tarafça taşınmazlar satılsa dahi parseldeki bahçenin kullanılmaya devam edildiği, davacının fen raporunda (B) harfi ile gösterilen alandaki bahçeyi kendisinin orman ağaçlarından temizleyerek sahiplendiği, barakaları yapması zilyetliğe karine oluşturduğuna kanaat getirildiği, bu duruma davalı ... ve tüm oğullarının da zımni muvafakatının bulunduğu, davacının, davalı ...'in oğlu olan ...'den 2010 yılında boşanması sebebiyle bu devri kabul etmediği, davalı ...'in beyanlarına ilişkin ise açılmış bir dava bulunmadığı ..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 217 ada 392 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 26/06/2019 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 232,31 m2 kısma son parsel numarası verilmesi ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez" ve "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel ,... ... kullanımındadır." şerhlerinin konulmasına, ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 217 ada 392 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 26.06.2019 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmı çıkarıldıktan sonra taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve 523,29 m2 yüzölçümü ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptaline, "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel, ... kullanımındadır.", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel üzerindeki 4 katlı betonarme evin 1.kat 1 nolu Bağımsız Bölüm ...; 2.kat 2 nolu Bağımsız Bölüm ..., 2.kat 3 nolu Bağımsız Bölüm ..., 3.kat 4 nolu Bağımsız Bölüm ..., 3.kat 5 nolu Bağımsız Bölüm ..., 4.kat Teras kat Bağımsız Bölüm ...' a aittir." şerhlerinin konulmasına karar verilmiş; hükmün, dahili davalılar ... ve ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; "... davanın, 3303 sayılı Kanun kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı gerçek kişinin kullanımında olarak tespiti yapılarak Hazine adına tespit edilen taşınmazda, beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptali ile davacı lehine kullanıcı şerhi verilmesine yönelik açılan kadastro tespitine itiraz davası olduğu, incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi incelemesi neticesinde, davalı tanıkların beyanları, bu beyanları destekleyen davacı tanıkları ile sabit olduğu üzere çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda B Harfi ile gösterilen kısmının 392 parselin diğer kısmı ile bir bütün olup davacının eski kayınpederi davalı ...'e ait olduğu, davalı ...'in davacının oğlu ile evliliği boyunca izin dahilinde davacı tarafından kullanıldığı, dava konusu yerde davacının hakkının bulunmadığı, şu halde, taşınmaz üzerinde davacı tarafından sürdürülen zilyetliğin asli zilyetlik sıfatıyla olmayıp, davacının fer'i zilyet durumunda bulunduğu, ancak 28.09.2024 havale tarihli bilirkişi raporunda odunluk ve dükkan olarak gösterilen muhtesatların davacı ... ... tarafından yapıldığının anlaşıldığı, bu durum karşısında ilk derece mahkemesince, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine fiili kullanım koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın bu yönden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ancak bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği, yine istinaf sebebi yapılmamış olsa da her ne kadar ... ve ... davaya davalı olarak dahil edilmiş ve haklarında hüküm kurulmuşsa da 3303 sayılı Yasanın Ek 1. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonucu yapılan tespitlerde hakları çatışanlar arasında görüleceği, kadastro tutanağı incelendiğinde dahili davalılar ... ve ... tapu kayıt maliki olmadıkları veya kullanıcı olarak şerh sahibi olmadıkları, bu nedenle bu kişilerin davada pasif taraf sıfatlarının bulunmadığı, bu kişilerin davaya dahil edilmesi hususunda yasal bir zorunluluk bulunmamasına rağmen mahkemece resen davaya dahil edilmelerinin ve karar başlığında davalı sıfatıyla taraf olarak gösterilmelerinin bu kişilere taraf sıfatı kazandırmayacağı ve bu kişilerce bu muhtesata yönelik bağımsız hak talebi ile açılmış bir davanın yada yargılama sırasında eldeki davaya harç yatırılarak katılma taleplerinin bulunmadığı, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi hükmüne göre re'sen gerçek hak sahibi adına tescil kararı verilmesi gereken davalardan olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince muhtesat kullanıcılarına yönelik resen değişiklikte yapılamayacağı açık olup taraf sıfatı olmayan bu kişiler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken lehlerine yönelik hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, HMK'nın 355. maddesi gereğince infaza elverişli hüküm tesisi kamu düzenini ilgilendirdiğinden bu yanlışlıkların giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği ..." gerekçesiyle, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ...'in istinaf başvurusunun kabulüne, ... Kadastro Mahkemesi'nin 07.04.2022 gün ve 2020/51 Esas 2022/16 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden esası ile ilgili olarak; dahili davalılar ... ve ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden açılan davanın kısmen kabul, kısmen reddine, ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 217 ada 392 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tespitin iptali ile taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen vasıf ve yüzölçümü ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhlerin iptaline; "3303 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemez ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz.", "Kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı aynı hak tesis edilemez", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel, ... kullanımındadır.", "14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere bu parsel üzerindeki 4 katlı betonarme evin 1. kat 1 nolu, 3. Kat 4 nolu ve 4. kat 6 nolu daireler ...; 2. kat 2 nolu daire ..., 2. kat 3 nolu daire ..., 3. kat 5 nolu daire ...'e aittir.", "fen bilirkişi 28.09.2024 havale tarihli bilirkişi raporunda odunluk ve dükkan olarak gösterilen muhtesatların ...'e aitir" şerhlerinin konulmasına karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili ile davalı vekili, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2. Davalı vekili ve dahili davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 3303 sayılı Kanun ek 1. Maddesinde, "Bu Kanun kapsamında kalan ve bu maddeyi ihdas eden 11/11/1999 tarihli ve 4479 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 14.11.1999 tarihinden önce yapılan tapulama ve kadastro çalışmaları sonucunda hükmen de olsa tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmaz mallar ile tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler; 14.11.1999 tarihindeki zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve aynı tarih itibarıyla varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle fiili durumlarına uygun olarak ifraz ve/veya tevhit edilmek suretiyle kadastroları yapılarak tapuda Hazine adına tescil edilir ve kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen aktarılır. Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde taşınmazın zilyedi/kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişiler veya bunların kanuni ya da akdi halefleri, bu madde kapsamında hak sahibi sayılır." hükmüne yer verilmiş olup, bu yasal düzenleme uyarınca davacının davasının tümden reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına göre, Kanunda aranan 14.11.1999 tarihinden sonra yapıldığı sabit olan muhdesatlar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davalı vekili, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ...'in temyiz itirazları, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 371 inci maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde ilgililere ayrı ayrı iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.