"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kumru Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, duruşma istemli olarak davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; davanın niteliği itibariyle duruşma isteminin reddine ve kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 103 ada 26, 162 ada 48, 158 ada 48, 162 ada 31, 162 ada 35 ve 167 ada 20 parsel sayılı taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... Kullanımında olduğu" şerhi yazılmak suretiyle fındık bahçesi vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesi 103 ada 26, 162 ada 48, 158 ada 48, 162 ada 31, 162 ada 35 ve 167 ada 20 parsel sayılı taşınmazların, davacı ve davalının babası İsmet'ten intikal ettiğini, bu nedenle davalıyla birlikte davacı lehinede kullanıcı şerhi verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile davacı adına kullanıcı şerhi verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... tüm dosya kapsamında bulunan beyanlar ve belgelerin incelenmesinde, dava konusu taşınmazın tespit öncesinde davalıların babası olan ...'in kullanımında olduğu, ...'e de bu taşınmazların kendi babası ... Seçen'den kaldığının anlaşıldığı,...sağlığında bu taşınmazları mirasçıları arasında paylaştırmadığı ve ölümü sonrasında da mirasçıların kendi aralarında geçerli miras taksimi yapmadıklarının anlaşıldığı, geçerli bir miras taksimi olmadığında mirasçılardan birinin murisin taşınmazları kullanması, tereke adına kullanmış sayılacağından, davalının taşınmazları murisin ölümünden sonra kullanmış olması yalnızca kendi adına kullanıcı şerhi tespitine olanak sağlamayacağı, davacının dava konusu taşınmazın kullanımına ilişkin dosyada bulunan nüfus kayıt örnekleri ile dosyaya taraflarca sunulan veraset ilamları doğrultusunda miras hissesinin bulunduğu ve davasını ispat ettiği ..." gerekçesiyle, davacının davasının kabulüne, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 103 ada 26 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile "1-6831 sayılı Kanun/un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2-103 ada 26 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-103 ada 26 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. " belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 162 ada 48 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile; "1-6831 sayılı Kanun'un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2-162 ada 48 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-162 ada 48 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır." belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 158 ada 48 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile; "1-6831 sayılı Kanun'un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2-158 ada 48 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-158 ada 48 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. " belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 162 ada 31 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile; "1-6831 sayılı Kanun'un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2-162 ada 31 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-162 ada 31 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır." belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 162 ada 35 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile; "1-6831 sayılı Kanun'un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2- 162 ada 35 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-162 ada 35 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır." belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili Kumru ilçesi ... Mahallesinde bulunan 167 ada 20 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile; "1-6831 sayılı Kanun'un 2/b maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. 2-167 ada 20 nolu parselin 1/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır. 3-167 ada 20 nolu parselin 2/3 hissesi ... tarafından fındık bahçesi olarak kullanılmaktadır." belirtmesi yapılarak tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince; "... davanın, kullanım kadastrosu sonucu oluşan şerhin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kanun'un Ek-4 üncü maddesinin, '6831 sayılı Kanun'un 20.06.1973 tarihli Kanunla değişik 2 inci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun'un 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir' ihtiva ettiği, kullanım kadastrosu olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacının, 6831 sayılı Kanun' un 2/B maddesi kapsamındaki sahaları, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermek olduğu, bu maddeye dayanılarak açılacak davaların kabul edilebilmesi için, davacı tarafın taşınmazda fiili kullanımı olduğunu kanıtlamasının zorunlu olduğu, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından çekişmeli taşınmazların tarafların ortak kök murisi İsmet' ten geldiği, ölmeden önce onun tarafından ekonomik amaca uygun şekilde kullanıldığı ve sonrasında mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılar arasında her hangi bir taksimin olmadığının anlaşıldığı, murisin ölümündeki sonraki davalının kullanımının tereke adına olduğunun kabulünün gerektiği, bu hali ile ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı ..." gerekçesiyle, davalı ... vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de, aynı gerekçeyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi, "6831 sayılı Kanun'un 20.06.1973 tarihli Kanun'la değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü içermektedir. "Kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 6831 sayılı Kanun' un 2/B maddesi kapsamındaki sahaları, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir.
Kullanım kadastrosu sonucunda, hakkında tespit tutanağı düzenlenen taşınmazların beyanlar hanesinde yer alan ya da alması gereken kullanıcı ve muhdesat şerhlerine ilişkin olarak askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde, askı ilanından sonra ise genel mahkemelerde dava açılması mümkündür. 3402 sayılı Kanun'un Ek 4 üncü maddesi gereğince açılacak iş bu davalar, kullanıcı şerhine ilişkin olup, söz konusu taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait olduğundan, bu davalarda mülkiyet hakkı bakımından değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Diğer taraftan; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2 nci maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacına yönelik çıkarılan ve 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un genel gerekçesinde de, "... bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün bulunmayan ve özellikle yerleşim alanı olarak işgal edilerek kullanılan bu alanlarda; imar planları yapılamaması yüzünden şehircilik anlayışı ve planlama ilkelerine aykırı oluşmuş çarpık yerleşim alanlarının varlığı nedeniyle düzenli ve planlı kentleşmenin yapılamadığı, oluşan fiili durum sonrasında bu alanlardaki yerleşim yerlerine götürülmek zorunda kalınan kamu yatırımlarının yapılmasının zorluğu, bu alanların orman sınırları dışına çıkartıldıkları tarihler itibarıyla yaklaşık 10 ilâ 30 yıldır herhangi bir bedel ödenmeksizin kullanıcılarının tasarrufunda bulunduğu ve bu alanların kullanıcıları tarafından haricen yapılan satışlarla el değiştirdiği, bu yerlere ilişkin olarak Devlet ile vatandaşlar arasında uzun süren hukukî ihtilafların meydana geldiği, Devletin bu yerleri tasarruf edememesi sebebiyle önemli ölçüde gelir kaybının oluştuğu " belirtilerek, orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarla ilgili fiili durumun hukuki zemine kavuşturulmasının zorunluluk haline geldiği ifade edilmiştir.
Şu halde; yukarıda açıklandığı üzere, kullanım kadastrosunun, taşınmazların fiili kullanım durumlarını belirlemeye ve bu fiili durumun hukuki zemine kavuşturulmasını sağlamaya yönelik bir çalışma olduğu gözetildiğinde, muristen kalan ve mirasçılardan bir ya da bir kısmının fiili kullanımında bulunan taşınmazlara yönelik davalarda, bir ya da bir kısım mirasçının uzun süreli kullanımına diğer mirasçılar tarafından karşı çıkıldığı ve bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu ispatlanamıyorsa, bir diğer ifade ile taşınmaz üzerindeki fiili kullanımın tereke adına sürdürüldüğü ortaya konulamıyorsa, fiili kullanıma değer verilmesi gerektiği şüphesizdir. Konuya ilişkin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.04.2022 tarihli ve 2023/8 - 561 Esas, 2024/125 Karar sayılı kararında da bu hususlar aynen benimsenmiştir.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli taşınmazların tarafların müşterek murisi ...' den kaldığı doğru olarak belirlenmiş olmakla birlikte, çekişmeli taşınmazlar, murisin ölüm tarihi olan 19.01.1999 tarihinden itibaren tespit tarihine (2022 yılı) kadar uzun süre ile müstakilen davalı ...' in fiili kullanımında olup, bu kullanıma diğer mirasçının / mirasçıların karşı çıktığına ya da taraflar arasında bu hususta ihtilaf yaşandığına ve yahutta davalının taşınmazdaki fiili kullanımını tereke adına sürdürdüğüne dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığına göre, davalının fiili kullanımına değer verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...' e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.