"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/31 E., 2024/74 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kullanım kadastrosuna itiraz davasında verilen davanın reddine dair karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Pendik ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan Köyiçi Mevkii 129 ada 1 parsel sayılı 3.645,72 m2 yüzölçümlü taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, "6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı" şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davacının babası ... adına 1962 yılındaki tapulama çalışmaları sırasında tespit edilmiş olan Pendik ilçesi ... köyü 129 ada 1 parselin, daha sonra itiraz davası sonucunda mahkeme kararı ile 2011 yılında orman haline geldiğini ve köyde yapılan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30 uncu maddesi çalışması sonucunda LXVIII nolu 2/B blok parseli içerisinde Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığını ve bu işlemin kesinleştiğini, davacının ve ailesinin ... köyünde 50 yılı aşkın süredir yaşadığını, ancak 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun uyarınca yapılan çalışmada taşınmazın davacının babası, sonrasında da davacının kullanımında olduğu belirtilmiş ise de tutanağın beyanlar hanesinde kullanıcı tespitinin yapılmadığını ileri sürerek, taşınmazın davacının kullanımında olduğu yönünde şerhi verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... dava konusu taşınmazın 1962 yılında ... Köyünde yapılan arazi kadastrosunda 4.560 m2 yüzölçümü ve 153 parsel numarası ile köy tüzel kişiliği adına tesbit edildiği, Hazine tarafından açılan davada Pendik Kadastro Mahkemesinin 2011/11-15 sayılı kararı ile 1.953 m2'lik kısmın, 2011/8 Esas, 2011/96 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 2.607 m2'lik kısmının orman olarak tesciline karar verildiği, kararların kesinleşerek infaz edildiği, daha sonra 2015 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu' nun 2/B maddesi çalışması ile bir kısım yerin orman sınırları dışına çıkartılarak kullanım kadastrosu yapıldığının anlaşıldığı, kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında taşınmazın ... kullanımında olduğu ve bu hususta dava açtığı belirtilmişse de Pendik Kadastro Mahkemesinin dosyasında davacı murisinin müdahil olarak yer almadığı, davanın Hazine ile Köy Tüzel Kişiliği arasında devam edip sonuçlandığı, yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanık ifadesinde taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı ifade edilmiş ise de bilirkişi raporlarından taşınmazda uzun yıllardır herhangi bir fiili kullanım bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu taşınmaza ilişkin davacı veya murisi adına emlak kaydı bulunmadığı, önceki tesbite itiraz dosyasında da davacı tarafın hak iddiasının olmadığı ve davacının davasını ispatlayamadığı ..." gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiş olup, iş bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2021/15900 Esas ve 2022/4118 Karar sayılı ilamıyla "... davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamı incelendiğinde yapılan araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli olmadığının anlaşılmakta olduğu, davacı tarafça sunulan muris babası ...' in imzasını taşıyan 04.12.1979 tarihli dilekçede, murisin dava konusu taşınmazın geldiği kök 153 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davaya müdahale talebinde bulunduğu anlaşılmakta olup, bu dilekçeye ilişkin olarak yöntemince araştırma yapılmadığı, kök 153 parsel sayılı taşınmazla ilgili dava dosyası getirtilerek davacının murisi veya davacının dava konusu taşınmaza yönelik davaya müdahele taleplerinin ve ilgili dava dosyasında yapılan keşiflerde zilyetlik ve kullanımla ilgili tarafların beyanlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, bununla birlikte, temyize konu iş bu dosya içinde yer alan teknik bilirkişi heyet raporu incelendiğinde, denetlenebilir, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olmadığının anlaşılmakta olduğu, raporun bir kısmında uydu fotoğraflarından arazinin zaman zaman kullanılmış olabileceğinin tahmin edildiği, buna gerekçe olarak taşınmazın komşu kullanılmayan arazilerle aynı nitelikte olmadığı, üzerinde odunsu - otsu bitkilerin bulunmadığı tesbitine yer verildiği, ancak aynı raporun içinde bu kez uydu fotoğraflarından yola çıkılarak taşınmazda 15 seneden beri herhangi bir kullanım bulunmadığı şeklinde tesbit bulunduğu, rapordaki çelişkili tesbitler giderilmeksizin karar verilmesi hatalı olduğu gibi, yapılan keşifte dinlenen dava konusu taşınmazın kullanımına şahit olan tanıklara hangi tarihlerde kullanım olduğu hususunun açıklattırılıp netleştirilmemesinin de usul ve yasaya uygun bulunmadığı, açıklanarak, mahkemece, yukarıda izah edilen eksiklik ve hatalar giderilip müdehale talep dilekçesi ve kök 153 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava soyası ile ilgili yöntemince araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak, tanıklara hangi tarihlerde kullanım olduğu hususu sorulup açıklatırılarak, daha önceki raporda yer almayan bilirkişilerden oluşacak heyetten önceki raporda yer alan çelişkileri giderecek açıklamalı, denetlenebilir ve gerekçeli rapor aldırılması ve oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi ..." gereğine değinilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; "... davanın İstanbul ili Pendik ilçesi ... Mahallesi 129 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 Sayılı Kanun Ek 4.maddesi gereği yapılan kullanım kadastrosu tespitine itiraza ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın 1962 yılında ... köyünde yapılan arazi kadastrosunda 4560 m2 yüzölçümü ve 153 parsel numarası ile köy tüzel kişiliği adına tesbit edildiği, Hazine tarafından açılan davada Pendik Kadastro Mahkemesinin 2011/11-15 sayılı kararı ile 1953 m2 lik kısmının, aynı mahkemenin 2011/8 E -2011/96 K sayılı kararı ile taşınmazın 2607 m2 lik kısmının orman olarak tesciline karar verildiği ve kararların kesinleşerek infaz edildiği, daha sonra 2015 yılında 6831 sayılı Kanun' un 2/B maddesi çalışması ile bir kısım yerin orman sınırları dışına çıkartılarak, kullanım kadastrosu yapıldığı, kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında taşınmazın ... 'in kullanımında iken 1991 yılında ölümü ile taşınmazı mirasçılarına bıraktığı, taşınmazın tapulama çalışması sırasında ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edildiği, ... 'in bu yerin kendilerine ait olduğu yönünde dava açtığı, köy tüzel kişiliğinden muris ... 'e bu yerin nasıl geçtiği hususunda muhtar ve bilirkişilerin tam bir kanaat getiremediklerinden dolayı beyanlar hanesinde kullanıcı belirtmesi yapıldığının açıklanmış olduğu, mahallinde bozma kararı sonrası icra edilen keşifte dinlenilen mahalli bilirkişilerin 1950'li yıllarda taşınmazın üzerinde ... 'in evinin ve samanlığının bulunduğunu, köyden taşındığı zaman evin yıkıldığını, ancak bu sefer bahçe olarak kullanımını sürdürdüğünü, hafta sonları gelip bahçe ile ilgilendiğini, vefatından sonra da oğlu ...'in kullanmaya devam ettiğini, arada sırada hayvan yemi için yulaf, mısır gibi bitkiler ektiğini, bazı zamanlarda da ekilmesi için köylülere kiraya verdiğini, daha öncesinde sınırları ahşap kazıklarla belirlenmiş olup tel örgünün yakın zaman önce yapıldığını, taşınmazın köy tüzel kişiliği ile bir ilgisinin olmadığını söyledikleri, tespit bilirkişilerinin ise kadastro tespiti sırasında bu yerin davacının murisi ve sonra da davacı tarafından kullanıldığını, köye ait bir yer olmadığını, kadastro tutanağına kullanıcı ismi yazılmadığını tutanakları imzaladıktan sonra öğrendiklerini beyan ettikleri, bilirkişi raporunda geçmiş yıllara ait hava fotoğrafları değerlendirildiğinde 1940 yılı hava fotoğrafında taşınmazın kapalı alanda kalıp üzerinde bir kullanım olmadığının, 1968 yılı hava fotoğrafında parselin üzerinin temizlenerek tarım alanı haline dönüştürüldüğünün ve üzerinde yapıların olduğunun, yapıların etrafında meyve ağaçları olduğu düşünülen ağaçlar bulunduğunun, 1973 yılı hava fotoğrafında yapıların yıkılmış olduğunun, yakın zaman önce de taşınmazın tarla ve bahçe olarak kullanıldığının anlaşıldığı, 1982 yılında farklı bir yapı yapıldığı, sonraki yıllarda da tespit tarihine kadar parseldeki açıklığın korunduğu, açıklığında yıllar itibarıyla değişen kendiliğinden yetişen otsu bitkiler bulunsa da ekili tarım arazilerinde ekim yapılan yıllarda dahi otsu bitkilerin görülebileceği, taşınmazın ormandan açma olması ve ormana komşu olması nedeniyle kullanılmayıp koruma altına alınmadığı takdirde orman bitki örtüsünün parseli kaplamasının mümkün olduğu, dava konusu parselin 1968'li yıllardan itibaren öncesinde ev / bahçe / kısmen tarla sonrasında tarla niteliği ile kullanılmış olabileceğinin bildirildiği, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, icra edilen keşif ve usulüne uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporundan dava konusu parselin köy tüzel kişiliği ile bir ilgisinin olmadığı, davacı murisi ... tarafından 1968 yılı öncesinde taşınmazın üzerinin temizlenerek içerisine ev yapıldığı, ev yıkıldıktan sonra da tarla - bahçe olarak kullanımın devam ettiği, murisin vefatından sonra da davacı tarafından kullanılmaya devam edildiği, Pendik Kadastro Mahkemesinde murisin iddiaları hakkında keşfen bir inceleme yapılıp karar verilmediği, davacının taşınmazın kullanıcısı olduğu kanaatine varıldığı ..." gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu İstanbul ili Pendik ilçesi ... Mahallesi Köyiçi Mevkii 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, " Taşınmaz ... 'in kullanımında iken 1991 yılında vefatı ile bu tarihten itibaren mirasçısı ...'in kullanımında olup, ...'in de 22/02/2024 tarihinde vefat etmesi üzerine taşınmaz Kartal 4.Noterliğinin 28/02/2024 tarihli 04569 nolu mirasçılık belgesindeki payları oranında ... mirasçılarının kullanımındadır." açıklamasının yazılmasına, taşınmazın diğer hususlarda tespit gibi kadastro tutanağında yazılı kayıtlarla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/III-1, 2, 3 ve 4 üncü bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.