Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4807 E. 2024/5384 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kanun yararına bozma kararı sonrası yerel mahkemenin yeniden yargılama yapıp karar vermesinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Kanun yararına bozma kararının hükmün hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmadığı ve yerel mahkemenin yeniden yargılama yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin kanun yararına bozma sonrası verdiği karar kaldırılmış ve dosya yerel mahkemeye iade edilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine

Taraflar arasında görülen kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen karar, kanun yararına bozma başvurusunda bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş ve bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 6 parsel sayılı 5.104,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı; ..., ..., ..., ...'ın kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın 4000 metrekaresinde 1/4 hissesi olduğunu belirterek, çekişmeli taşınmaz üzerinde lehine zilyetlik şerhi verilmesini; davacı ... ise dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın 2600 metrekaresinde zilyet olduğunu ileri sürerek, taşınmazda zilyet olarak tespit edilen ...’ın adının silinerek yerine kendi adının yazılması suretiyle çekişmeli taşınmaz üzerinde lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince dosyaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin Hazine adına tesciline, tutanağın beyanlar hanesinde "Taşınmazın 20 yıldan beri ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... ve ... oğlu ...'ın fiili kullanımında olduğu" şeklinde yazılan tespitin iptaline fiili kullanıcı olarak yazılan ... ismi silinerek bunun yerine "... oğlu ..., ... oğlu ... ... ile davacılar ... ve ...'un fiili kullanımında olduğu"nun yazılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 09.07.2013 tarihli ve 2013/7501 Esas, 2013/8010 Karar sayılı ilam ile, " Orman İdaresinin taraf sıfatının bulunmadığı " gerekçesiyle, temyiz isteminin reddine karar verilmiş ve hüküm bu haliyle kesinleşmiştir.

Hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı ...' in, çekişmeli taşınmazın 2.600,00 metrekare yüzölçümündeki bölümünün kendi fiili kullanımında bulunduğunun mahkeme kararının hüküm fıkrasında gösterilmesi istemiyle tavzih talebinde bulunması üzerine İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2015 tarihli ek kararıyla, tavzih talebinin reddine karar verilmiş ve iş bu ek kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 20.09.2016 tarihli ve 2016/3256 Esas, 2016/7291 Karar sayılı ilamıyla ek kararın onanmasına karar verilmiştir.

Bilahare; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 05.04.2019 tarihli ve 2019/34818 sayılı yazısı ile; " somut olayda ilk derece mahkemesince, hükmün tefhim edildiği 25.04.2012 tarihli kısa kararda, davacı ..., davalı ..., dahili davalı ..., birleşen davanın davacısı ...'un yüzüne karşı davacıların davasının kabulüne karar vermekle yetinildiği, gerekçeli kararda ise kararın gerekçe kısmında nizalı taşınmazın 2600 metrekarelik bölümünün davacı ...'in fiili kullanımında olduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında bu hususa yer verilmediği, bu suretle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gibi hüküm fıkralarının açık, anlaşılır ve uygulanabilir olmadığı, bu haliyle kararın usul ve Kanuna aykırı bulunduğu " belirtilerek, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun)

m.363/1 uyarınca hükmün kanun yararına bozulması talep edilmiş olmakla, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.05.2019 tarihli ve 2019/1652 Esas, 2019/3482 Karar sayılı ilamıyla; kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile Gaziosmanpaşa Kadastro Mahkemesinin 25.04.2012 tarihli ve 2010/41 Esas, 2012/8 Karar sayılı hükmünün sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına bozulmasına, gereği yapılmak ve Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere bozma kararının bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar verilmiştir.

Kanun yararına bozma kararı sonrası, İlk Derece Mahkemesince, dosyanın eldeki esasa kaydedilmesi suretiyle yeniden yargılama yapılmış ve bu yargılama sonunda, "Ana dosya 2019/131 Esas sayılı dosya davacısı ...'in davasının kabulüne, Orman İşletme Müdürlüğü'ne yönelik davanın husumet yokluğundan reddine, birleşen 2010/56 Esas sayılı dosya davacısı ...'un davasının kabulüne, dava konusu İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, ... Mahallesi 101 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki tespitin iptal edilerek taşınmazın ... adına tespiti ile tapuya tesciline, beyanlar hanesine aşağıdaki şerhlerin yazılmasına; a)6831 sayılı kanunun 2/B maddesi uyarınca ... adına orman sınırı dışına çıkartılmıştır. b)Parselin 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun ekinde krokide (A) harfi ile gösterilen 2.600 m2 kısmın 2004 yılından beri ...'in kullanımındadır. c)Parselin 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun ekinde krokide (B) harfi ile gösterilen 1.000 m2 kısmın 2010 yılından beri ...'un kullanımındadır. d)Parselin 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun ekinde krokide (C) harfi ile gösterilen 1504,12 m2 kısmın 2009 yılından beri ..., ..., ...'un kullanımındadır." şeklinde karar verilmiş ve iş bu karar, davalılardan Hazine ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Kanun yararına temyiz yolu 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinde düzenlenmiş olup, anılan Kanun maddesinde; " İlk Derece Mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabileceği, temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, hükmün karar kanun yararına bozulacağı, fakat bu bozmanın kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bozma kararının bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderileceği ve Bakanlıkça Resmî Gazete'de yayımlanacağı " ifade edilmiştir.

Bu itibarla; İlk Derece Mahkemesince verilen, 25.04.2012 tarihli ve 2010/41 Esas, 2012/8 Karar sayılı karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince 08.05.2019 tarihli ve 2019/1652-3482 sayılı ilam ile hükmün sonuçlarına etkili olmamak ve hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına bozulduğundan, kanun yararına bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince yeniden yargılama yapılması usul ve yasaya aykırı olup, yargılama sonunda verilen ve temyize konu edilen 04.06.2024 tarihli ve 2019/131 Esas, 2024/232 Karar sayılı karar da yok hükmünde olduğundan anılan kararının kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

İstanbul Kadastro Mahkemesinin 04.06.2024 tarihli ve 2019/131 Esas, 2024/232 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine İADESİNE

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.