"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2013/2 E., 2016/12 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Ordu ili, Kabataş ilçesi, Eceli köyü, 461 ada 28 parsel, 462 ada 3 parsel, 463 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar, sırasıyla 4042,13 m2, 3164,97 m2 ve 21.654,96 m² yüzölçümü ile 2009 yılında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit edildiğini ancak taşınmazların zilyetlikle kazanılmaya elverişli yerlerden olmadığını, bu yerlerin 1998,1999 ve 2000 yıllarında çakıl ocağı malzeme yatağı olarak Aygen Hafriyat Ltd. Şti’ne kiraya verildiğini, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrrufu altındaki yerlerden olduğunu açıklayarak, davalı adına yapılan tespitlerin iptali ile taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sonunda Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 462 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının iptali ile ve dere yatağı niteliği ile tescil dışı bırakılmasına, 461 ada 28, 463 ada 1 nolu parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 16.10.2012 tarihli, 2012/10585 Esas ve 2012/11966 Karar sayılı ilamıyla; 462 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kararın onanmasına, 461 ada 28 parsel ve 463 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak verilen hükümlerin ise "taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı, orman değil ise zilyetlikle kazanma koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarındaki araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; "davalı ...’ın zilyetliğinin yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir devam ettiği, dava konusu parsellerin dere yatağında olmadığı, orman vasfında olan yerlerin dışında kalan kısımda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu" gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddine, Ordu İli, Kabataş İlçesi, Eceli Mahallesinde bulunan 461 ada 28 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (28-A) harfi ile gösterilen 9.949,60 m² lik bölüm ile, yine 463 ada 1 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (1-B) harfi ile gösterilen 8.418,36 m² lik bölümün orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline, Ordu İli, Kabataş İlçesi, Eceli Mahallesinde bulunan 461 ada 28 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (28-C) olarak gösterilen 6.657,13 m² lik alanın, Ordu İli, Kabataş İlçesi, Eceli Mahallesinde bulunan 461 ada 28 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (28-B) harfi ile gösterilen 6.940,50 m² lik alan ile, 461 ada 28 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (28-D) harfi ile gösterilen 494,90 m² lik alanın, 463 ada 1 nolu parselin fen bilirkişisi raporunda (1-A) olarak gösterilen 383,55 m² alan ile ve (1-C) olarak gösterilen 12.853,05 m² lik alanın ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişisi Mehmet Görgülü'nün raporunun kararın eki sayılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince az yukarıda açıklanan şekilde davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma ilamında, taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı, orman değil ise zilyetlikle kazanma koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarındaki araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu hususlarına değinilmesine rağmen, bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bozma öncesi, bozma sonrası ve Dairenin geri çevirme kararına istinaden alınan fen bilirkişi raporlarında taşınmazın dava konusu edilen kısımları farklı şekillerde, farklı harflendirmeler ve farklı miktarlar ile gösterilmiş, orman bilirkişi raporlarında yapılan harflendirme ve miktarlar ile fen bilirkişi raporlarında farklılıklar oluşmuş, orman bilirkişi raporlarında fen bilirkişi raporları ile örtüşen bir anlatım olmadığından taşınmazların hangi kısımlarının ne vasıfta olduğu denetime elverişsiz hale gelmiş, Dairenin geri çevirme kararına istinaden alınan orman bilirkişi raporlarında ise taşınmazın (A) ile gösterilen kısımlarına ilişkin değerlendirme yapılırken (B) ile gösterilen kısımlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış, eski tarihli hava fotoğraflarında taşınmazların bitki örtüsünün, kullanım durumunun ve sınırlarının ne şekilde görüldüğü incelenmemiştir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, Mahkemece yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, bir ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
03.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.