"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/297 E., 2024/516 K.
KARAR : Asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve kal istemine ilişkin asıl dava ile kesinleşmiş uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin birleşen dava nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davacı/davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı/davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 05.03.2024 tarihli ve 2023/4906 Esas, 2024/1392 Karar sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi Kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemiz bozma kararına İlk Derece Mahkemesince direnilmesine ve önceki hükmün aynen tesisine karar verilmiş, bilahare davalı/davacı vekilinin talebi üzerine davalı lehine 2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine (AAÜT) göre 17.900,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesine dair 06.08.2024 tarihli tavzih kararı verilmiş, direnme kararı davacı/davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, Tokat ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı/davalı adına kayıtlı bulunan eski 1753 parsel sayılı 1.640 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 262 ada 10 parsel numarasıyla 1.745,35 m2 yüzölçümlü olarak ve davalı/davacı adına kayıtlı bulunan eski 1752 parsel sayılı 2.360 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, 262 ada 11 parsel numarasıyla 2.323,92 metrekare yüzölçümlü olarak olarak tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı/davalı ... vekili dava dilekçesinde; davalının, davacı adına tapuya kayıtlı bulunan Tokat ili ... ilçesi ... Köyü eski 1753 yeni 262 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ev yapıp çit çekmek suretiyle haksız müdahelede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesini, yapıların kalini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık ecrimisil bedeli 750 TL'nin faiziyle tahsilini talep etmiş ve yargılama sırasında davacı/davalının vefat etmesi nedeniyle dava, mirasçıları tarafından takip edilmiştir.
Davalı/davacı ... vekili dava dilekçesiyle; uygulama kadastrosu ile iki taşınmaz arasındaki sınırların değiştirildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil davası açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesinde, " uygulama kadastrosu sırasında, zemin sınırları ile pafta sınırları arasında tecvizi aşan ve yaklaşık 7 metreye varan hatalara rastlandığından o günün uygulamalarında hava fotoğrafı desteği sağlanamadığından sınırlandırma hatasının olduğunun tespit edilemediği, zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermeme durumunun olduğu, yola cepheli müşterek sınır noktasının ölçü değerlerinin bulunmadığı, dolayısıyla paftanın dayanağı olan bilgi ve belgesi olmadan bir şekilde paftaya tersimat yapıldığı ve uygulama kadastrosu tespitinin hatalı olduğu, davalı-birleşen davacının bu durumda haksız işgalci konumunda olmayacağı" gerekçesiyle, asıl davanın reddi ile depo edilen 10.355,04 TL'nin davacılara iadesine, birleşen dosya davacısı ...'ın davasının kabulü ile dava konusu 262 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 28.06.2022 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli haritada (C) harfi ile sarı renkle boyalı olarak gösterilen 38,05 m2 yüzölçümlü, (D) harfi ile mavi renkle boyalı olarak gösterilen 298,34 m2 yüzölçümlü olmak üzere toplam 336,39 m2 yüzölçümlü kısımlarının birleşen davalılar adına tapu kaydının iptali ile birleşen davacının malik olduğu dava konusu 262 ada 11 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek birleşen davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün davacı/davalı mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle Kanuna uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, istinaf dilekçesinde önü sürülen sebeplere, çekişmeli taşınmazlara yönelik tesis kadastro tespitinin 1977 yılında yapılmasına, teknik bilirkişi heyet raporunda çekişmeli taşınmazların ortak sınırının zeminde mevcut olup, sınırın tonç ve kot farkı olduğu, sınırında ağaçlar olduğu ve bu sınırların değişmeyen sınırlar olduğu ve zeminde sabit olduğunun belirlenmesine, tesis kadastrosu paftasının üretim yöntemine göre dayanağı teknik belge olup taşınmazların tesis kadastro tespit tarihine en yakın tarihli hava fotoğrafı olan 1972 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde ise çekişmeli parsellerin ortak sınırının ağaçlar ile belirgin olduğu ve şu an ki zeminle aynı olduğunun belirtilmesine göre, tesis kadastrosu sırasında sınırlandırma hatası yapıldığı ve yapılan bu sınırlandırma hatasının ise mahkemece düzeltilmiş olması karşısında, birleşen davanın kabulüne, bu nedenle de ana dava yönünden ise çekişmeli taşınmaz bölümüne yönelik meni müdahale ve kal isteminin ise reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf isteminin, 6100 sayılı Kanun'un 353/(1)-b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı/davalı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairenin 05.03.2024 tarihli ve 2023/4906 Esas, 2024/1392 Karar sayılı kararı ile; " İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince, teknik bilirkişi raporuna göre, uygulama kadastrosunun usul ve Kanuna uygun olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne, asıl davanın ise reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmediği, hükme esas alınan raporlar incelendiğinde, dava konusu taşınmazların, tesis kadastro paftasındaki sınırları ile yenileme kadastrosu paftası sınırlarının aynı olduğunun yani her iki pafta sınırının çakıştığının (üst üste bindiğinin) belirlenmiş olması karşısında, somut olayda herhangi bir sınırlandırma yada tersimat hatası yapıldığından söz edilemeyeceği, Birleşen dosya davacısı tarafından davaya konu edilen taşınmaz bölümlerinin, birbiriyle çakışan tesis ve yenileme paftasındaki sınırların dışında kaldığı ve bu haliyle, davalı-davacının söz konusu taşınmaz bölümlerine yönelik talebinin mülkiyete ilişkin olduğu; tesis kadastrosunun 29.11.1977 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması karşısında dava tarihi itibari ile yasada belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürede geçtiğine göre, tespitten önceki nedene dayalı olarak eldeki birleşen davanın görülme olanağının da bulunmadığı, hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, birleşen davanın mülkiyete ilişkin olduğu ve bu dava yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, birleşen davanın reddine reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğu, bu nedenle; birleşen davanın reddi ile asıl davanın davacılarının talepleri hakkında bir karar verilmek üzere davacı/davalı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373/1 inci maddesi uyarınca kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca bozulmasına" karar verilmiş, bozma ilamına karşı İlk Derece Mahkemesince, aynı gerekçelerle direnilmek suretiyle önceki hüküm aynen tesis edilmiş, bilahare davalı/davacı vekilinin talebi üzerine davalı lehine direnme karar tarihi olan 2024 yılı AAÜT'ye göre 17.900-TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar dair 06.08.2024 tarihli tavzih kararı verilmiş, direnme kararı davacı/davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına, tesis kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar ile komşu taşınmazların geometrisinin dört köşeli olarak tahdidinini yapılmış olduğu, zemindeki sınır eğriliklerinin dikkate alınmadığı, tesis kadastrosundan önce 1968 ve 1972 hava fotoğrafları üzerinde paftaların çakıştırılması ile düzenlenen haritalardan da açıkça görüldüğü üzere dava konusu taşınmazlar arasındaki ağaç sınırının hiç değişmediği, ada bazında da bu şekilde sınır kaymalarının bulunduğu, tesis kadastrosunun paftasına zeminde sabit olan sınırların doğru bir şekilde aktarılmadığı, uygulama kadastrosu sırasında da bu hatanın fark edilmeyerek tesis pafta sınırlarının esas alınmak suretiyle aynı hatanın tekrarlandığı, Mahkemece zeminde var olan sabit sınırlara değer verilmek suretiyle karar verildiğinin anlaşılmasına göre, temyizen incelenen direnme kararı usul ve kanuna uygun olup davacı/davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Davacı/davalı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
427,60 peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.