Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4941 E. 2024/7362 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, mahkemenin tefrik kararlarını gözden kaçırarak hüküm kurması ve mera niteliğindeki taşınmazın tapuya tescili yerine sınırlandırılmasına karar vermesi nedeniyle Yargıtay’ın bozma ilamına karşı yapılan karar düzeltme isteminin infaza elverişlilik yönünden değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, tefrik edilen parseller hakkında kesinleşmiş kararlar mevcutken yeniden hüküm kurmasının ve mera niteliğindeki parselin tapuya tescili yerine sınırlandırılması gerektiği halde tapuya tesciline karar vermesinin hükümde maddi hata oluşturduğu, ayrıca davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de eksiklik teşkil ettiği gözetilerek, Yargıtay’ın bozma kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2014/42 E., 2019/19 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 21.12.2023 tarihli ve 2022/1215 Esas, 2023/6666 Karar sayılı ilamı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Mahkemenin vermiş olduğu 14.06.2013 tarihli karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “Davacı vekilinin 1179 ve 1182 sayılı parsellere ilişkin temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve ziraat bilirkişisi raporunda temyize konu bu parsellerde imar ve ihya çalışmalarının en fazla iki yıl önce başladığı belirtildiğine göre taşınmazlarda imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı Hazine vekilinin 1183 sayılı parselin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; ...Meraların kullanma hakkı, sınırları içinde bulunduğu köye; mülkiyet hakkı, Hazineye ait olduğundan, mera nitelikli taşınmazlar yönünden köy tüzel kişiliğinin zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Bu husus, mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurularak, öncelikle, taşınmazların bulunduğu köy tüzel kişiliği davaya dahil ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası hakkında tarafların delilleri toplanıp araştırma yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Kabule göre de, 1179 ve 1182 sayılı parseller ile 1111 sayılı parselin davacı adına tesciline karar verilen (B) bölümü çıkarıldıktan sonra kalan 11294,88 m2 bölüm ile 1183 sayılı parselin davacı adına tesciline karar verilen (A) bölümü çıkarıldıktan sonra kalan 123632,34 m2'lik bölüm hakkında sicil oluşturulmadan hüküm kurulması ve çekişmeli 1183 parsel sayılı taşınmaz mera niteliğiyle tesbit gördüğü halde usûlünce mera araştırması yapılmamış olması ve komşu parsel kayıtları getirtilerek keşifte uygulanıp dava konusu taşınmazı nasıl nitelendirdiklerinin üzerinde durulmamış olması doğru olmadığı gibi, orman bilirkişisi marifetiyle temyize konu 1183 parsel sayılı taşınmazın (A) bölümünün kesinleşen orman kadastrosuna göre konumu ile eski ve yeni tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu belirlenip temyize konu taşınmazın bu resmî belgelerde nasıl nitelendirildiğinin, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının tartışılmamış olması da doğru değildir.” gereğine değinilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu 1183 parsel sayılı taşınmazın 02.05.2013 tarihli bilirkişiler ... ..., ... ve ... ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım hakkındaki davacının davasının reddi ile 1183 parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, Malatya ili Yeşilyurt ilçesi Gözene Mahallesi 1111 parsel sayılı taşınmazın 02.05.2013 tarihli bilirkişiler ... ..., ... ve ... ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım dışında kalan kısmın tespit gibi davalı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 21.12.2023 tarihli ve 2022/1215 Esas, 2023/6666 Karar sayılı ilamı ile; "1.Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediği,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince; 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde, "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiş olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca da kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde ve çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorunda bulunduğu, aksi halde, hükmün icrası sırasında şüphe ve tereddütlerin doğmasına ve ilamın infaz edilememesine neden olunacağı, bozma ilamında açıkça, 1179 ve 1182 sayılı parseller ile 1111 sayılı parselin davacı adına tesciline karar verilen (B) bölümü çıkarıldıktan sonra kalan 11.294,88 m2 'lik bölüm hakkında sicil oluşturulması gereğine değinildiği halde ve mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerini yerine getirilmediği, 1179, 1182, 1111 sayılı parsel sayılı taşınmazlar yönünden infazda tereddüt oluşturmayacak, doğru, infazı kabil, çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar verilmediği gibi, 1182, 1183 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verildiğine göre davalı Hazine vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmediği" belirtilirek hüküm bozulmuş, bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Dosya kapsamına göre; Mahkemece verilen 14.06.2013 tarihli kararın yukarıda ilk paragrafta yazılı gerekçelerle bozulmasından sonra Mahkemece dosyanın 2014/42 Esasına kaydolunduğu, 06.06.2014 tarihli duruşmasında bozmaya konu 1179 ve 1182 parseller sayılı taşınmazlar hakkındaki davanı tefriki ile ayrı bir esasa kaydolunmasına, yine bozmaya konu 1111 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın da tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği, karar düzeltme incelemesi sırasında Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan inceleme sonucunda tefrik işlemlerinin gereğinin yerine getirilerek 1179 ve 1182 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın Mahkemenin 2014/50 Esas sayılı dosyasına kaydolunduğu, 06.06.2014 tarihli ve 2014/16 Karar sayılı kararıyla davanın reddine, taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verildiği, davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince onandığı ve 22.04.2015 tarihinde kesinleştiği, 1111 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın Mahkemenin 2014/51 Esasına kaydolunduğu, 06.06.2014 tarihli ve 2014/17 Karar sayılı kararıyla; 1111 parselin fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 670,69 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı adına, geri kalan 11.294,88 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise tespit gibi davalı ... adına tesciline karar verildiği, temyiz edilmeksizin 23.06.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Diğer bir anlatımla; eldeki 2014/42 Esas sayılı dosyada yalnızca 1183 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olarak kaldığına göre Mahkemece 13.03.2019 tarihli kararında yalnızca 1183 parsel sayılı taşınmaz hakkında karar verilmesi gerekirken yapılan tefrik işlemleri gözden kaçırılarak artık dava konusu olmayan üstelik tefrik üzerine yapılan yargılama ile hakkında verilen ve kesinleşen karara rağmen yeniden 1111 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş, kabule göre de; eldeki davanın konusu olan 1183 parsel sayılı taşınmaz mera niteliğiyle sınırlandırılmak suretiyle kadastro tespitinin yapılmasına rağmen hüküm yerinde 1183 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmek suretiyle infazda tereddüt yaratılmış, davacının 1183 parsel hakkındaki davası reddedildiğine göre kendini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine vekalet ücreti de takdir edilmemiştir.

Hal böyle olunca; davacı vekilinin 1183 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki işin esasına yönelik karar düzeltme isteminin yerinde olmadığı, ancak; Dairenin 21.12.2023 tarihli temyiz incelemesi sırasında; öncesinde dava konusu iken sonrasında tefrik edilen 1179, 1182 ve 1111 parsel sayılı taşınmazlar hakkında maddi hataya dayalı olarak tefrik edildiği hususu gözden kaçırılmak suretiyle yazılı şekilde hükmün bozulmasına karar verildiği, bu kez yapılan karar düzeltme incelemesi sırasında anlaşılmakla davacı vekilinin bu hususlara ilişen karar düzeltme itirazları ve usul ekonomisi gereğince (davalı Hazine vekilinin temyiz incelemesi ile kabul edilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları da gözetilerek) hükmün düzeltilerek onanması gerekirken bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin 1183 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki işin esasına yönelik karar düzeltme isteminin REDDİNE,

2. Davacı vekilinin diğer hususlara ilişen karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairenin 21.12.2023 tarihli ve 2022/1215 Esas, 2023/6666 Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına;

İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli hükmünün 2 nci bendinde yer alan "1183 parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline" sözlerinin çıkartılarak yerine "1183 parselin tespit gibi mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına" sözlerinin yazılmasına,

İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli hükmünün 3 üncü bendinin hüküm yerinden çıkartılmasına,

İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli hükmüne 8 inci bent olarak " 3402 sayılı Kanunu'nun 31/3 üncü maddesi gereğince AAÜT uyarınca 4.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine" cümlesinin eklenmesine ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA,

İstek halinde peşin harcın karar düzeltme talep edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.