"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/53 E., 2024/6 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan)16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili ... ilçesi ... mahallesinde bulunan 331 ada 23 parsel sayılı taşınmaz, tarla niteliğinde ve 880,18 metrekarelik yüzölçümü ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca 24.06.2021 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, komisyona yapılan itiraz üzerine yüzölçümü 833,02 metrekarelik olarak belirlenmiş, 331 ada 24 parsel sayılı taşınmaz ise tarla niteliğinde ve 723,37 metrekarelik yüzölçümü ile 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi uyarınca 24.06.2021 tarihinde Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı, ... mahallesinde bulunan ve 1966 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmış, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda kadastro çalışması yapılması nedeniyle dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece ilk hükümle, davanın kısmen kabulüne 04.10.2015 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki krokide (C) harfiyle gösterilen 1.255,06 metrekarelik kısmın davacı adına kayıt ve tesciline, (D) harfiyle gösterilen 3.118,79 metrekarelik kısımda davacı tarafın mülkiyet hakkı olduğunun tespitine, (A) ve (B) harfleriyle gösterilen kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından ( C) ve (D) harflerine yönelik olarak temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesinin 26.02.2021 tarihli ve 2020/10304 Esas, 2021/1786 Karar sayılı ilamı ile; ''...Dava, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nin 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Bu nitelikteki davalarda, 4721 sayılı TMK'nin 713/3. maddesi gereğince Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunludur. Dava, Hazine ve ...’na karşı açılmışsa da, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca ...'nın da ilgili kamu tüzel kişiliği olarak davada yer alması gerektiği mahkemece gözden kaçırılmıştır. Öte yandan Mahkemece (C) ve (D) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmazlar üzerinde, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de zilyetlik araştırması yapılırken taşınmazların niteliğinin belirlenmesinde en önemli delil hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazların niteliğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklinin ve süresinin tespiti yönünden ziraat mühendisi bilirkişinin hüküm vermeye elverişli olmayan yetersiz ve soyut içerikli raporu ile yetinilmiş, bu hususta 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığı somut olarak ortaya konulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacıya, davasını Hazine ve Manavgat Belediye Başkanlığının yanında yasal hasım konumunda bulunan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde, anılan belediye başkanlığından savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve tespit tarihine en yakın ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra mahallinde fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa zilyetliğin hangi tarihte başladığı, ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kimden kime, nasıl intikal ettiği, taşınmazlarda imar-ihyaya ne zaman başlanılıp tamamlandığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen sürenin geçip geçmediği etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı ve yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; hava fotoğraflarının uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından streoskopik yöntemle incelenmesi suretiyle taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyasının hangi tarihte başlanıp tamamlandığını, üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; HMK'nin 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmazlar ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazlar kabaca işaretlettirilmeli; fen bilirkişisine, keşfi takibe ve yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli dosya kapsamından taşınmazların değerlerinin keşfen belirlenmek suretiyle eksik harcın tamamlatılmadığı ve TMK'nin 713/4. ve 5. fıkraları gereğince tescil davalarında yapılması gereken yasal ilanların da yapılmadığı anlaşılmış olup anılan maddeler gereğince yasal ilanlar yapılarak, üç aylık yasal ilan süresinin dolması beklenilmeli ve keşfen belirlenecek değer üzerinden eksik harç tamamlattırılmalı bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlik yoluyla belgesizden edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlaması da dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek zilyetlikle kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli sonucuna göre karar verilmelidir..." gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde, bilirkişi raporu uyarınca düzenlenen krokiye göre; C1 ile işaretlenen kısmın 331 ada 23 parsel, C2 ile işaretlenen kısmın 331 ada 24 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığı ve 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi kapsamında tutanak düzenlenen parseller olduğu yine bu parsellerin tescil davasına konu talep edilen taşınmazlar içerisinde kaldığı bunun yanı sıra 331 ada 23 parselin (E) harfi ile gösterilen kısmı ile 331 ada 24 parselin (G) ve (F) harfleriyle gösterilen kısımlarının ve de 331 ada 36 parselin Asliye Hukuk Mahkemesinde talep konusu olmadığı yine D1, D2, D3, D4, D5, D6, D7, D8, D9, (H), (A) ve (B) harfleriyle gösterilen kısımlar yönünden 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi kapsamında tutanak düzenlenmediği, 1958 yılı hava fotoğrafında dava konusu 331 ada 23 parselin açıklık halde imar ve ihya edilerek zirai kullanımlı taşınmaz vasfında olduğu, dava konusu 331 ada 24 parsel ve 510 ada 1 nolu parselin doğu tarafının ve (D) harfli imar parselinin seyrek halde maki bitki topluluğunun yayılış gösterdiği imar ve ihya edilmemiş kullanımsız taşınmaz vasfında olduğu, dava konusu 331 ada 36 parsel ve 510 ada 1 nolu parselin batı tarafının komşu taşınmazları birbirinden ayıran ulaşım sağlayan mahalle yolu vasfında olduğu, 1963 yılı baskılı memleket haritasında dava konusu taşınmazların beyaz fonda açıklık alanda kaldığı, 1975 yılı tanzimli Taşağıl Serisi Amenajman Planı Haritasından dava konusu komşu taşınmazlarla birlikte OTÇ rumuzuyla işaretli ziraat arazisi olarak ayrılan 73 nolu bölmede kaldığı dava konusu taşınmazların klizimetreyle yapılan ölçümde ve memleket haritasındaki eş yükselti eğrilerine göre yapılan hesaplamada ortalama %1-3, %3-5, %5-8 nispetinde eğimli olduğu ve 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1 inci maddesi hükümlerine göre orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, dava konusu 331 ada 23 parselin 1958 yılından önce imar ve ihya edilerek zirai kullanımlı halde olduğu 1992 yılında da aynı vasıfta olduğu, dava konusu 331 ada 36 parselin mahalle yolunun dışında kaldığı 1962 yılından önce imar ve ihya edilerek zirai kullanımlı taşınmaz vasfında olduğu 1992 yılında da aynı vasıfta olduğu, dava konusu 331 ada 24 parselin 1982 yılından önce imar ve ihya edilerek zirai kullanımlı taşınmaz vasfında oldugu 1992 yılında da aynı vasıfta olduğu, dava konusu 510 ada 1 nolu parselin 1982 yılından önce imar ve ihya edilerek zirai kullanımlı taşınmaz vasfında olduğu 1992 yılında da aynı vasıfta olduğu, davalı (D) harfli parselin 1958, 1982 ve 1992 yılında açıklık ve kullanımsız halde olduğu, imar ihya edilmediği ve kullanım olmadığı, bu haliyle; davaya konusu 331 ada 23 parselin C1 harfi ile gösterilen kısmı ve 331 ada 24 parselin C2 harfi ile gösterilen kısmı yönünden dosya kapsamındaki delil niteliğine haiz bilirkişi raporları, tanık, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanları dikkate alındığında 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 17 nci maddelerinde belirtilen koşulların davacı ... lehine oluştuğu, 331 ada 23 parselin (E) harfiyle gösterilen kısma ilişkin, 331 ada 36 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ve dava konusu 331 ada 24 parselin (G) ve (F) harfi ile gösterilen kısımlarına ilişkin davacı tarafın talebinin bulunmadığı yine teknik bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 15.02.2023 tarihli rapor eki krokide D1, D2, D3, D4, D5, D6, D7, D8, D9, (H), (A) ve (B) harfleriyle gösterilen kısımlar yönünden 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi kapsamında tutanak düzenlenmediği gerekçeleri ile, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, ... ili ... ilçesi ... mahallesi Dibektaşı mevki 331 ada 23 parsel sayılı taşınmazın; teknik bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 15.02.2023 tarihli rapor eki krokide; C1 harfiyle gösterilen 663,88 metrekarelik kısmının aynı ada ve aynı parsel numarasıyla dosya içerisinde mevcut nüfus kayıt örnekleri uyarınca; muris ...'ün mirasçıları adına, (E) harfiyle gösterilen 169,14 metrekarelik kısmın aynı ada son parsel numarası verilerek tutanağının karar kesinleştiğinde olağan usullerle kesinleştirilmek üzere Manavgat Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine, ... ili ... ilçesi ... mahallesi Dibektaşı mevki 331 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tutanağının karar kesinleştiğinde olağan usullerle kesinleştirilmek üzere Manavgat Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine, ... ili ... ilçesi ... mahallesi ... mevki 331 ada 24 parsel sayılı taşınmazın; teknik bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 15.02.2023 tarihli rapor eki krokide; C2 harfiyle gösterilen 585,36 metrekarelik kısmının aynı ada ve aynı parsel numarasıyla dosya içerisinde mevcut nüfus kayıt örnekleri uyarınca; muris ...'ün mirasçıları adına, tarla vasfıyla tapuya tesciline, (G) harfiyle gösterilen 133,16 metrekarelik kısmının aynı ada son parsel numarası verilerek tutanağının karar kesinleştiğinde olağan usullerle kesinleştirilmek üzere Manavgat Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine, (F) harfiyle gösterilen 4.85 metrekarelik kısmının aynı ada son parsel numarası verilerek tutanağının karar kesinleştiğinde olağan usullerle kesinleştirilmek üzere Manavgat Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine, teknik bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 15.02.2023 tarihli rapor eki krokide; D1, D2, D3, D4, D5, D6, D7, D8, D9, (H), (A) ve (B) harfiyle gösterilen kısımlar yönünden 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesi kapsamında tutanak düzenlenmediği anlaşılmakla bu kısımlara yönelik açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114/1-c, 115/1 hükümleri delaletiyle 6100 sayılı Kanun'un 115/2 hükmü uyarınca davanın görevsizlik sebebi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli Mahkemenin Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, uyulan bozma ilamında ve İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan kararın ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.