Logo

8. Hukuk Dairesi2024/546 E. 2024/4766 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, kadastro tutanağında kullanıcı şerhi bulunan 2/B taşınmazı üzerindeki kullanımın bulunmadığı iddiasıyla açtığı davada, 6292 sayılı Kanun'un 9/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: 6292 sayılı Kanun'un 9/2. maddesi gereğince 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine dava açılamayacağı gözetilerek, Yargıtay'ın önceki bozma kararına uyularak verilen usulden ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kullanım kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Arnavutköy ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 251 ada 11 parsel sayılı 40.336,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın 20 yılı aşkın süredir ... oğlu ... mirasçıları tarafından kullanıldığı ve taşınmazın 3. Havalimanı Proje alanında kaldığı şerhi yazılarak, tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili Arnavutköy ilçesi ... Mahallesi 251 ada 11 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit edildiğini, ancak taşınmazın beyanlar hanesinde, "6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı, iş bu parsel 20 yılı aşkın süredir ... oğlu ... mirasçıları tarafından kullanılmaktadır." şerhinin bulunduğunu, konu hakkında Avrupa Yakası Tespit, İmar Takip ve Taşınmaz Geliştirme Bürosunun 29.11.2018 tarihli ve 61149 sayılı yazılarında ve 29.11.2018 tarihli Teknik raporunda: "251 Ada 3, 4, 9, 10, 11, 12, 13, 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların 3. Havalimanı (İstanbul Havalimanı) proje alanında kaldığı, şahıslar tarafından kullanımının olmadığı tespit edilmiştir." denildiğini belirterek, taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhin kaldırılarak, taşınmaz üzerinde kullanıcı şerhi belirtilmeksizin Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalıların miras yoluyla tapunun İstanbul ili Çatalca ilçesi (Yeni Arnavutköy) ... Köyü ... yolu Zabıt defterinin 08.08.1962 tarihli ve 7 sıra, 146 cilt, 121 sahife numaralarında kayıtlı (Çalışma defteri cilt no 4, sahife no 8) 27552 metrekare gayrimenkulün sahibi olduklarını, bu taşınmazın kök kaydı itibariyle iskanen verilmiş bir yer olduğunu, davalıların babası ... tarafından 1962 yılında satın alındığını, 1962 yılından önce ..., sonrasında da davalılar tarafından tarla olarak kullanıldığını, taşınmazın 1970 yılında kadastro sırasında tarla olmasına rağmen orman tahdit haritalarının içinde olduğu gerekçesiyle tapulama dışı bırakıldığını, 1987 yılında yapılan 2/B çalışmaları sırasında XII numaralı 2/B parseli içinde tespit edildiğini, taşınmazın hiçbir zaman fiilen orman olmadığını, taşınmazın tescil harici alanda olması, parsel numarası verilmemesi nedeniyle 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) gereğince taşınmazın kendisine iadesi için bugüne kadar müracaatta bulunamadığını, artık 6831 sayılı Kanun gereğince çalışma yapıldığından taşınmazın kendilerine iadesi için müracaatta bulunacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, "mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin, dava konusu taşınmazın ...'e ait diye bildiklerini, yıllardır kendisi tarafından kullanıldığını, vefatı ile de mirasçılarına intikal ettiğini beyan ettikleri, bilirkişilerden alınan raporda, 1942 yıl hava fotoğrafına göre taşınmazın büyük bir kısmının yeşil renkli orman alanında kısmende açık renkli arazide kaldığının belirtildiği, 1996 yılı ortofoto ve 2006 yılına ait uydu görüntülerinde ise taşınmazın tarımsal amaçla kullanıldığının tespit edildiği, alınan raporlar ile taşınmazın 20 yılı aşkın bir süredir tarımsal amaçla kullanıldığı" gerekçesiyle davanın reddine, 251 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı tespitindeki gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince "dosya kapsamından dava konusu taşınmazın Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığının 01.12.2014 tarihli ve 1641 nolu Olur ile 2 yıl süre ile havaalanı olarak kullanılmak üzere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı adına ön tahsis yapılarak 23.02.2015 tarihinde yer teslimi gerçekleştiği, mahkemece yapılan keşifte hakim tarafından taşınmazın fiili kullanım durumunun belirlenmediği, yine dinlenen yerel bilirkişilerinde bu doğrultuda beyanlarının alınmadığı ancak dosyaya sunulan 17.02.2020 tarihli bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ekindeki keşif tarihinde çekilen fotoğraflardan dava konusu taşınmazın keşif tarihinde havaalanı inşaatı kapsamında dolgu işlemlerinin yapıldığının anlaşıldığı, bilirkişi raporuna ekli uydu görüntülerinin incelenmesinde de, taşınmazın 2013 yılında büyük kısmının taş ocağı sahası olarak kullanıldığı, batı kısmının tarım arazisi olduğu, 2019 yılında ise taşınmazın tamamının İstanbul 3. Havaalanı projesi kapsamında dolgu işlemlerinin yapıldığı ve kadastro tespit tarihi olan 2018 yılında da aynı nitelikte olduğu, davalıların dava konusu taşınmazda fiili kullanımlarının bulunmadığı anlaşılmış olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 4 üncü maddesine göre tespit tarihindeki fiili kullanım durumu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu" gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden esasıyla ilgili olarak, davanın kabulüne, 251 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, dava konusu taşınmazın 251 ada 11 parsel numarası altında kadastro tespitindeki miktarı ve niteliği ile Hazine adına tespit ve tesciline, tapunun beyanlar hanesine, "6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmıştır. İş bu parsel 3. Havalimanı Proje Alanında kalmaktadır." şerhinin eklenmesine karar verilmiş; karar, davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz incelemesi neticesinde, Dairenin 06.06.2023 tarihli ve 2022/3970 Esas, 2023/3477 Karar sayılı kararıyla "davacı Hazine vekilinin, 03.12.2018 tarihli dava dilekçesi ile, çekişmeli taşınmazda şerh sahiplerinin kullanımlarının bulunmadığını ve taşınmazın Havalimanı proje alanında kaldığını ileri sürerek, kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptali istemiyle dava açtığı, dava tarihinden önce 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinin 2 nci bendi ile; "bu Kanun'a göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur." hükmünün getirildiği, hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, anılan Kanun maddesi uyarınca, davacı Hazinenin davasının usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olduğu" gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına oy çokluğu ile uyulmasına karar verilmesi üzerine yapılan yargılama sonunda, "Yargıtay bozma ilamına oy çokluğu ile uyulduğu ve dava konusu taşınmazın bozma ilamında belirtildiği gibi 6292 sayılı Kanun'un 9/2 nci maddesi gereğince, kullanım kadastrosuna karşı Hazine tarafından dava açılamayacağı" gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının usulden reddine, 251 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki gibi tespit ve tesciline, beyanlar hanesinin aynen bırakılmasına karar verilmiş; karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, uyulan bozma ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.