"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 4 parsel sayılı 24.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, pay satışı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 3/12’şer hissesi ... oğulları ... ve ..., 3/12 hissesi ... oğlu ..., 1/12’şer hissesi ... çocukları... ve ... adlarına, çayır vasfıyla tespit edilmiştir.
Davacı Hazine dava dilekçesinde; ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 4 parsel sayılı 24.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tescilini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "... dava konusu taşınmazın tespitine esas 29.07.1958 tarihli ve 17 sıra numaralı tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parselleri dıştan çevreleyen taşınmazların başka bir köyün çalışma alanında kalanlar da dahil olmak üzere ada ve parsel numaraları doğru olarak tespit edilerek, bu taşınmazların tutanak suretleri ve tüm dayanakları ve yine tapu kaydının dava dışı taşınmazlara da revizyon gördüğü anlaşılmakla revizyon gördüğü tüm taşınmazların tutanak suretleri ile kesinleşenlerin tapu kayıtları, hükmen kesinleşenler varsa ilgili dava dosyalarının getirtilmesi, davalıların delillerinin sorulup saptanması, bu şekilde dosya tamamlandıktan sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıklarının tümü hazır olduğu halde yeniden keşif yapılması, keşif sırasında tespite esas 29.07.1958 tarihli ve 17 sıra numaralı tapu kayıtları, komşu tüm parseller de dikkate alınmak suretiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 20 nci maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yerel bilirkişiler aracılığı ile yöntemince uygulanması, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı ve revizyon gördüğü diğer taşınmazları kapsayıp kapsamadığı ve kapsamının neresi olduğunun belirlenmeye çalışılması, yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanının sağlanması ve bu suretle kayıtların kapsamının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından, kadastro tespit gününe kadar taşınmazda kimin, hangi tarihten itibaren ne şekilde ve hangi sıfatla taşınmaza zilyet olduğu hususlarının maddi olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle kesin olarak belirlenmesi, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli dayanılan tapu kayıtlarının kapsamlarının işaretlendiği harita düzenlettirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve dava konusu 104 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespit malikleri ..., ... ve ... adlarına payları oranında, ..., ... ve ...’in mirasçıları adlarına hüküm yerinde gösterilen payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılıp, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.