"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/10 E., 2024/1 K.
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ili ... ilçesi ... mahallesi 114 ada 11; 122 ada 13, 57 ve 101 ada 34 parsel sayılı ve sırasıyla 166.046,42 m², 2.556,95 m², 21.452,90 m² ve 3.384.168,70 m² yüzölçümündeki taşınmazlardan, 114 ada 11, 122 ada 13 ve 57 sayılı parseller Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmaları nedeniyle ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiş; 101 ada 34 sayılı parsel ise kadimden beri köy halkının mera olarak kullanılması ve Kadastro Komisyonu kararı ile mera olarak sınırlandırılması nedeniyle mera vasfıyla orta malı olarak sınırlandırılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde, 101 ada 34 sayılı parselin yaklaşık 11.000,00 m²lik bölümü ile diğer parseller hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak murisi ... adına tescil istemi ile dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "114 ada 11, 122 ada 13, 57 ve 101 ada 34 sayılı parselin teknik bilirkişinin rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacının murisi ...'e ait olup ölümü ile mirasçılarına kaldığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği" gerekçesiyle davanın kabulüne, 114 ada 11, 122 ada 13 ve 57 sayılı parseller ile 101 ada 34 sayılı parselin teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterdiği 15.286,92 metrekarelik bölümünün ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline; 101 ada 34 sayılı parselin geriye kalan 3.368.881,78 metrekarelik bölümünün mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.10.2010 tarihli ve 2010/5852 Esas, 2010/5809 Karar sayılı kararıyla "İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, çekişmeli taşınmazları dıştan çevreleyen tüm komşu parsellerin tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtildikten sonra, mahallinde komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve üç kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve fen bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılarak yöntemine uygun mera araştırmasının yapılması ayrıca 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi gereğince bir kimsenin aynı çalışma alanında kuru toprakta 100, sulu toprakta 40 dönüm taşınmazı kayıt ve belgesizden kazanabileceğinden toplam 100 dönüm taşınmazın ... mirasçıları davacı ve diğerleri adlarına tescil edilebileceğinin düşünülmesi, belgesiz limitinin hesabında muris ... adına belgesizden tespit edilen ve kesinleşen taşınmazların yüzölçümlerinin de dikkate alınması” gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "dava konusu taşınmazların mera parseli ile ilgisinin bulunmadığı ve davacının dayanak yaptığı kayıtların taşınmazları kapsadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne, 114 ada 11, 122 ada 13 ve 57 ile 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 114 ada 11, 122 ada 13 ve 57 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 15.286,92 metrekarelik bölümünün, miras payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline; 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazın geriye kalan 3.368.881,78 metrekarelik bölümünün ise mera vasfı ile sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.11.2016 tarihli ve 2016/15068 Esas, 2016/9406 Karar sayılı kararıyla "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı belirtilerek, yasal hasım niteliğinde bulunan, taşınmazın bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığı ile Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması; komşu Mahallelerde ikamet edip yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları ve 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun katılımıyla dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılması, 3402 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydının yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanması, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinin düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, tapu kaydı sınırlarının sabit olup olmadığının üzerinde durulması, komşu parsellere ait tapu kayıtlarının da aynı ilkeler gözönünde bulundurularak uygulanması, taşınmazın kısmen ya da tamamen davalı taraf tapu kaydının kapsamında kalması halinde tapu kaydına itibar edilmesi, taşınmazın bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde ise, kapsam dışında kalan bölüm yönünden yerel bilirkişilerden taşınmazların öncesinin tüm köy halkının başlangıcı belli olmayacak bir zamandan beri (kadimden beri) sadece hayvan otlatmak sureti ile kullandığı kamu malı mera niteliğinde olup olmadığının sorularak belirlenmesi, kamu malı mera olmadığının anlaşılması halinde ise davalılar yararına zilyetlik ile edinme koşullarının gerçekleşip geçekleşmediğinin araştırılması, ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve diğer yönlerini açıklar nitelikte, çekişmeli taşınmazın her yönünden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduktan sonra taraf teşkili sağlanması üzerine yapılan yargılama sonunda; "taşınmazlar üzerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 114 ada 11, 122 ada 13 ve 57 ile 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 122 ada 13 ve 57 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 15.286,92 metrekarelik bölümü ile 114 ada 11 parsel sayılı taşınmazın aynı tarihli raporda (C) harfiyle gösterilen kısmının miras payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine temsilcisi ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.04.2021 tarihli ve 2018/4903 Esas, 2021/3545 Karar sayılı kararıyla; "Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine temsilcisi ile davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ancak davacının, dava konusu taşınmazların murisleri ...’e ait iken ölümü ile mirasçılarına kaldığını ve mirasçıların zilyet olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi'nin, davacı tarafından delil olarak dayanılan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı yönündeki tespitinin doğru olduğu, buna göre, ihtilafın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, davacının murisi ...'in 1974 tarihinde vefat ettiği ve terekesinin iştirak halinde mülkiyete tabi olduğu, tespit tarihi olan 2006 tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca belgesiz zilyetlik yoluyla iktisap edilebilecek taşınmaz miktarının aynı çalışma alanı dahilinde sulu toprakta 40 ve kuru toprakta 100 dönümü aşamayacağı, terekenin iştirak halinde olduğundan, müşterek muristen intikal edip paylaşılmayan taşınmazlarda tereke adına edinilebilecek taşınmaz miktarının da 14 üncü madde de yazılı miktarlarla sınırlı olduğu, bu miktarın hesabında müşterek muris adına tespit edilen taşınmazlar ile mirasçılar adına muristen intikal hukuki sebebine dayanılarak tespit edilen taşınmazların dikkate alınacağı, İlk Derece Mahkemesince muris ... adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarının araştırıldığı, bozma ilamında da belgesizden muris adına 86.962,84 metrekare taşınmaz bulunduğu belirlendiği halde 100 dönüm hesabında nazara alınmadığı belirtilerek, İlk Derece Mahkemesince davacıya 101 ada 34, 114 ada 11, 112 ada 13 ve 52 parsellerde ayrı ayrı tercih hakkının tanınması ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi; kabule göre de, davacının dava dilekçesinde 101 ada 34 parselin 11.000 metrekarelik bölümüne ilişkin olarak tescil talebinde bulunduğu halde İlk Derece Mahkemesince talepten fazlaya hükmedilerek 15.286,82 metrekare yerin tesciline karar verilmesininde isabetsiz olduğuna" değinilerek temyiz itirazlarının kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş; davacı tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 06.04.2022 tarihli ve 2022/1160 Esas, 2022/3410 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "davacının murisi ... adına kadastro tespitinde tescili yapılan taşınmazlara ilişkin kayıtların getirtilerek incelenmesinde davacının murisi ... adına ... İlçesi ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında belgesizden kuru arazi niteliğinde tespiti yapılarak tescil edilen taşınmazların toplam alanlarının 93.523,64 metrekare olup ... adına belgesiz zilyetlik yoluyla iktisap edilebilecek kalan taşınmaz miktarının 6.476,36 metrekare olduğu, uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan keşifte davacı tarafa tercih hakkının tanındığı, düzenlenen fen bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, temyize konu edilen 122 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, 22.10.2023 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.170,80 metrekarelik kısmın miras bırakan ... oğlu ...'in mirası 3360 pay kabul edilmek suretiyle hüküm yerinde gösterilen paylarla ... ve müşterekleri adlarına tarla vasfıyla, (B) harfi ile gösterilen 386,15 metrekarelik kısmının aynı adada son parsel numarası verilerek Hazine adına ham toprak vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, temyize konu edilen 122 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, aynı tarihli raporda (C) harfi ile gösterilen 4.305,56 metrekarelik kısmın miras bırakan ... oğlu ...'in mirası 3360 pay kabul edilmek suretiyle hüküm yerinde gösterilen paylarla ... ve müşterekleri adlarına tarla vasfıyla, (D) harfi ile gösterilen 245,68 metrekarelik kısmının aynı adada ayrı parsel numarası verilerek Hazine adına ham toprak vasfıyla, (E) harfi ile gösterilen 16.901,66 metrekarelik kısmının aynı adada son parsel numarası verilerek Hazine adına ham toprak vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, temyize konu edilmeyen 101 ada 34 ve 114 ada 11 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak açılan davanın reddine, 114 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, 101 ada 34 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi mera vasfıyla sınırlandırılıp özel siciline yazılmasına ve 22.10.2023 tarihli fen bilirkişisi raporunun hükmün eki sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.