Logo

8. Hukuk Dairesi2024/6007 E. 2024/7184 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışması sonucu taşınmazlarının orman olarak tespit edilmesine itiraz edilerek tapuya tescillerinin sağlanması talebiyle açılan davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde orman kadastrosunun iptalini talep etmesine rağmen, yargılama aşamasında 2/B arazisi olarak ayrılmasını talep etmesi üzerine, orman içinde kalan yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle orman idaresini zorlayıcı nitelikte dava açılamayacağı ve tescil harici yerde kalan bölüm için de davacının hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, mahkemenin dava reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/520 E., 2024/1334 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/317 E., 2023/1257 K.

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacının murisi ve uzun süredir de kendisinin tarım arazisi olarak kullandığı Samsun ili ... ilçesi ... köyü 270 ada 1 parsel 271 ada 1, 133 ada 17 ve 145 ada 1 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun) uyarınca orman kadastrosu ve 2/B madde çalışması yapılırken davacının mülkiyet hakkına ve daha önceki tespitlere itibar edilmeyerek taşınmazların bir kısmının orman içine alındığını, ayrıca söz konusu çalışmanın 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) 4 üncü maddesine ve 6831 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine aykırı olduğunu, yasal düzenlemelere uygun şekilde yapılmadığını, davacı adına tescilli bulunan söz konusu taşınmazın daha önceki kayıtlarına uygun, zilyetlik durumu ve mülkiyet hakkı dikkate alınarak hukuka uygun fiili durumun tapuya tescilinin sağlanması gerektiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazlara ilişkin orman kadastrosu tespitinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... davacı vekilinin 11/05/2023 tarihli dilekçesinde ve 26/12/2023 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanında, müvekkilinin zilyetliğinde olan ve bilirkişi raporunda A1, A2, B1, B2 ve C harfi ile işaretli olarak gösterilen alanların 2/B arazisi olarak ayrılmasını talep ettiklerini bildirdiği, davanin, orman tahdidi içinde kalan taşınmazların Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu edilen ve 09/02/2023 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda (A1) ve (A2) ile işaretli olarak gösterilen alanların daha önce kesinleşen orman tahdidine istinaden orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edilen 310 ada 1 nolu, (B1) ile işaretli olarak gösterilen alanın kesinleşen orman tahdidine istinaden orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edilen 302 ada 1 nolu, (C) ile işaretli olarak gösterilen alanın kesinleşen orman tahdidine istinaden orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edilen 300 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığı, (B2) harfi ile işaretli olarak gösterilen alanın ise tescil harici alanda kaldığı, bu bölüm hakkında orman tahdit çalışması ve 2/B maddesi uygulaması yapılmadığı, davacı tarafından söz konusu alanların 2/B arazisi olarak ayrılması istemiyle eldeki dava açılmış ise de, orman kadastrosu yapma ve orman rejimi dışına çıkarma yetkisi orman kadastro komisyonlarına ait olup, orman tahdidi içinde olan taşınmazın hangi nedenle olursa olsun orman sınırları dışına çıkartılması isteğiyle orman yönetimini zorlayıcı nitelikteki davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gibi, tescil harici yerde kalan bölüm için bu yönde dava açmakta davacının hukuki yararı da olmadığının anlaşıldığı açıklanarak..." gerekçesiyle, orman parsellerinde kayıt maliki olan Maliye Hazinesi'nin davaya dahil edilmesine ve davada ileri sürülen talebin mahiyetine göre nispi harç ikmaline gerek görülmeksizin davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "... davanın, askı ilan süresinden sonra açılan 6831 sayılı Kanun' un 2-b maddesi uyarınca yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğu, davacı tarafın davaya konu taşınmaz bölümlerinin 2/B arazisi olarak ayrılmasını talep ettiğinin anlaşıldığı, davacının orman içinde kalan ve bilirkişi raporunda A1, A2, B2 ve (C) harfi ile rumuzlandırılan kısımların 6831 sayılı Kanun' un 2-B maddesi kapsamına alınmasını talep ettiği, orman içinde kalan bir yerin, hangi nedenle olursa olsun orman sınırları dışına çıkartılması için Orman İdaresini zorlayıcı nitelikteki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, ve yine teknik bilirkişi raporunda B2 harfi ile rumuzlandırılan alanın ise orman sınırları içerisinde olmadığının da tespitine göre İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ..." gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından, dava dilekçesinde açık bir şekilde yer verildiği halde, yargılama aşamasında İlk Derece Mahkemesi tarafından hatalı olarak taşınmazların 2/B uygulaması yapılarak müvekkili adına tescil edilmesi şeklinde değerlendirilerek ve davanın reddine karar verildiği, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de taleplerinin dava konusu taşınmazların 2/B kapsamına alınması olduğu şeklinde değerlendirme yapılarak istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği, oysa Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141 inci maddesinin açık olduğu ve tarafların dava dilekçesinde talep etmiş oldukları talepleri ile bağlı oldukları ve eldeki davada usulüne uygun olarak dilekçeler aşaması tamamlandığı ve "İddia ve Savunmanın Genişletilmesi veya Değiştirilmesi" yasağı başladığı, ne davacının iddiasını değiştirebilmesi ne de davalının savunmasını genişletebilmesi mümkün olmadığı, davada taraflarınca ıslah yapılmadığı halde taraflarının talebinin dahi yanlış nitelemesi usul ve kanuna aykırı olduğu, 2010 yılında yapılan kadastro çalışması neticesinde, taşınmazların büyük bir bölümünde müvekkilin mülkiyet hakkının ihlal edildiği, 29.08.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre (B) ve (C) harfli alanlarda zeminde ölçüm yapılırken orman ağaçlarına ratlanmadığı ve genellikle fındık ağaçları ile meyve ağaçlarının olduğu, kroki de A2 olarak gösterilen 10.500 m2 lik alanın orman ağaçları olmadığı ve meyve ağaçları ile çalılıkların olduğu belirtildiği halde, davanın reddi kararının usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğinden bahisle temyiz edilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde, davanın hukuki nitelendirilmesinin hatalı yapılması nedeniyle davanın reddine karar verildiği ileri sürülmüştür.

Dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekilinin dava dilekçesinde, yasal düzenlemelere uygun orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanun' un 2/B maddesi çalışması yapılmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların orman olduğuna dair yapılan orman kadastrosunun iptalini talep ettiği anlaşılmakta olup, 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir.

Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiş ve anılan Kanun' un 31 inci maddesinde de; "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.

Açıklanan bu ilkeler gereğince, açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir. Hakim, dava dilekçesinde dayanılan hukuki sebeple bağlı değil ise de, davacının davasını dayandırdığı maddi vakıalar ile yani dava sebebi ile bağlıdır. Dava sebebi, hukuki sebepten farklı olarak, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır.

Hukuki sebepler hakim tarafından re’sen dikkate alınacağı için, yapılan ilave ve değişiklikler iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi kapsamına girmemesine rağmen, dayanılan maddi vakıaların genişletilmesi ve değiştirilmesi yasak kapsamındadır.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi hakimi tarafından, davayı aydınlatma yükümlülüğü gereğince, yukarıda açıklanan maddeler doğrultusunda, davacı vekiline talep sonucu açıklanmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin 11.05.2023 tarihli dilekçesinde ve 26.12.2023 tarihli duruşmada "müvekkilinin zilyetliğinde olan ve bilirkişi raporunda A1, A2, B1, B2 ve C harfi ile işaretli olarak gösterilen alanların 2/B arazisi olarak ayrılmasını talep ettiklerini" bildirdiği görülmüştür.

Bu itibarla; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Davacı tarafından yatırlan 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.