"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2006/234 E., 2020/19 K.
MAHKEMESİ : Ağrı Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2006/403 E., 2010/16 K.
MAHKEMESİ : Ağrı Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2006/533 E., 2009/19 K.
MAHKEMESİ : Ağrı Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2009/31 E., 2010/15 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı ..., ... ve arkadaşları ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ağrı ili Merkez ilçesi Beşbulak köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 39, 63 ve 170 parsel sayılı sırasıyla 4.939.243,82, 24.167,21 ve 32.713,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kamu orta malı niteliğinde mera vasfıyla sınırlandırılmıştır.
Asıl dava dosyasında davacı ... ... dava dilekçesinde, 101 ada 170 parsel sayılı taşınmazın 35-40 yıldır zilyetliğinde bulunduğunu belirterek taşınmazın tespitinin iptali ile kendisi adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı ... dava dilekçesinde, 101 ada 63, 64 ve 170 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan ve 101 ada 39 parsel sayılı taşınmazın içinde kalan kısma 35-40 yıldır zilyetliğinde bulunduğunu belirterek taşınmazın tespitinin iptali ile kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş olup yargılama sırasında dava dosyası, asıl dava dosyasıyla birleştirilmiş ise de aşamalarda bu davasından feragat etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacılar ... ve arkadaşları dava dilekçesinde, 101 ada 39 parsel sayılı taşınmazın kendilerine babalarından intikal ettiğini ve yaklaşık 60 yıldır zilyetliklerindeki çayırlarının mera olarak tespitinin yapıldığını belirterek taşınmazın tespitinin iptali ile adlarına müştereken tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında dava dosyası, asıl dava dosyasıyla birleştirilmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacılar ... ve ... dava dilekçesinde, 101 ada 63 parsel sayılı taşınmazın 35-40 yıldır zilyetliğinde bulunduğunu belirterek taşınmazın tespitinin iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, İlk Derece Mahkemesince dava dosyası hakkında birleştirme kararı verilmeden önce yapılan yargılama sonunda, davacıların davasının kısmen kabulüne, 101 ada 63 parsel sayılı taşınmazın orta malı olarak yapılan kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişisinin 10.07.2008 havale tarihli raporundaki krokide (B) harfi ile gösterilen 2.429,91 metrekarelik kısmın aynı ada ve farklı parsel numarası altında mera vasfı ile sınırlandırılmasına, kalan kısmının aynı ada ve aynı parsel numarası altında çayır vasfı ile eşit hisse ile müştereken davacılar ... ile ... adına tespit ve tapu siciline tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.03.2009 tarihli ve 2009/2249 Esas, 2009/1794 Karar sayılı ilamıyla, "ilk derece mahkemesi tarafından yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu da hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılması, keşifte taşınmazın fotoğraflarının çekilmesi, ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı, mera bütünlüğünü bozucu nitelik taşıyıp taşımadığı ile mera ile arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında komşu parsellerle karşılaştırmalı incelemeyi içeren ve taşınmazın eğimini gösteren, mevcut eğime göre taşınmazın teknik olarak çayır niteliğinde olmasının ve bu amaçla kullanılmasının mümkün olup olmadığını irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli raporun alınması, çekişmeli taşınmazın niteliği değerlendirilirken komşu parsellerin nitelikleri ve hukuki durumlarının üzerinde durulmasının gerektiğinin de düşünülmesi ve tespit bilirkişileri taşınmazın başında dinlenilerek tespit sırasında beyanları ile keşifteki beyanları arasındaki çelişkilerin giderilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduktan sonra dava dosyası, asıl dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Davalı ... vekili, davaların reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince dava dosyaları birleştirildikten sonra yapılan yargılama sonunda, "asıl davanın davacısı ...'ın davası yönünden, 101 ada 170 parsel sayılı taşınmazın mera vasfında olmadığı, mera vasfındaki 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaz ile arasında ayırıcı unsur bulunduğu ve tespit tarihine kadar davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, birleşen dava dosyasının davacısı ...'ın davası yönünden, davacının 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davasından feragat ettiği, birleşen dava dosyasının davacıları ... ve ...'ın davası yönünden, 101 ada 63 parsel sayılı taşınmazın 13.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen kısmının, yamaç ve kıraç bir alan olduğu, vasıf itibariyle taşınmazın geriye kalan kısmı ile bitki örtüsü ile toprak yapısı bakımında farklılık olup taşınmazın mera vasfında olduğu, (B) harfiyle gösterilen kısım dışında kalan kısmın ise mera vasfında olmadığı, mera vasfındaki 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaz ile arasında ayırıcı unsur bulunduğu ve tespit tarihine kadar davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, birleşen dava dosyasının davacıları ... ve arkadaşlarının davaları yönünden, dinlenen mahalli bilirkişilerin taşınmazın çayır olarak kullanıldığını beyan etmiş ise de davacıların talep ettiği kısmın mera vasfında olan 101 ada 39 numaralı mera parselinin ortasında kaldığı, etrafının taşlık ve kayalık unsurlarla kaplı olduğu, meraların kullanım şekli itibariyle bütünlük arz edeceği göz önüne alındığında dıştan dört yönü itibari ile mera olarak tespit gören dava konusu 101 ada 39 parsel sayılı mera parselinin ortasında kaldığı, mera parselinin ortasında kalan ve özel mülke konu olduğu takdirde mera bütünlüğünü bozacak olan talep konusu yerin, 3402 sayılı Kanun gereğince meraların kazandırıcı zaman aşımı yolu ile iktisabının mümkün olmadığı" gerekçesiyle asıl dava dosyasının davacısı Sabri ...'ın 101 ada 170 parsel sayılı taşınmaza yönelik ve birleşen dava dosyasının davacıları ... ve ...'ın 101 ada 63 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalarının kısmen kabulüne, birleşen dava dosyasının davacısı Sabri ...'ın 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olan talebinin feragat nedeniyle reddine, birleşen dava dosyasının davacıları ... ve arkadaşlarının 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalarının esastan reddine, 101 ada 170 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile 06.02.2020 hakim havale tarihli fen bilirkişisi ek raporunda 3. krokide (C) harfi ile gösterilen ve temyize konu 13.643,67 metrekarelik alana esas olarak davanın kabulüne, davacı ... ... adına "çayır" vasfıyla o adanın son parsel numarasından sonra gelen ilk parsel numarası verilerek tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan (D) harfi ile gösterilen ve temyize konu edilmeyen 19.069,99 metrekarelik alanına esas olarak davanın reddine, 101 ada 170 parsel olarak 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca aynı ada ve parsel numaraları altında "mera" vasfı ile sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, 101 ada 63 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile 22.11.2019 hakim havale tarihli Fen bilirkişisi raporunda 2. krokide (B) harfi ile gösterilen ve temyize konu edilmeyen 2.429,91 metrekarelik alana esas olarak davanın reddine, 101 ada 63 parsel olarak tespit gibi, 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca aynı ada ve parsel numaraları altında "mera" vasfı ile sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, aynı tarihli rapordaki (B) harfi ile gösterilen alan dışında kalan ve temyize konu edilen 21.737,30 metrekarelik kısmın davacılar ... ile davacı ... adına 1/2 payları oranında "çayır" vasfıyla o adanın son parsel numarasından sonra gelen ilk parsel numarası verilerek tapuya kayıt ve tesciline, temyize konu edilen 101 ada 39 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca aynı ada ve parsel numaraları altında "mera" vasfı ile sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ..., ... ve arkadaşları ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Davacı ...'in temyiz itirazları yönünden, davacı ... 11.11.2020 tarihinde tebliğ edilen gerekçeli kararı 22.06.2023 tarihinde temyiz etmiş olup gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarih ile temyiz tarihi arasında, 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 432/1. maddesinde öngörülen 15 günlük temyiz süresi geçmiş olduğundan 1086 sayılı Kanun'un 432/4. maddesi gereğince davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
2.Davacılar ..., ... ve ...'in 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre davacıların 101 ada 39 parsele yönelik temyiz itirazları yerinde görülmeyerek hükmün bu parsele ilişkin kısmının onanmasına karar verilmiştir.
3.Davalı ... vekilinin 101 ada 63 ve 170 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden ise İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ve temyize konu edilen fen bilirkişi raporunda, 101 ada 170 parsel sayılı taşınmazın (C) ve 101 ada 63 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen kısımlar hakkında yukarıda yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dosyadaki temyize konu edilen/edilmeyen taşınmazlar bir arada değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazların kuzey, doğu ve güney sınırlarındaki taşınmazlar mera niteliği ile sınırlandırıldığı gibi İlk Derece Mahkemesince alınan ziraat bilirkişi raporuna ekli fotoğraflarda bitişik mera parselleri ile arasında ayırıcı unsurun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Meraların kullanım şekli itibariyle bütünlük arz edeceği göz önüne alındığında çekişmeli taşınmazlara dıştan komşu olan mera parselinin ortasında kalan ve mera bütünlüğünü bozan taşınmazların özel mülk olduğunu kabul etmek meraların kullanım özelliğine ve arazinin konumuna uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince taşınmazlara yönelik davaların tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ...'in temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar ..., ... ve ...'in 101 ada 39 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının anılan parselle ilgili bölümünün ONANMASINA,
(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 101 ada 63 ve 170 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 247,70 TL'nin temyiz eden davacılar ... ve müştereklerinden alınmasına,
HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.