Logo

8. Hukuk Dairesi2024/6293 E. 2024/7905 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışması sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacının kullanım hakkı iddiasına ilişkin tespit davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro çalışmasının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3490 E., 2024/923 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/42 E., 2023/195 K.

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili

tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sonucunda, İstanbul ili Ümraniye ilçesi Adem Yavuz Mahallesi çalışma alanında bulunan 112 ada 10 parsel sayılı 143,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve 14.09.2010 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın 2002 yılından beri müvekkilinin fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine müvekkili adına kullanıcı şerhi verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir yapı olmadığı, taşınmaz üzerinde birkaç tane ayva ağacı ve incir ağacı bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarında; ağaçların kim tarafından dikildiğinin tam olarak bilinmediği, davacının kadastro tespiti sırasında ekonomik amaca uygun kullanımının olmadığı, üzerinde herhangi bir yapılaşma bulunmadığı, boş olduğu, davacının satış senedinde belirtilen adrese göre satın aldığı yerin bu yer olduğunun kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispatlanamadığı, zilyetlik şartlarının oluşmadığı" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "çekişmeli taşınmazda kadastro çalışmasının 2010 yılında yapıldığı ve 14.09.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının dava konusu taşınmazı önceki kullanıcılarından 17.04.2002 tarihli sözleşmeyle üçüncü kişiyle birlikte 1/2'şer payla satın aldığını, bilahare üçüncü kişi üzerindeki hisseyi de devralmak suretiyle 2002 yılından beri eklemeli kullandığını bildirerek, taşınmazın zilyetliğinde olduğunun tespiti ve şerh verilmesini talep ettiği, davanın tespit öncesi nedene dayandığı anlaşılmakta olup, davanın açıldığı 20.01.2022 tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle Mahkemece dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu" belirtilerek, sair istinaf sebeplerinin reddine, gerekçe yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.