"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1725 E., 2024/1685 K.
DAVA TARİHİ : 15.04.2016
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çameli Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/13 E., 2023/101 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili ve davacılar vekili
tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ve davacılar vekili
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Denizli ili Çameli ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sonucunda 372 ada 3 parsel sayılı 3764,11 m² yüz ölçümlü taşınmaz beyanlar hanesinde "Bu parsel 1986 doğumlu ... oğlu ..., 1985 doğumlu ... oğlu ...'in 2005 yılından beri kullanımındadır. Üstündeki iki katlı kargir ev 1985 yılında yapılmıştır" belirtmesi ile Hazine adına tespit edilmiş ve itirazsız 14.01.2013 tarihinde kesinleşerek tapu siciline tescil edilmiş, 21.10.2013 tarihinde 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun)
hükümlerine göre satışı yapılarak 1/2 şer hisse ile ... ve ... adına tescil edilmiştir.
Davacılar dava dilekçesinde; Denizli ili Çameli ilçesi ... Mahallesi 372 ada 3 parsel sayılı 3764,11 m² taşınmazın atalarından kaldığını ve babalarının satın aldığını, 1990 yılında ev yapıldığını, yanlış ölçüm ve haritalama işlemleri neticesinde evine yarısının orman sınırları içerisinde kaldığını, dava konusu taşınmazın ve ormana ait katkıların iptali ile ana yola kadar olan bölümün tapularına eklenmesi suretiyle tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, 372 ada 3 parselin tapu kaydının iptaline, teknik bilirkişiler ... ve ... ... tarafından 06.03.2017 düzenleme tarihli rapor ve rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kırmızıya boyalı 0369,11 m²'lik kısmın davalının 323 ada 1 nolu orman parselinden çıkarılarak davacıların 372 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarına eklenmesine, 372 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 3764,11 m² + A (0369,11m²) = 4133,22 m² olarak davacılar adına payları oranında 372 ada 3 parselde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesince; “...dava değerinin doğru belirlenmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, Kabule göre de; davanın niteliğine göre, dava konusu taşınmaz bölümünün tapuya kayıtlı olduğu 323 ada 1 parsele ilişkin tapu kaydı getirtilmemiş, orman niteliğinde tapuya tescilli ise, ormanların kuru mülkiyetinin Hazineye, kullanım hakkının Orman Yönetimine ait olduğu gözetilerek davada taraf teşkili sağlanmamış, şayet tapuya tescilli değil ise, davanın TMK 713/1 maddesi uyarınca aynı zamanda tescil davası olduğu ve tescil davalarında Hazine ve Denizli İlinin Büyükşehir olması nedeniyle köylerin tüzelkişiliği kaldırılarak ilçe belediyesine bağlandığından, ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesinin de davada taraf olacağı düşünülmemiş, davacıların eklenmesini istedikleri kendilerine ait 372 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı ve 6292 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davacılara çapa bağlı olarak satıldığı dikkate alınarak davacıların orman kadastrosunun iptali davası açmakta hak sahibi olup olmadıklarının ve dava açmakta hukuki yararlarının bulunup bulunmadıklarının değerlendirilmemesi de doğru olmadığı...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış, kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "...çekişmeye konu olan taşınmaz bölümünün orman ve 2-b kadastrosu sırasında orman sınırları içinde kaldığı ve 2/B uygulaması ile de orman sınırları dışına çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce yapılan keşif ve uygulama sonucunda davacının talep ettiği alanın Orman sınırları içerisinde kaldığı davacının orman içinde kalan kısmın orman sınırları dışına çıkarılmasını talep ettiği anlaşıldığından, orman içinde kalan bir yerin, hangi nedenle olursa olsun orman sınırları dışına çıkartılması için Orman Yönetimini zorlayıcı nitelikteki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, davacıların orman sınırları dışına çıkarılarak, kendilerine ait olan ve eklenmesini istedikleri 372 ada 3 parsel sayılı taşınmazı 6292 sayılı kanun uyarınca çapa bağlı olarak satın aldıkları anlaşılmış olmakla davacıların huzurdaki davayı açmakta dava ehliyetlerinin ve hukuki yararlarının bulunmadığı..." gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "...davacıların 6292 sayılı Kanun hükümlerine göre satın aldığı iki katlı evin bir kısmının orman sınırı içinde kaldığı ve bu kısmın da orman sınırı dışına çıkarılması gerektiğinin iddia olunduğu, iki katlı evin dava konusu edilen bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırı içinde kaldığı, davalı bölümün orman sınırı dışına çıkarılması için idareyi zorlayacağı dava açılamayacağı, davacının buna ilişkin dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın dava şartı olup resen gözetilmesi gerektiği, ayrıca dava konusu taşınmazın 1972 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, orman sınırına itiraz süresinin ilan tarihinden itirbaren bir yıl olduğu ve bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde bulunduğu, dava tarihi itibariyle de bir yıllık sürenin çoktan dolduğunun da anlaşılmasına göre ilk derece mahkemesince yazılı şekilde usulden redde ilişkin verilen karar usul ve kanuna uygun olduğu..." gerekçesiyle davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.