"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/825 E., 2023/925 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/419 E., 2021/311 K.
Taraflar arasındaki 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca satışı yapılan taşınmazlara ilişkin tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Mersin ili Bozyazı ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 614 ada 3368 parsel sayılı 1.277,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, " 6831 Sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun)
2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...'in kullanımında olduğu " şerhi yazılarak, tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra, 6292 sayılı Kanun uyarınca satış suretiyle 26.09.2018 tarihinde davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Mersin ili Bozyazı ilçesi ... Mahallesi 614 ada 3368 parsel sayılı taşınmazın 520 m2 kısmı davacının kullanımında olduğu halde davalı adına kullanıcı tespiti yapılmasının ve akabinde de davalı adına tescil edilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek, söz konusu taşınmaz bölümü yönünden davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; " Dava konusu Mersin ili Bozyazı ilçesi ... Mahallesi 614 ada, 3368 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 1946 - 1953 yıllarında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1989 yılında 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere yapılan aplikasyon, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ve 2010 yılında 2/B sahalarının kullanım kadastrosu yapıldığı, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince Maliye Hazinesi adına orman sınırları dışarısına çıkarıldığı ve 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin Ek 4. maddesi uyarınca kullanım kadastrosuna tabi tutularak Maliye Hazinesi adına tapu siciline tescil edildiği, daha sonra 6292 sayılı Yasa gereği Maliye Hazinesi tarafından 26.09.2018 tarih ve 3431 yevmiye ile ... oğlu ...'e satıldığı, dolayısıyla dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden, 6292 sayılı Yasa uyarınca 26.09.2018 tarihinde davalı ...'e ... olup eldeki davanın ise 03/12/2019 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazda yapılan kullanım kadastrosu sırasında davalı lehine kullanıcı şerhi verildiği, kullanım kadastrosunun kesinleşmesinden sonra davalı yasal süresi içinde idareye müracaat ederek taşınmazı satın aldığı ve tapuda adına tescil işlemi yapıldığı, davacının ise bu satış işleminden sonra tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, taşınmazın fiili kullanıcısının kullanım kadastrosunun yapıldığı tarihte davalı olarak belirlendiği, Hazinenin de taşınmazı fiili kullanıcı olarak tespit edilen davalıya sattığı, davacının satış işleminden önce açılmış bir davasının bulunmadığı anlaşıldığına göre davalı adına yapılan tescil işleminin mevzuata uygun olduğu tartışmasız olup yolsuz tescil olduğundan bahsedilemeyeceği ve bu nedenle tapu iptal ve tescil talebinde bulunulamayacağı, davaya konu taşınmazın dava tarihinden önce 6292 sayılı Yasa uyarınca satılarak Hazinenin mülkiyetinden çıktığı, davalı ... adına tescil edildiğinden davacının davaya konu taşınmaza yönelik zilyetliğin şerhi talebinde ve tespit tarihi itibariyle zilyetlik tespitinde bulunmasında da hukuki yararının bulunmadığı " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda vicdani kanaatin oluştuğu, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, kararın dayandığı deliller ile kanuni sebepler ve gerekçe içeriğine göre, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı " gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.