Logo

8. Hukuk Dairesi2024/923 E. 2024/5394 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucunda taşınmazlar arasında belirlenen sınırın doğru olup olmadığı ve davacıya ait taşınmazın bir kısmının davalıya ait taşınmaza hatalı olarak dahil edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, uygulama kadastrosu sırasında sabit sınır olarak kabul edilmemesi gereken duvarın hatalı olarak sınır kabul edildiği, tesis kadastrosu paftası ve teknik belgelerine göre geçerli sınırın esas alınması gerektiği ve davacıya ait kısmın davalıya ait taşınmaza hatalı olarak eklendiği gözetilerek ilk derece mahkemesinin davacı lehine verdiği kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, Kastamonu ili Taşköprü ilçesi ... köyü çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 373 parsel sayılı 2.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 127 ada 68 parsel numarasıyla ve 1.922,12 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2109 parsel sayılı 2.586,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 127 ada 69 parsel numarasıyla ve 2.936,36 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkili adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini, eksikliğin davalı adına kayıtlı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, dava açmıştır.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tarafların taşınmazlarını ayıran kadimden beri duvar bulunduğunu, bu duvarın 30 yılı aşkın bir zaman önce müvekkilinin babası ve dedesi tarafından yapıldığını, davacının kendi taşınmazına dahil edilmesini istediği taşınmaz bölümünde müvekkilinin dedesi tarafından 40 yıl önce dikilmiş kavak ağacının bulunduğunu, ayrıca bu alanda ev, kuruluk, samanlık ve ahırın bulunduğunu, Karadere Barajı yapıldığı sırada müvekkiline ait taşınmaz 4.550,00 metrekare iken yaklaşık 1.550,00 metrekarelik alanın kamulaştırıldığını, kamulaştırma nedeniyle 3.000,00 metrekareye düşmesi gereken alanın yaklaşık 2.530,00 metrekareye düşürüldüğünü, uygulama kadastrosu çalışmalarında yanlışlıktan dönülerek müvekkiline ait kısmın tekrar eklendiğini, bu sebeple davacının iddiasının yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "tesis kadastrosunda; sınırlandırma ve hesaplamaların kullanılan fotogrametrik paftaya uygun olarak yapıldığı, paftaya göre herhangi bir sınırlandırma, ölçü ve tersimat hatasına rastlanmadığı, davacıya ait parselin alan hesabında herhangi bir hata bulunmadığı, davalıya ait taşınmazın 4.514,00 metrekare olarak tescil edilen yüzölçümünün pafta üzerinden yapılan sayısallaştırma neticesinde bulunan koordinatlarına göre 4.759,20 metrekare olarak hesaplandığı ve alan hesabının hatalı olduğu, yine davalı taşınmazın ifrazı esnasında alan hesabının hatalı olduğu, uygulama kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar arasındaki sınırın duvar işaretiyle gösterildiği ve sabit sınır olarak belirlendiği ancak, taşınmazın hudutlarının sabit sınır olarak belirlenmesinin doğru olmadığı, taşınmazlar arasındaki sınırın tesis kadastrosu paftası ve teknik belgelerine uygun olarak "geçerli sınır" olarak belirlenmesi gerektiği, tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosu arasında hesaplama hatasının tespit edildiği" gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 128 ada 69 parsel sayılı taşınmazın 12.09.2022 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli (6 ) nolu krokide (A) harfi ile gösterilen, 76,59 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacıya ait aynı yer 127 ada 68 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine, 127 ada 68 parsel sayılı taşınmazın 1.998,71 metrekare yüzölçümlü olarak ve krokide gösterilen sınırlarıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "mahallinde yapılan keşif, uygulama, hava fotoğraflarının harita mühendisi tarafından yöntemince uygulanmasına ilişkin harita mühendisi ile diğer teknik bilirkişi raporları ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıya ait taşınmaz üzerinde yapılan yapıların ve sınıra çekilen duvarın sonradan yapıldığı, kadastro tespitinde sabit sınır teşkil etmediği halde uygulama kadastrosu sırasında sonradan binalar yapıldıktan sonra çekilen duvarın sabit sınır olarak alınması nedeniyle uygulama kadastrosunun hatalı yapıldığı, oysa davacı parseli ile davalı parseli arasındaki sınırın sabit sınır değil geçerli sınır teşkil ettiği, buna göre de kadastro tespitindeki geçerli sınır (doğru sınır) esas alındığında teknik bilirkişi rapor ve krokisinde 76,59 metrekare olarak gösterilen kısmın davalıya ait 127 ada 69 parsel sayılı taşınmazdan ayrılarak davacıya ait 127 ada 68 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi gerektiği, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı" belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde dava konusu 127 ada 69 parsel sayılı taşınmazın ada numarasının "128" olarak yazılmasının mahallinde düzeltilebilir, sonuca etkili olmayan maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL davalı tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.