"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/823 E., 2023/347 K.
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacılar vekili
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu tespitinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 02.10.2024 tarihli ve 2024/2855 Esas, 2024/5568 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Dairemizin onama ilamına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü :
K A R A R
Trabzon ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2.a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında, tapuda davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 386 parsel sayılı 3.080,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 924 ada 51 parsel numarasıyla 3.131,29 m² yüzölçümlü olarak; tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan eski 385 parsel sayılı 4.020,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz ise 924 ada 52 parsel numarasıyla 4.237,91 m² yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları dava dilekçelerinde; kendilerine ait Trabzon ili ... ilçesi ... Mahallesi eski 386 yeni 924 ada 51 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün davalılara ait parsele eklendiğini ileri sürerek, bu bölümün kendileri adına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair 03.12.2020 tarihli ve 2018/483 Esas, 2020/378 Karar sayılı ilk hükmün, davalıların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; "... amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro güncelleme tutanağı, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması ve daha sonra yöntemine uygun keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde verilen davanın kabulüne dair ikince karar, davalıların temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 05.09.2022 tarih, 2021/4710 esas, 2022/6711 karar sayılı ilamıyla "... hükmüne uyulan bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verildiği ..." gerekçesiyle bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; "... tesis kadastrosu paftası üzerinde yapılan incelemede sınır noktalarının yeniden dökümünün yapıldığı, yeniden dökümü yapılan noktalar ile 1954 yılında yapılan tespitlerin karşılaştırıldığı, heyet tarafından davaya konu sınırı oluşturan noktaların tesis kadastrosu paftası ile uyumlu olmadığının tespit edildiği, yine tesis kadastrosu sınırlandırma krokisi üzerinde taraflarca ortak gösterilen sınır üzerinden çizim hatasının yapıldığı ve hatanın tesis kadastrosu çalışmalarından kaynaklandığının belirlendiği, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağının 15.11.1954 yılında düzenlenmiş olduğu, 14.10.1954 - 14.11.1954 tarihleri arasında ilana çıkarıldığı ve kadastro tutanağının 15.11.1954 tarihinde kesinleşerek infaz için ilgili tapu müdürlüğüne gönderildiği, buna göre davacının talebinin 15.11.1954 yılında düzenlenmiş olan kadastro tutanağına dayandığı ve dolayısıyla davacının Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığının anlaşıldığı ..." gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ve davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 02.10.2024 tarihli ve 2024/2855 Esas, 2024/5568 Karar sayılı ilamı ile onanmış olup, bu kez onama ilamına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davacının talebinin mülkiyete ilişkin olduğu kabul edilerek, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek olup, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Bozma öncesi ve sonrası yapılan yargılama sırasında alınan dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporlarında, tesis kadastrosu çalışmalarında, yer zemin noktalarına (poligon) bağlı olarak detay noktalarının (parsel sınır noktalarının) ölçüldüğü, bu işlem adımlarından hesapta yapılan hataya hesap hatası, çizimde yapılan hataya ise çizim (tersimat) hatası denildiği, davanın taraflarına ait parseller arasındaki sınırları oluşturan 626, 678 ve 665 kırık noktalarının da bu işleme tabi tutulmuş olduğu, dosyada mevcut yer zemin noktaları röperleri ile ölçü rasat karnelerinin (ölçü krokisinin) yeniden değerlendirilip hesaplandığı ve ölçü rasat karneleri (ölçü krokisi) ile yer kontrol noktalarında yer alan 678 ve 665 nolu kırık noktaların tesis kadastro paftası ile uyumlu olmadığının görüldüğü, söz konusu kırık noktaların tesis kadastro paftasına hatalı aktarıldığının ve buna bağlı olarak tesis kadastro paftasında çizim (tersimat) hatası yapıldığının anlaşıldığı, çizim (tersimat) hatalarının 3402 sayılı Kanun' un 22/2.a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu çalışmalarında düzeltilmesi gerektiği, ancak davanın taraflarına ait taşınmazlar arasındaki söz konusu çizim (tersimat) hatasının uygulama kadastrosu sırasında düzeltilmediği belirtilmiştir.
Bu itibarla; ilk tesis kadastrosu çalışmalarında davacıya ait taşınmaz ile davalılara ait taşınmazın zeminde ölçülen sınır noktalarının (ölçü değerlerinin) paftaya aktarılması sırasında çizim (tersimat hatası) yapıldığı, yukarıda açıklandığı üzere uygulama kadastrosunun amacının, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek olduğu, ancak eldeki davanın konusu olan taşınmazların tesis kadastrosu paftasının oluşturulması sırasında yapılan söz konusu çizim (tersimat) hatasının düzeltilmediği, davacının da uygulama kadastrosu çalışmalarıyla düzeltilmesi gereken çizim (tersimat) hatasının düzeltilmesini talep ettiği, bu haliyle davanın mülkiyete ilişkin olmayıp, uygulama kadastrosunun iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, eldeki davanın mülkiyete ilişkin olmayıp, uygulama kadastrosunun iptali istemine ilişkin olduğu gözetilerek, davanın kabulü ile harita mühendisi bilirkişiler ... ve .... tarafından düzenlenen 24.03.2023 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 918,50 m²lik alanın, davalılara ait 924 ada 52 (eski 385) parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile davacılara ait 924 ada 51 (eski 386) parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek, neticeten taşınmazların yeni oluşan yüzölçümleri tescillerine karar verilmesi gerekirken, davanın vasfının belirlenmesinde hataya düşülerek, uyuşmazlığın mülkiyet iddiasına ilişkin olduğunun kabulü ile hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün anılan nedenle bozulması gerektiği halde maddi hataya dayalı olarak onandığı karar düzeltme incelemesi sırasında anlaşıldığından, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 02.10.2024 tarihli ve 2024/2855 Esas, 2024/5568 Karar sayılı onama ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.