"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/141 E., 2024/1679 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/450 E., 2022/85 K.
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu 13412 ada 12 parsel sayılı taşınmaz, 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca yapılan 28.07.2020 tarihli satış işlemleri neticesinde davalılar adına tescil edilmiştir.
Davacı vekili, 13412 ada 12 parsel sayılı taşınmazda vekil edeninin kullanıcı olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazda 2004 yılından itibaren müvekkili davacının zilyet olduğunu tespiti ile taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin bu şekilde düzeltilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile; davadan önce taşınmazın davalılar adına yolsuz şekilde tescil edildiğini, hukuken geçerliliği bulunmadığını beyan ederek zilyetliğin tespiti olarak açtığı davasını tapu iptal ve tescil davası olarak ıslah ettiğini belirtmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda uydu görüntülerinin incelenmesi ile taşınmazın 2004-2005 yıllarında bütün halinde bahçe olarak kullanıldığı, 2013 yılında taşınmazdaki ağaçların söküldüğü ve tarla vasfında olduğu, 2015 yılının 4 ve 5. aylarında taşınmaz üzerindeki tesisin temellerinin atıldığının tespit edildiği, beyanlar hanesindeki hak sahibinin 2016 yılında vefat ettiği, mirasçıları tarafından 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurular neticesinde eldeki davadan önceki tarihlerde miras paylarına göre adlarına tescillerin yapıldığı, kesinleşen kullanıcı tespitine dayalı olarak tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte Hazineye yöneltilerek açılması gerektiği, taşınmazın 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra şerhe yönelik davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, bu halde çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhe yönelik açılan davanın reddi gerekeceği, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile davayı yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescile dönüştürdüğünü beyan ettiği, bu talebe ilişkin olarak da; açıklandığı üzere davalılardan Süleyman'ın hak sahipliğini devretmesi nedeniyle kendi adına tapuda hissesi bulunmadığı, davalı ... tarafından davadan önce satış işlemi yapmış olması nedeniyle dava tarihi itibarıyla Hazine adına da kayıtlı bir hisse bulunmadığı, diğer davalıların ise taşınmazdaki hisselerini edinmesinin kesinleşen kullanıcı tespitine dayalı olarak 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurular neticesinde satın alınarak tescilin yapıldığı, davacı tarafın tespitin kesinleştiği 2010 yılından daha önceki bir tarihte taşınmazda zilyet olduğunun ispat edilemediği, dolayısıyla yapılan kullanıcı tespitinin geçerli olduğu ve davalıların tescil işleminde hukuki dayanağı bulunduğundan yolsuz olduğuna dair delil bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığına, dava konusu taşınmazın tamamının 6292 sayılı Kanun uyarınca davalılara ve muvafakat verdiklerine satılarak tapuda adlarına tescil edildiğine, davacının eldeki davayı açtığı tarih itibarıyla idari işlem niteliğindeki 6292 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi davacı tarafca buna yönelik bir iddiada da bulunulmadığına göre İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka, kamu düzenine aykırılık bulunmadığından istinaf talebi esastan reddedilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.