Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6138 E. 2024/2703 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucunda taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen artışın kadastro hatasından mı yoksa ölçüm tekniğindeki farklılıktan mı kaynaklandığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın sınırlarının uygulama kadastrosu sırasında sabit sınır kabul edilerek belirlendiği, yüzölçümündeki artışın eski ve yeni ölçüm teknikleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı, bu nedenle uygulama kadastrosu işleminde yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırılık bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1146 E., 2023/1230 K.

HÜKÜM : Davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ: Milas Kadastro Mahkemesi

SAYISI:2021/497 E., 2022/56 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen uygulama kadstrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı Hazine vekili tarafından kanun yolu başvurusunda bulunulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince bu başvuru, istinaf talebi olarak incelenmek suretiyle 28.09.2023 tarihli ve 2022/1146 Esas, 2023/1230 Karar sayılı kararla, davacı Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 373/4. maddesinde, “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği taktirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesince, Dairemizin bozma ilamına uyularak verilen kararın temyiz kanun yoluna tabi olduğu, bozma ilamına uyulmak suretiyle verilen ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan kanun yolu başvurusu hakkında Bölge Adliye Mahkemesinin başvuruyu inceleme ve karar verme yetkisinin bulunmadığı ve söz konusu kararın yetkisiz merci tarafından verilmiş olması nedeniyle yok hükmünde olduğu anlaşıldığından, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 28.09.2023 tarihli ve 2022/1146 Esas, 2023/1230 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Bodrum ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 521 parsel sayılı 24.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 221 ada 3 parsel numarasıyla 24.745,20 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı Hazine dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında davalıya ait Bodrum ilçesi ... Mahallesi eski 521 yeni 221 ada 3 parsel taşınmazın sınırlarının, doğusunda bulunan tescil harici bırakılan yer aleyhine olacak şekilde yanlış belirlendiğini ve yüzölçümünün arttığını, artışın sabit sınır olan duvarın farklı yere kaydırılmasından kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " dava konusu 521 parsel ve doğu sınırında bulunan tescil harici alanın ara sınırının ilk tahsis pafta örneği ve 100 nolu ölçü krokisinde sabit duvar sınırı okuması, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanının aynı doğrultuda olması, ilk tahsisin 1973 yılında yapılması dikkate alındığında kullanılan takeometrik mira okumalarının 1 m2 altını dikkate almıyor oluşu dava konusu parsel yüzölçümleri dikkate alındığında, alan artış ve azalışları oranında hata olabileceği, yapılan bilirkişi incelemesinde eski yeni pafta çakıştırması neticesinde köşe ve hat noktalarında genel olarak örtüştüğü, 22/a Yönetmeliği ve genelge hükümlerine göre sınırlandırma ve yüzölçüm hesaplamalarında herhangi bir hatalı yön bulunmadığı, davacının mülkiyet hakkını bertaraf eden idari bir çalışma mevcut olmadığı, yapılan incelemede dava konusu taşınmazda meydana gelen azalmanın aktarıldığı diğer parsellerin bütün halinde incelendiği, buradan hareketle ölçümün doğru olduğu, yapılan işlemlerde idari hata ve ölçümlerden kaynaklanan hata olmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları dikkate alınarak kadastro müdürlüğünce yapılan çalışma sonucu oluşan sınırlandırmada hata bulunmadığının sabit olduğu " gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin önceki hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, " artışın ilk tesis kadastrosu sırasında kullanılan ölçü tekniği ile teknolojisi ve alan hesaplama yöntemlerinin farklı olmasından kaynaklandığı, tesis kadastrosu sırasında çekişmeli sınır yönünde bulunan kuru örme taş duvarın, uygulama kadastrosu gününde de, tesis kadastrosu gününde olduğu hali ile zeminde mevcut olduğu, duvarın yerinin değiştirilmediği, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli sınırın sabit sınır kabul edilerek sınırlandırma işleminin yapıldığı, uygulama kadastrosu işleminde, yasa ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı " gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiş olup, davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2021/5992 esas ve 2021/9559 karar sayılı ilamıyla " ilk derece mahkemesince açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamı incelendiğinde yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığının anlaşılmakta olduğu, çekişmeli taşınmazın tesis ve uygulama kadastrosuna ait hesap cetvelleri, ölçü cetvelleri ve eski ortofotonun getirtilmediği, bilirkişi raporunda, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftası ortofoto üzerinde çakıştırılmadığı, rapor içeriğinde belirtilen hususları denetlemeye elverişli, davalıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan artışın nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik gereği davalıya ait taşınmazın sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırarak gösteren krokiyi içerir ayrıntılı rapor alınmadığı açıklanarak, öncelikle belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine alınması, bundan sonra harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılıp toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi " gereğine değinilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; " Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Muğla ili Bodrum ilçesi ... mahallesinde bulunan ve 1973 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre takeometrik yöntemle yapılan tapulama çalışmaları sırasında eski 521 parsel olarak 24.300,00 m² yüzölçümü ile sınırlandırması yapılan çekişmeli taşınmazın, 2016 yılında yapılan uygulama kadastrosunda yeni 221 ada 3 parsel numarası verilerek 24.745,20 m² yüzölçümü ile sınırlandırma işleminin yapıldığı, aradaki 445,20 m² lik artışın ada raporunda tespit edildiği üzere taşınmazın sınırının değiştirilmesinden kaynaklanmayıp, ilk tesis kadastrosu sırasında kullanılan ölçü tekniği ile teknolojisi ve alan hesaplama yöntemlerinin farklı olmasından kaynaklandığı, tesis kadastrosu sırasında çekişmeli sınır yönünde bulunan kuru örme taş duvarın, uygulama kadastrosu gününde de, tesis kadastrosu gününde olduğu hali ile zeminde mevcut olduğu, duvarın yerinin değiştirilmediği, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli sınırın sabit sınır kabul edilerek sınırlandırma işleminin yapıldığı, bu itibarla uygulama kadastrosu işleminde, yasa ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı " gerekçesiyle, davanın reddine, dava konusu 221 ada 3 parsel ( eski 521) sayılı taşınmazın uygulama kadastrosu tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve iş bu karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.