"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/423 E., 2023/821 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar yapılan temyiz incelemesi sonunda Dairece bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 101 ada 5 parsel sayılı 431,82 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu taşınmazın bahçe ve üzerindeki bir ve dört katlı kargir evin 1988 yılından beri ... evladı ...'in fiili kullanımında olduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına 02.08.2010 tarihinde tespit ve 07.10.2010 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca 05.12.2013 tarihinde ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir.
Davacı vekili; dava konusu 101 ada 5 parselin 300 m2'lik kısmının davacının zilyetlik ve kullanımında olduğunu, kalan kısmının ise davalı tarafından kullanıldığını, ancak kadastro çalışmalarında tamamının davalının adına yazıldığını, davacının taşınmazı 08.07.1989 tarihinde ... ’ndan satın aldığını, vergilerini ödediğini, taşınmazı duvarla çevirip ağaçlar dikerek bahçe olarak kullandığını, ilgililerce davacının dava konusu ettiği yerin 101 ada 4 parsel olduğunun belirtildiğini ancak bu yerin araştırmalar neticesinde 101 ada 5 parsel içerisinde kaldığının öğrenildiğini, bu parselin de davalı tarafından adına yazdırılarak daha sonra satın alındığını, bu nedenle dava konusu 101 ada 5 parselin 300 m2'lik kısmına ilişkin davalının yapmış olduğu ödemelerin kendisine ödenerek ve Devlete ödenmesi gereken miktar da varsa bunun da ödenerek bu kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile; İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi ... Mahallesinde bulunan ve tapuda 101 ada 5 parselde kayıtlı davalı ... adına kayıtlı taşınmaz tapu kaydının iptali ile 21914/43182 payın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 09.05.2022 tarihli ve 2022/719 Esas, 2022/4259 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Dairenin 09.05.2022 tarihli ve 2022/719 Esas, 2022/4259 Karar sayılı bozma kararında özetle; "kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlemin 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, somut olaya gelince; davacının eldeki davayı 04.04.2014 tarihinde açmış olup dava konusu 101 ada 5 parselin tamamının 6292 sayılı Kanun uyarınca 05.12.2013 tarihinde davalı ...’e satılarak tapuda adına tescil edildiği, davacının eldeki bu davayı davalıya yapılan satış işleminden sonra açtığı ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmadığı açıklanarak mahkemece, davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, uyulan bozma ilamında ve İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle; İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA, taraflarca 1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.