Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2429 E. 2025/1536 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacı tarafından taşınmaz üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı ve muhdesat şerhi talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan hukuki anlaşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının zilyetlikle iktisap için gerekli imar ve ihya faaliyetlerini gerçekleştirmediği, hava fotoğrafları ve uydu görüntülerinin de bu durumu teyit ettiği, ancak taşınmaz üzerindeki ağaçların davacı tarafından dikilmiş olduğunun tespit edilmesi gözetilerek, davacının tescile yönelik talebi reddedilirken muhdesat şerhi talebi kabul edilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2023/141 E., 2024/25 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Antalya ili Kemer ilçesi Beldibi Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışması sırasında, 139 ada 13 parsel sayılı 1.452,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde, mülga 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun 509 ve 766 sayılı Tapulama Kanunlarına göre yapılan kadastro / tapulama çalışmaları sırasında, kadastroya tabii tutulmayarak tespit harici bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerden olduğu ve ...'ın 1990 yılından beri kullanımında bulunduğu belirtilerek tarla vasfıyla davalı ... adına tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 139 ada 13 parsel sayılı taşımazı uzun zamandan beri müvekkili olan davacının ekip kullandığını, taşınmaz üzerinde 15 yaşında zeytin ve meyve ağaçlarının bulunduğunu belirterek, kadastro tespitin iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep ettikten sonra, 09.03.2021 tarihli celsede, taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile ve davacı adına tapuya tesciline, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde davacının adının beyanlar hanesinde kullanıcı olarak yazılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "dava konusu taşınmazın komşusundaki 139 ada 3(eski 278) parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağı incelendiğinde 1937 tarih 598 nolu vergi kaydının uygulandığı, vergi kaydının dava konusu taşınmazı okuyan kuzey hududunun "..." okuduğu, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişilerden ...'ın, taşınmazın üzerindeki ağaçların 7-8 yıl önce davacı tarafından dikildiğini ve ağaçların dikilmeden önce çalılık olduğunu, dinlenilen diğer mahalli-tespit bilirkişileri ile tanıkların ise, taşınmazın üzerindeki ağaçların davacı tarafından dikildiğini, ağaçların dikilmesinden önce davacının sebze ektiğini beyan ettikleri, keşif tarihi itibariyle dahi taşınmazın kısım kısım taşlık vaziyette bulunduğu, bilirkişi heyet raporu ve ekli hava fotoğrafları-uydu görüntüleri beraber değerlendirildiğinde, taşınmazın imar ihya edilmeden ağaçlandırıldığı ve davacı yararına taşınmazın imar ihya edildikten sonra 20 yıllık zilyetlik şartının gerçekleşmediği, aynı zamanda davacı dava dilekçesi ile taşınmazın adına tescilini talep ettiği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra davacı vekilince 08.03.2021 tarihli dilekçe ile tescilin mümkün olmadığı takdirde taşınmazın davacı adına beyanlar hanesine fiili kullanıcı olduğunun şerh edilmesini beyan etmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 319 uncu maddesi gereği basit yargılama usulüne tabi davalarda iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla başladığından davacı vekilinin bu talebinin değerlendirilmediği ve bu haliyle davanın sübut bulmadığı" gerekçesiyle, davanın reddine, 139 ada 13 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesine göre yapılan kadastro tespitindeki gibi işlem yapılarak tarla vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "çekişmeli taşınmazın, 1970 yılında yapılan ilk tesis kadastrosu çalışmalarında çalılık olarak tapulama harici bırakıldığı, davaya konu 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8.maddesi uyarınca yapılan davaya konu kadastro çalışmasında 02.07.2020 tarihinde senetsizden tarla niteliğiyle davalı ... adına tespit edildiği, 3116 sayılı Orman Kanununa (3116 sayılı Kanun) göre yapılarak 1942 yılında kesinleşen orman tahdit çalışmalarında orman sınırları dışında tarım alanında sarı alanda kaldığı, sonraki orman kadastrosu ve sınır düzeltme çalışmalarında durumunda değişiklik olmadığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, hava fotoğrafları, memleket haritaları, uydu fotoğrafları ve toprak yapısına göre uzun yıllar işlenen topraklarda görülen süngerimsi yapı ve pulluk tabakası bulunmadığı, kuzeyinde bulunan ormanla bir bütün olup üzerinde orman ağaçları ve çok yıllık çalılar bulunduğu ve 2018 tarihli uydu görüntüsüne göre ağaçlardan ve çalılardan temizlenmiş ve meyve ağaçları dikilmişse de imar ihyasının tamamlanmadığı, son 20 yıllık süreçte taşınmaz üzerinde bölgeye uygun kültür bitkilerinin yetiştiriciliği uygulanarak tarımsal faaliyet oluşturulmamış, imar ihya, ıslah çalışması yapılmak suretiyle tarım toprağı özelliği kazandırılmamış, tarım toprağı sıfatı oluşmamış bir yer olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu" gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06.06.2023 tarihli ve 2022/6693 Esas, 2023/3480 Karar sayılı kararıyla; "davanın, kadastro tespitine itiraza ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı, zilyetlikle iktisap koşullarının olmaması halinde 3402 sayılı Kanun'un 19/2 nci maddesine ilişkin koşulların davacı lehine oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı, davacı vekilinin mülkiyete yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ancak taşınmaz üzerinde muhdesatlara yönelik araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesince ziraat ve fen bilirkişisinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılması ve bu keşifte; yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının kim veya kimler tarafından ve hangi tarihte dikildiği hususlarında somut olgu ve olaylara dayalı olarak ayrıntılı bilginin alınması, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılması, tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde bu tutanaklarda bilirkişi sıfatıyla imzası bulunan kişiler tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılması; ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildirir, çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların cinsleri, yaşları, bakımlılık durumları ve nitelikleri hususlarında hüküm vermeye yeterli ve ayrıntılı değerlendirmeleri içerir rapor alınması; fen bilirkişisinden ise, yapılan keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, çekişmeli taşınmaz üzerindeki muhdesatların yerleri ile kadastro tespit günü itibariyle ağaçların bulunduğu bölümleri gösterir, tespit tarihi ve öncesine ilişkin hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri (ortofoto görüntüleri de dahil olmak üzere) ile desteklenmiş, ayrıntılı rapor ve krokinin düzenlemesinin istenilmesi ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mahallinde 15.12.2023 tarihinde keşif icra edildiği ve icra edilen keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler ve davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın üzerindeki meyve ağaçlarının davacı tarafından 15-20 sene önce dikildiğini ve öncesinde de taşınmazın üzerinde davacının serası olduğunu beyan ettikleri, bilirkişi raporundaki hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları incelendiğinde, keşifte dinlenilen beyanlarda söz edilen seranın dava dışı 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazın içerisinde olduğu ve 2010 yılı ortofoto görüntüsünde göründüğü, taşınmazın üzerindeki çalıların 2016 yılında temizlenerek 2017 yılında meyve ağaçlarının dikildiği anlaşıldığı, her ne kadar keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanıklar tarafından taşınmaz üzerindeki ağaçların 15-20 sene önceden dikilmiş olduğu belirtilmiş ise de hava fotoğrafları ve uydu görüntülerinden taşınmazın çalılardan 2016 yılında temizlendiği ve sonrasında meyve ağaçlarının dikildiğinin anlaşıldığı" gerekçesiyle davacının tescile yönelik davasının sübut bulmadığından reddine, muhdesat şerhine yönelik davasının kabulüne, 139 ada 13 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 nci maddesine göre yapılan kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, taşınmazın beyanlar hanesine: "Taşınmazın üzerindeki 2 adet 4-5 yaşındaki avakado ağacı, 2 adet 5-6 yaşındaki ceviz ağacı, 2 adet 5-6 yaşındaki pikan cevizi ağacı, 8 adet 4-5 yaşındaki mandalin ağacı, 2 adet 4-5 yaşındaki limon ağacı, 24 adet 5-6 yaşındaki portakal ağacı, 5 adet 4-5 yaşındaki zeytin ağacı, 1 adet 4-5 yaşındaki nar ağacı, 1 adet 4-5 yaşındaki asma ağacı ... oğlu 26.02.1959 doğumlu 18868398078 T.C. Kimlik numaralı ...'a aittir." şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararın ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin davacıdan alınmasına,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.