"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1129 E., 2023/1567 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/18 E., 2023/27 K.
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... ve arkadaşları tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında, Ordu İli Perşembe İlçesi Çerli Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ...'in murisi ... adına kayıtlı bulunan eski 147 ada 5 parsel sayılı 852,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1562 ada 4 parsel numarasıyla ve 970,44 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski 147 ada 4 parsel sayılı 4.720,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 1562 ada 5 parsel numarasıyla ve 4.537,70 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı ... vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkilinin murisi adına kayıtlı bulunan taşınmazın sınırı ile davalılar adına kayıtlı olan taşınmazın sınırının, müvekkilinin murisi adına kayıtlı taşınmaz aleyhine olacak şekilde belirlendiğini ileri sürerek, dava açmıştır.
Davalı ... ve arkadaşları; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "dava konusu taşınmazlar arasında sabit bir sınır bulunmadığı, ilk tesis ölçü değerleri ile ilk tesis paftasının uyumlu olduğu, paftanın tersimatında hata olmadığı, ilk tesis ölçü karnelerinden elde edilen sayısal değerin ilk tesis paftasına çizimi yapılırken hata yapılmadığı, zeminde mevcut tel çitin yıllardır bu şekilde olduğu, tarafların gösteriminden bu tel çitin sınırı belirlediği, çekişmeli taşınmazlar arasındaki bu sınırın geçerli sınır olarak belirlendiği" gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 1562 ada 4 ve 5 parsel parsel sayılı taşınmazların kadastro güncelleme komisyon kararlarının iptali ile 17.04.2023 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 605,92 metrekarelik kısmın 1562 ada 5 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile 1562 ada 4 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle, 1562 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1.576,36 metrekare, 1562 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise 3.931,78 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; hükmün, davalı ... ve arkadaşları tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gibi dosya kapsamı ile de uyumlu bulunmadığı, Mahkeme kararında da belirtildiği üzere Kadastro Güncelleme Yönetmeliğinin 4/h maddesinde geçerli sınırın, paftası ile teknik belgelerinde hata bulunmaması halinde bu belgelere göre oluşturulan sınır olacağının düzenlendiği, Mahkemece getirtilen belgeler ve sonrasında yapılan keşif ve uygulama sonucunda alınan harita bilirkişi kurulu raporu, Harita Yüksek Mühendisi raporu ve tüm dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazlarda ilk tesis kadastrosunun 1992 yılında sayısal yöntemle yapıldığı, sayısal olarak tersim edildiği, paftanın çiziminde herhangi bir tersimat ve hesap hatasına rastlanılmadığı, sayısallaştırılmış verilerle paftanın birebir uyumlu olduğu, ayrıca uygulama kadastrosu sırasında davalılara ait 1562 ada 5 ve davacıya ait 1562 ada 4 nolu parseller arasındaki sınırların ilk tesis kadastro teknik bilgi ve belgelerine yakın belirlendiği, buna göre de sabit sınır olarak kabul edildiğinin anlaşıldığı, öte yandan harita yüksek mühendisi bilirkişisi tarafından incelenen kadastroya en yakın 1975 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazlar arasında kanal, kanalet, duvar, yapı veya tonç benzeri bir sınırın görülmediği, mahkemece kabul edilen bölümün her iki taşınmazla bir bütün halinde görüldüğünün anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece keşifte davalıların bir sınır gösterdiği belirtilmişse de keşifte on iki davalının tamamının bulunmadığı, sadece dördünün bulunduğu, bir kısım davalıların gösterdiği sınırın sabit sınır olarak alınmasının hukuken mümkün olmadığı, yine zaman içinde değişmesi mümkün olan tel, çit veya tel örgü gibi sınırların dahi sabit sınır kabul edilmesinin de mümkün olmadığı, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda teknik belgelerde her hangi bir ölçüm veya tersimat hatası belirlenmediğine ve tüm tarafların üzerinde anlaştığı bir sabit sınır da belirlenmediğine, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazlar arasındaki sınırın Kadastro Güncelleme Yönetmeliğinin 4/h maddesine göre teknik belgelere yakın olarak, hatta davacı lehine daha da fazla olacak şekilde belirlenmesine göre, davacının 22-a ya yönelik itirazının reddi gerektiği, açıklanan gerekçelerle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasal olamayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu" belirtilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine, çekişmeli 1562 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların güncelleme tespit tutanakları gibi tescillerine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 TL davacı tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.